01 | Bir Randevu?

20 2 4
                                    

Kadın, pahalı topuklularının salonda yankılandığından emin bir şekilde, kesin adımlar atarak yürüyordu. Topuk seslerine eşlik eden davet müziği kulakları şenlendiriyordu. Ardından bar bölümüne ilerleyerek oturdu. Susuzluk dalgası onu vurduğunda, barmenden bir buzlu su istedi. Alkol almayı düşünmedi bile. Kafasının ayık kalması konusunda kararlıydı.

Üzerinde, bordo bir elbise vardı. Elbise baştan aşağı vücudunu sarmış, bacaklarına doğru açılmıştı. Özenle, el işçiliği ile yapıldığı oldukça belli olan bu göz kamaştırıcı elbise, kadının zaten güzel yapılı vücuduna daha ayrı bir güzellik katıyordu.

Pek çok gözü üzerine çeken kadın, elbette Tony Stark'ın gözlerinden de bir parıltı kazanmıştı. Elinde buzlu viskisi ile duvara yaslanmış, gözlerini bir an bile ayırmadan kadını izliyordu.

Bu kadını daha önce görmediğine, partisine davet etmediğine emindi. Zor bir görevden dönen Avengers, kazanmanın şerefine Stark Kulesi'nde nazik(!) bir parti düzenlemişlerdi. Sadece 67 kişiden oluşan bu parti, yalnızca tanıdık ve yakınlarla kısıtlıydı. Ekipten birinin davetlisi mi diye düşündü, düşündü, durdu. Bu kadar çekici ve güzel bir kadının ekiptekilerle ne işi olabilirdi? Kendisi dışında, elbette.

Aynı zamanda aklında tehlike alarmları da çalıyordu, çünkü kim olduğu hakkında hiçbir fikri yoktu. Karşısındaki kadın cehennem kadar yakıcı olsa da tedbiri elden bırakamazdı.

Kadın ise her şeyin farkındaydı. Özellikle de ona bakan gözlerin arkasında yatan endişenin, merakın ve büyülenmişlik hissinin. Yakınında duyduğu adım sesleri ile sesin sahibine döndü. Bar masasına koyulan boş bardağa değdi önce gözleri, ardından delici bakışlara.

"Hanımefendiye bir buzlu viski ikram et, benden. Benimkisini de yenile," Dedi, karşısındaki kadından gözünü ayırmadan. Kadın bu jeste karşılık her ne kadar memnun kalsa da, içmeyecekti. Tıpkı Stark'ın yaptığı gibi gözlerini ayırmadan barmene hitaben konuştu.

"Benimkisi kalabilir." Kadının kararlı ses tonu, Tony'nin afallamasına neden olsa da çekiciliğinden ve flörtözlüğünden ödün vermedi. "Neden, yoksa yabancılardan şeker almıyor musunuz?" Kadın ise sırıttı. Karşısındaki adam yabancı sayılmazdı, ne de olsa onun hakkındaki birçok şey gizli değildi.

"Kadın düşkünleri ve içiciler ile ilgilenmiyorum diyelim, Bay Stark." Tony incinmiş gibi kalbini tuttu ve dudağı hafifçe büzüldü. Bu sahte oyunculuğun tam bir komedi olduğunu düşündü kadın. "Ah, kalbimi kırdın, gizemli hanımefendi..." Ardından ciddileşerek tanımadığı kadının gözlerinin içine keskin bir bakış attı, hafifçe yüzüne doğru eğildi. "Sahi, kimsin sen?" Kadın sırıttı. Gözlerine meydan okurcasına baktı ve bir adım yaklaştı.

"Kendin bulmaya ne dersin?" Tony yutkundu. Kadının ona meydan okumasını beklemiyordu. Onun söylediğini düşündü. Çok kolay bir şekilde onu bulabilirdi, bir dahi olmasının yanı sıra elinin altında kendi yarattığı teknolojik sistemleri vardı. Omuz silkti ve sırıttı. "Seni birkaç saniye içerisinde bulabileceğimi biliyorsun."

Kadın, sanki çok komik bir şey söylemiş gibi küçük, nazik bir kahkaha attı. Sesi adeta bir melodi gibi insanı büyülüyordu. Tony neyin bu derece eğlenceli geldiğini anlamadı. Kaşlarını çatarken, kadın konuştu. "Dene. Eğer beni bulursan..." Tony kendinden emin bir şekilde araya girdi. "Ki, bulacağım." Kadın gülümsedi. Bir adım daha yaklaştı. Tony, yakınlıktan dolayı kadının sıcaklığını hissedebiliyordu. Gözlerine kilitlendi. "Eğer seni bulursam..?" içindeki merak duygusu Tony'i kemiriyordu. Karşısındakinin kim olduğunu merak ediyordu, her şeyi öğrenmek istiyordu ve yapacaktı da.

Kadın hafifçe omuz silkti. "O zaman beni bir randevuya çıkartabilirsin." Açıkça onunla eğleniyordu. Kadın kendinden öyle emin görünüyordu ki.

Manolya | Tony S.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin