2 - bir gün öncesi

6 0 0
                                    

12 Haziran 2024 Çarşamba
Saat 22.45 civarı

Taehyung elindeki dosyayı masaya koyarken derin bir iç çekti. Odadaki sessizlik, masaya koyduğu kağıtların sesiyle bozulmuştu. Başını eğdi ve gözlerini kısarak masadaki davaya baktı. Bu davaya bir şekilde katkı sağlayabilirse kesinlikle Jungkook'u geçip birinciliğe oturacaktı. Geçen üç yıl boyunca nasıl olmuşsa ikilinin not ortalamaları aynı gelmişti ve birincilik sırasında beraberlerdi. Bu sene onu geçmek zorundaydı, aksi takdirde Kim Namjoon'un ekibine katılma hayali, sadece bir hayal olarak kalacaktı.

Gözlerini ovuşturdu ve biraz rahatlamak adına koltuğuna yaslandı. Başını koltuğa yaslayıp gözlerini kapattı ve biraz dinlenebilmeyi umdu. Minik bir kestirmenin kendisine iyi gelebileceğini düşünmüştü ancak telefonu onunla aynı fikirde değildi. Homurdanarak ayağa kalktı ve odanın diğer ucundaki masaya gidip telefonu eline aldı. Ekrandaki ismi gördüğünde, şaşkınlıkla kaşlarını kaldırdı. Hiç beklemediği bir aramaydı bu.

Hızla telefonu cevapladı. "Alo? Jungkook?"

Jungkook'un sesinde her zamanki alaycı ton vardı. "Efendim. Nasılsın Taehyung'cuğum? Özlemişsin sesimi duymayı, değil mi?"

Taehyung, istemsizce gülümsedi. "Sorma sorma. Keşke kendini özletmek için biraz zaman bıraksan." dedi.

"Yaa, biliyordum işte, özlemişsin beni. Şu kıvırışa baksana." dedi Jungkook. Taehyung içten içe onun sırıttığını biliyordu.

"Hayal dünyanda neler yaşıyorsun acaba? Niye aradın beni? Rahatsız etmek için mi?" diye sordu. Biraz daha ciddi durmaya çalışmıştı ama sesindeki meraklı tonu gizleyemiyordu.

"Aksine," dedi Jungkook "Bir daha hiç rahatsız etmemek için aradım."

"Ne?" Taehyung, bir an ne diyeceğini bilemedi. Jungkook'un her zamanki sinsi oyunlarından biri miydi bu?

Jungkook minik bir kahkaha attı. "Şaşırdın değil mi? 15 dakikaya Ilseul parkına gelebilir misin? Seninle konuşmamız gerekiyor. Gerçekten."

"Neden gelecekmişim?" Taehyung, hala tam olarak neyle karşı karşıya olduğunu anlamaya çalışıyordu ama bir yandan da içindeki merak ağır basıyordu.

"Bir haberim var sana, neden anlamıyorsun? Gel işte. Bekleyeceğim seni."

"Tamam, geliyorum, bekle." Taehyung, Jungkook'un bu gizemli tavrına daha fazla dayanamayarak kabul etti. Telefonu kapatırken içinden, 'Jungkook... yine neyin peşindesin?' diye geçirdi.

Aslında şu anda hiç onun ayağına gidip dırdırını çekebilecek bir havada değildi ama Jungkook'ta kesinlikle şeytan tüyü vardı. Ne kadar istemese de, içindeki merak duygusu Taehyung'u ele geçiriyordu. Şu an gitmezse, Jungkook'un ne söyleyeceğini düşünmekten sabaha kadar uyuyamayacağını da iyi biliyordu. Bu yüzden biraz söylenerek üzerini değiştirdi ve dışarı çıkmak için hazırlandı.

Ilseul Parkı'na geldiğinde, ağaçların arasındaki patikadan yürüyerek ilerledi. Hava kararmıştı, parkta kendisi dışında kimse yok gibiydi. Taehyung, parkın içinde ilerlerken bankta oturarak onu bekleyen Jungkook'u gördü ve adımlarını yavaşlattı.

Telefonda duyduğu o cıvıl cıvıl, neşeli sesin aksine, Jungkook şimdi sessiz ve durgundu. Başını öne eğmiş, ellerini ceplerine sokmuş, düşüncelere dalmış gibi görünüyordu. Taehyung'un içini bir ürperti kapladı. Jungkook'u yıllardır tanırdı ve onu bu kadar ciddi olarak nadiren görmüştü. Olan biten neydi?

Taehyung, onun yanına yaklaştı ve hafifçe omzuna dokundu. Jungkook o kadar dalmıştı ki, o omzuna dokunmadan önce Taehyung'un geldiğini anlayamamıştı bile. Jungkook ona döndüğünde Taehyung hemen yanına oturuverdi.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 20, 2024 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Academy Rivals | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin