lost boy

1.6K 132 83
                                    

Yine penceremin kenarındaki mermerde oturmuş, parmaklarım arasındaki sigaranın dumanını karanlık gökyüzüne üflerken uyuşmuş beynimle etrafı izliyordum.

O her gece bu gibi geç saatlerde salınarak yan taraftaki evlerine girer birkaç ışığın açılmasına neden olduktan sonra yüksek sesli ağlamalar eşliğinde evi terk ederdi. İstisnasız her gece o ince uzun bedeni bahçede dolaşır, ayakları çimlere dakikalarca boş boş sürtündükten sonra çaresizce karanlık caddede kaybolurdu. Ve ben her gece etrafa saçtığım zehir iki kuru dudağımın arasında onun gelişini buruk bir heyecanla beklerdim. İsmini bile bilmediğim bu çocuğu neden bu şekilde takıntı haline getirdiğimi bilmediğim gibi onu gecenin bu saatleri haricinde bu mahallede hiç görmezdim. Tüm hareketlerini ezberlemiştim fakat bir kez bile olsun onunla konuşmaya çalışmamıştım. Çığlıklar atarak ağladığı zamanlar hariç sesinin nasıl çıktığını bilmiyordum.

Bu gecenin de diğerlerinden farkı olmadığını o sendeleyerek çitlerden atladığında anlamıştım. Pencere pervazına dayanmış sırtımı dikleştirdikten sonra dikkatimi tümü ile ona yönelttim. Eline aldığı deri ceketi eşliğinde yalpalayarak verandaya çıktıktan sonra görüş alanımdan kaybolmuştu. Sakince beklemeye başladım, geleceğini biliyordum. Hep gelirdi.

Her gece bu pencerede oturmuş sigaramı tüttürürken uyuşmuş beynimin tek tesellisi o olurdu. Çaresizliğimi gökyüzüne üflerken gözüm dakikalar sonra sönecek sokak lambalarına dalar bazı zamanlar onun bahçeye girişini kaçırmama neden olurdu. Ama biliyordum ki o hep sigaram sönmeden bahçedeki yerini alırdı. Evden çıkışı ise hep ikinci sigarama denk gelirdi. Sanki özenle ayarlanmış gibi filtresine kadar içime çektiğim ilk sigarayı söndürmem ile beraber yan evdeki tüm ışıklar açılır, uyuşuk parmaklarım sigara paketini ikinciye kavradığında yükselen sesler bizim eve kadar gelirdi. Uzun dalı kuru dudaklarım arasına yerleştirdikten sonra tutukluk yapan çakmak zamanımdan çalar ve küfürlerim eşliğinde dudaklarım arasında sarılı tütün alev alarak etrafına zehirli dumanlarını saçmaya başladığı an açılan kapı sesi ile o dışarı fırlardı.

Beni fark ettiği anlar nadirdi, çoğu zaman boş boş bahçede ayaklarını sürür ya da çitlerin köşesine diz çöküp ağlardı. Daha önce hiçbir erkeğin böylesine ağladığına şahit olmamıştım. Omuzları hıçkırıklarla sarsılırken öylece onu izlerdim. Vakit öldürme işlemi ağlayarak ya da boş boş dolanarak sona erdiğinde ise sigaramı söndürerek onun gidişini izlerdim.

Son nefesini içime çektiğim sigarayı söndürdükten sonra gözlerim merakla yan eve çevrilmişti. Hareketlenmeyi beklerken parmaklarım sigara paketimi aramaya başladı. Onu bulamayarak endişe ile etrafa bakındığımda aşağıdaki çalıların arasında parlayan kırmızı marlboro paketini gördüm. Sesli bir küfür savurduğumda yan evin neredeyse tüm ışıkları teker teker yanmaya başlamıştı. İsteksizce penceremden kalktım ve sandalyeme asılı hırkamı üzerime geçirdikten sonra ayaklarımı parkelere sürüyerek alt kata indim. Girişte duran çanaktaki anahtarları elime alırken metalin birbirine çarpmasıyla oluşan sesler başımdaki katlanılmaz ağrıya olan direncime hiç de yardımcı olmazken dolaptan çıkardığım ayakkabıları ayağıma geçirdim. Ayakkabının ince bağcıklarını yanlarına soktuktan sonra kendimi evden dışarı attım. O zamana dek fark etmediğim bağırışlar kulaklarımı doldururken o da yan evden çıkmıştı.

Ardımdan çektiğim kapının kolunu tutan elim öylece kalakalmış, kambur durmuş bedenim onların bahçesine dönük olacak biçimde durmuş onu izlemeye başladığımı ancak o da bana bakmaya başladığında anlayabilmiştim. Karanlık olmasına rağmen yukarı dikilmiş sarı saçları siyah kapüşonunun altından parlıyordu. Rahatsızca yerinde kıpırdandığında bu garip anı bozmak için sırtımı dikleştirerek sigara paketimi almak üzere bahçenin yan tarafına doğru yürümeye başladım. O ise yan gözle izlediğim kadarı ile hala göz yaşlarını silerek bahçede geziniyordu. Sıkıntıyla iç çekerek çalıların arasına düşmüş sigara paketimi aldım ve eve girmek için hazırlandım. Evin kapısının önünde anahtarı deliğe sokmaya uğraşırken bakışlarım tekrar ve tekrar onun üzerinde takılı kalmıştı. Bahçenin ortasında durmuş öylece bana bakıyordu. Günlerce, haftalarca ve hatta aylarca görmezden geldiğim çocuk şimdi bu kadar yakınımda güzel yüzünde ıslak gözlerle durduğunda ne kadar dayanabilirdim bilmiyordum.

Surrender + l.h / oneshotHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin