Selamlarrr. Aslında çok diyecek şey var ama daha bölümü okumadan sizleri fazla baymak istemiyorum<33 İyi okumalar dilerimmm💒🌺💗
"Mektubunda diyorsun ki gel gayri/Sütler kaymak tutar tutmaz oradayım.."
(B.S. ERDOĞAN)GİRİŞ;
"İlkbaharın başlarındaydık. Toprağa cemre düşmüştü. Tenime tatlı bir rüzgar vuruyor, denizdeki dalgalar hafifçe ayağıma değiyordu. Gözlerimi kapatmıştım. Bir söz vardır 'doğa ve kitaplar onları gören gözlere aittir.' Aslında o gün gözlerim sadece doğa ve kitapları görmüyordu. Gözlerimi açtım, gökyüzüne baktım ve dudaklarıma birer tebessüm kondurdum. Sağa doğru çevirdim kafamı, onca insan arasından o parlayan kahve gözlerini görmüştüm. Bana toprağı hatırlatmıştı. Hatırlıyormusun o gün yanında bir süs köpeğin vardı. Köpeğini sevmek için yanına yaklaşmıştım. Sen ise gülerek bize bakıyordun. Kısa bir süre göz göze gelmiştik. O an zaman dursun istemiştim..."
İLKE GÜZCE AY
12.08.241. BÖLÜM;AŞK MEKTUBU
"Bu neydi şimdi?" dedi Gökay. Elinde tuttuğu aşk mektubuna adeta bir dinazor görmüş gibi bakıyor, aynı zamanda da İlke denen şahısın evinin adresini nerden bildiğini sorguluyordu. Demir ise elinde tuttuğu kahve dolu kupadan bir yudum alarak Gökayın yanındaki tekli koltuğa kurulmuştu. Konuşmadan önce kupayı cam sehpanın üstüne bıraktı ve dudaklarını ıslattı. "Bilmiyorum ama biri sana abayı fena yakmış gibi duruyor kardeşim." Dedi ve kolunu Gökay'ın omuzuna koydu. Gökay baktığı duvardan kafasını çevirip omzunun üstünden Demir'e boş gözlerle bakmaya başlamıştı. Demir ise Gökay'ın aksine bakışlarını hala duvarda tutuyordu. 3 saniyelik bir sessizliğin ardından Gökay sessizliği bozarak;
"He ben malım, bunu düşünememiştim kardeşim. Gerçekten çok sağol. Dedi dalga geçermişcesine gülümseyerek. Demir Gökay'ın dalga geçtiğini anlamıştı. Kaşlarını çattı ve kolunu Gökay'ın omuzundan çekti. Bakışlarını duvardan çekti ve görüş hizasına Gökay'ı soktu. "İyi aman ne yapıyorsan yap. Sonra bana gelip,'Demir çok haklıymışsın, özür dilerim.' Diye yılışma ama. Hiç uğraşamam seninle." Dedi. Aslında Gökay'ın aksine Demir, başı ne zaman bir sıkıntıya düşse Gökay'a adeta bir koala gibi yapışır, yakasından hiç düşmezdi.
Gökay,"İnan hiç diyeceğimi düşünmüyorum kardeşim. " Diyerek güldü ve ayağa kalktı."Hadi ben gidiyorum, çok geç kaldım." Diyerek sözlerini yeniledi.Demir şaşkınlıkla ona bakıyordu. "Lan bugün ofis boş, kimse yok. Hem,ne işiymiş acaba bu kadar acele? Söylede bizde bilelim." Dedi ama Gökay sanki onu hiç duymamış gibi vestiyerden deri ceketini aldı ve kapıyı hızlıca çarpıp çıktı. Demir'in ise arkasından söylediği tek şey, "Salah yemin ederim gerizegalı bu çocuh yav" Olmuştu. Sinirlendiğinde şivesi kayabiliyordu.
*****
Başımı yatağın başlığına yasladım. Acaba mektubum Demir'e ulaşabilmişmiydi? Çok sevmiştim onu. İnstagram'ını vermişti bana, istek atmaya cesaretim yetmemişti tabii. Madem istek atamıyor, yazamıyordum geriye sadece bir seçenek kalıyordu. Aşk mektubu. 2 gün boyunca panelden onu araştırmıştım. Annesi, babası, nereli olduğu. Ama bana bunlar lazım değildi. Tek lazım olan şey ev adresiydi. İlk başta görememiştim ve umudumu yitirmiştim. Ama sayfayı biraz daha alta çekince gördüğüm ilk şey ev adresi olmuştu. O an o kadar mutlu olmuştum ki. Kelimeler anlatmaya yetmezdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUH KELEBEĞİ
Novela JuvenilPlatonik aşık olan İlke Güzce Ay, sevdiği çocuğa aşk mektubu yazmaya karar verir. Fakat aşk mektubu istediği kişinin eline ulaşmaz.