𝗙𝗟𝗔𝗦𝗛𝗕𝗔𝗖𝗞
⇨06.01.2019
Sabah uyandığımda önce alarmı susturdum, yatakta dikleştim. Üniversitede ilk yılıma başlayacaktım bu sene, ayrıcada üniversite sınavına girecektim. Şuan reşit bir birey olarak hayatımın ilk günüydü fakat ben ne yapacağımı bilmiyordum. Biraz duvarın önünde asılı olan Semih Şentürk, Volkan Demirel, Alex de Souza, Can Bartu, Lefter, Moussa Sow ve Tuncay Şanlı posterlerine baktım. Nedensizce nasıl bu kadar büyük posterlerin bir duvara sığdığını düşündüm.
Bir kaç saniye sonra aşağıdan bağırış sesleri geldi. Yine normaldi, kavga ediyorlardı diye umursamadım. Gözümü en kenardaki Alex posterinden çekip Volkan Demirel posterine bakmaya başladım.
17 yılı geride bırakmıştık Volkan abi ile. Bir iki kere görmüşlüğüm vardı onu İstanbul'a gidince. Biraz daha futbol oynamasını isterim doğrusu. Böyle bir kaleci bulmak çok zor.
Birinin adım sesleri yaklaşırken annem odaya daldı. Sinirle yanıma geldi.
"Nehir eşyalarını topla. İstanbul'a taşınıyoruz."
Ciddi mi diye anneme baktım. Gayet ciddi olduğunu gördüm.
''Anne. Ne alaka? Ben Barış'ı burda bırakamam."
Annem büyük bir kahkaha attı.
"Kıytırık bir topçunun iş yapabileceğini mi düşünüyorsun? Güldürme beni Nehir. Çabuk valizlerini topla. Bu akşam onda biletimiz var."
Arkasını döndü, kapıyı çarparak çıktı. Bu kadar mıydı? Barış bir daha yok muydu? Telefonumu alıp hızlıca Barış'ı aradım.
+"Alo. Alper!"
-"Nisa? İyi misin ne bu telaş?"
+"Alper annemler sanırım boşanacaklar ama konumuz bu değil."
-"Nasıl bu değil Nisa? Açık konuş biraz."
+"Annem... Annemle İstanbul'a gidiyoruz."
Telefonda yaklaşık 30 saniye kadar ses gelmedi. Şok olmuştu muhtemelen.
+"Alper... Orda mısın?"
-"Uçağınız ne zaman?!"
Sesi biraz öncekine göre çok ciddi ve tok çıkmıştı. Barış bu, herşeyi yapabilirdi.
+"Akşam onda."
-"Beni bekle."
Ben daha hiç bir şey söyleyemeden telefon yüzüme kapandı. Oysaki ben daha bu sene Barış ile üniversite sınavında güzel bir puan alıp İtalya'ya gitmek istiyorduk. Daha doğrusu istiyordum. Barış benim için istiyordu, onun böyle bir planı yotku.
Kalkıp hiç vakit kaybetmeden valizimi hazırladım. Zaten kıyafetlerim genelde şort ve etek olduğu için kolay sığınmıştı.
☆
Saat akşam dörttü. Barış sabahki konuşmamzdan sonra ne aramıştı, nede mesaj atmıştı. Bu kadar mı değersizdim cidden gözünde, hiç mi sevmiyordu beni. Yatağa uzanıp gözlerimi kapadım. Ne kahvaltı yapmıştım, nede aşağı inmiştim.
Ortalama yarım saat kestirdim. Telefonum çalınca yanımdaki komidinden alıp kim olduğuna baktım. Barış arıyordu.
-"Aşağı in."
Pat diye yüzüme kapatması çok hoş olmamıştı aslında ama heyecanla camıma gittiğimde Barış bekliyordu. Hızla odadan çıktım. Annem ve babama görünmeden hızla dışarı çıktım. Barış beni gördüğü gibi sarıp sarmaladı. Kollarımı onun beline sarınca iyice sıkı sarıldı. Saçlarımı kokladı.
"Nisa'm, ben sensiz ne yapacağım."
"Bilmiyorum Alper. Ama..."
Ayrılıp ona baktım.
"İki insan doğru düzgün vedalaşamazsa, kader onları yine bir araya getirir. Bunu unutma."
Dedim ve yanağına bir öpücük bırakıp eve koştum. Bunu daha önce defalarca kez yapmıştım, yapmıştı. Ama bu sefer midemde kelebekler uçuşuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
☆fenerbahceli / baris alper yilmaz
Fanfiction☆ | annesi ve babasi bosanmis olan nehir'in, tek arkadasini ankara'da birakip, istanbul'a tasinmasindan sadece iki sene sonra, bir fenerbahce-galatasaray derbisinde tekrar birbirlerini bulmalari.