prolog

76 12 16
                                    

Bu fic rahatsız edici unsurlar içermektedir. Gerçek kişilerle kesinlikle bir bağlantısı yoktur. Tamamen hayal ürünüdür.

___

İçimi yiyip bitiren karşı konulamaz arzularım ve benim acınası derecede güçsüz olan iradem. Arzularım, bedenimi etkisi altına alıyor ve ben, anlayamıyordum kendimde nelerin ters gittiğini. Bahaneler uyduruyor, gerçekliğimden kaçıyordum. Yıllarca saçma sapan şekilde nitelendirilmenin sonucu olduğunu düşünerek, benliğimin derinliklerine inmeyi ısrarla reddediyordum. Her şeye rağmen ben, annemin yıllarca bana layık gördüğü iğrenç lakaplara karşın, hasta değildim. Sorunlu, lanetli ya da pislik de değildim. Küçüklüğümde, annemin sürekli ortadan kaldırmaya çalıştığı minik bedenimin içinde hayat bulurken ruhum, ansızın içimi rahatsız eden dürtülerle savaşmıştım kaç kere. Bazen, kaderinizi değiştiremezsiniz, doğuştan ters giden bir şeyler vardır benliğinizde. Hayatım boyunca, sıradan bir insan gibi hissetmeyi fazlasıyla dilemiştim, yalnızca.

Tıpkı bir uyuşturucu gibiydi, yıllardır savaşmama rağmen, içime sinecek şekilde bir tanım yapamadığım hissiyat. Bastırdığı anda, hiçbir şey düşünemiyordum ve odaklandığım tek bir nokta vardı ki bu nokta tüm sorunlarımın kaynağıydı. Öldürmek. Küçüklüğümde, ergenliğimde, yıllar boyu hayalini kurduğum ve kaç defa gerçekleştirdiğimi hatırlayamadığım eylem. Bu durumun, benim için fazlasıyla olağan bir rutin haline gelmesi, banyomun zemininde yatan ceset yerine kendimi ortadan kaldırmamı söyleyen iç sesimi körüklüyordu.

Kaç saattir oturduğumu bilmediğim, soğuk, evimin diğer bölümlerinin ve benliğimin aksine, aydınlık bir duruş sergilemeye çabalayan, fakat kan lekeleriyle kirlenmiş, bembeyaz fayanslardan, zorlukla doğruldum. Şahit olduğu suçları gizlemek istermişcesine, koyu renge boyanmış duvardan destek alarak dik durabiliyorken, ayaklarımın altında kalan bedende gezdirdim gözlerimi. Olmuyordu, zihnimi uyuşturan düşüncelerden kurtulamamıştım bu sefer.

Hangi zaman diliminde yaşlar akıtmaya başladığını bilmediğim gözlerimi sıkıca kapatarak tekrardan, kan sıçramış, fakat masumluğun rengi olarak tasvir edilen, bembeyaz renge sahip, buz gibi fayansların üzerine oturdum. "Tanrım, yalvarırım polisler...polisler beni artık yakalasın. Dayanamıyorum."

Başım dönüyordu, 13 yaşından beri, lanet gibi vücudumdan ayrılmayan, başımın dönmesi sorunu her gün kendini hatırlatmaktan bıkmamıştı. Yaşım çift basamaklı sayılara ulaştığından itibaren, kalp ve mide sorunlarım beni delirtmeye yetmezmiş gibi, aralıksız, her gün başım ağrıyordu, en olmadık yerlerde başım dönüyor ve kimi zaman bayılıyordum.

Her gün yaptığım rutinimin bir parçası olarak, sağlık sorunlarıma lanetler okurken, artık bu cesedin ortadan kaldırılması gerektiği gerçeği, fayansların soğukluğuyla eşdeğer bir soğuklukta yüzüme çarpıyordu. Aptallık etmemeliydim, henüz işlenmemiş yığınla cinayet planım vardı. İtirafta bulunmalıyım ki, çoğu zaman doğaçlama ilerlerdim. "Ah başım..." Kafamı sertçe ancak bilinçli şekilde duvara vurdum. Bir defa, iki defa, üç defa... Küçükken, sabahları kalktığımda, hayatı romantize edenlerin aksine, yaptığım ilk iş kafama vurmak olurdu. Absürt de olsa, biraz olsun rahatlatırdı beni, baş ağrımı asla dindirmezdi fakat birkaç saniyeliğine unuttururdu. 

Tekrardan ayağa kalktığımda, küçük evimin mutfağına yöneldi adımlarım. Buzdolabından çıkardığım çikolatayı yerken, keskin bıçaklarımdan birini seçtim. Bu seferki kız olduğu için, narin bedeninin beni pek zorlamayacağını tahmin ediyordum. Kemiklerini yine büyük ihtimalle çekiçle ufalayaktım, ya da endüstriyel blenderımla... her neyse.

Çikolatamı bitirir bitirmez tekrardan, koyu tonların, huzursuzluğun hakim olduğu banyoma girdim, günler önce içindeki ruhu kaybetmiş olan, güzel kızın, narin, zayıf bedeninin yanına, dizlerimin üzerine oturdum. Ah, günler önce mi? Belki de yıllar önce ölmüş bir ruh olarak canlı bir bedenin içine sıkışmıştı, kim bilir. Yüzüne ilişti gözlerim. Çok güzeldi. Ölmek istememesi gerekirdi bu çehreye sahip bir insanın. Ama istedi. İstedi ve ben de isteğini yerine getirdim. İncitmemek için uğraşırmışcasına kucağıma aldım güzel yüzüne ev sahipliği yapan kafasını. Nazikçe kestim her gün farklı kolyeler ile donattığı boynunu. Pijama altımı bu kızın kanlarıyla, en sevdiğim renkle boyuyacaktım.

heart necklace / yeonbinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin