––
Ve şimdi onu her zamankinden daha çok özlüyordu."Ouch" yürürken birine çarptı. Ne kadar da aptaldı, birinin geldiğini bile görmemişti.
Çarptığı kişiye baktı ve eğilmeden önce selam verdi. Bir askerdi.
"Üzgünüm efendim!" Dedi ve gitmeye cesaret etti ama sadece bir kaç adım sonra...
...asker onu çağırdığında durmak zorunda kaldı. "afedersin, kimsin?" Diye sordu asker meraklı bir sesle.
"Burada öğrenciyim efendim." Dedi ve askerin cebindeki silahını tuttuğunu gördü. Kalbi daha hızlı atmaya başladı.
"Öğrenci? Başka inanılır..."
"...bahanen var mı?" Tae kafası karışmıştı."N-Ne? Burada öğrenciyim. Neden bahsediyorsunuz?"diye sordu ve asker silahını çıkartıp ona doğrulttu.
"Sakın hareket etmeye kalkışma." Tae teslim olur gibi iki elini de havaya kaldırdı. Gergin ve endişeli hissediyordu.
Asker gözleri hâlâ Tae'nin üzerindeyken telsizini çıkarttı ve konuşmaya başladı.
"Merhaba, ben deniz kuvvetleri birinci sınıftan Jung Jae İn. Burada gizlenmiş bir casus buldum."
Tae'nin gözleri doldu." Ne?! Ben casus değilim.." ama asker silahını salladığında sustu.
"3.kat, sol koridor. Değişik kıyafetler giyiyor, kelimelerle ifade edemiyorum. Lütfen destek gönderin."
Asker telsizini bıraktı ve silahını iki eliyle tuttu.
"Efendim, y-yemin ederim casus değilim sadece öğrenciyim...""Bahanelerini sorgu odasına sakla."
Tae'nin ağzı açıldı."sorgu odası mı? Benimle dalga mı geçiyorsunuz?" Ama asker cevap vermek yerine hâlâ silahı ona tutarken yavaş adımlarla ona doğru yaklaşmaya başladı."N-Neden yakınlaşıyorsunuz?" Tae tam anlamıyla paniklemişti.
Asker ona oldukça yakındı ve Tae çok korkuyordu. Dünyada neler oluyordu?
Gözünü kapattı ve içinden küfretti.
Ya şimdi ya hiç.Hızlıca askerin karnına tekme attı ve asker acı dolu bir çığlıkla yere düştü.
"Yah! Orada dur!"Dinlemedi ve koşabildiği kadar hızlı koşmaya devam etti. Hızından dolayı neredeyse yere düşecekti ve titreyen bacaklarının ona yardımcı olduğu da söylenemezdi.
Neden aniden burada bı asker vardı? Ve neden onu casus olmakla suçlamışlardı? Gerçekten mi?
Başka bı asker grubuyla çarpıştı ama tepki vermek için çok hızlıydı bu yüzden hızlıca onlardan kaçtı.
"Casus bu! Hemen diğerlerini bilgilendirin!"
Onlardan kaçtı ama peşinden geldiklerini biliyordu.İkinci kata inecekti ama ağlayacak gibi hissediyordu çünkü bacakları zaten ağrıyordu. Ama şuan koşmayı bırakmamalıydı. Hızlıca merdivenlerden birinci kata indi ve daha hızlı koşabilmek için merdivenin basamaklarını atlıyordu.
Birinci kata ulaştığı anda başka bı asker grubu onu köşeye sıkıştırdı.
"Hey! Koşmayı bırak!" Sağ koridoru kapatmışlardı bu yüzden sağ koridor yerine sol koridora gitti.Şuana kadar onu vurmadıkları için çok şanslıydı. Ah Tanrım.
Bacakları titriyordu ve neredeyse düşüyordu. Titreme çok fazla yoğunlaşmıştı ve çok yorgun hissediyordu.
Arkasına bakmak için döndü ve birçok askerin peşinden koştuğunu gördü. Birine çarptığında yüzünü tekrar önüne çevirdi.
"Ah!" her ikiside yere düştü.tae çarptığı kişinin üstüne düşmüştü.Ve o kişinin kim olduğunu görünce şok oldu.
Kaptan jeon–––––––––––––––––––––––––––––––––––––––
Vay le le vay le le zalime ee
Ayyyyy öyle bı hastayım öyle bı hastayım başımın ağrısından oldum resmen dün bölüm atamadığım için de şimdi atiyorruuummm.En heyecanlı kısımlar dediğin bunlar değil bu arada bunlar henüz fragmannn ayy heyecanlandım yine hdnsnsm
Aydi ben kacarrr(Trakya şivesi)
İg: naberselamiabi
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CAPTAİN JEON "SİNCE 1894" ÇEVİRİ
RomanceSavaş bittiği zaman evleneceğiz, bende senin gibi çiçekler yetiştireceğim ve bizim hikayemiz evrendeki en güzel aşk hikayelerinden biri olacak. ölü bir askerin cebinde bulunan mektup: kaptan jeon jungkook, 1894 ...