Taehyung her zamanki gibi elinde basketbol topu ile sahaya ilerliyordu. Az önce sinirleneceği olaylar yaşamıştı. Sinirlenip öfke patlaması yaşamak istemediğinden basket sahasına geldi. Üzerini soyunma odasında değiştirmişti. Şimdi sadece dakikalarca burda kendi kendine basket atmaktı.
Kim Taehyung çocukluğundan beri her sinirlendiğinde öfke patlaması yaşayan bir çocuktu. Öfke patlamaları kendine veya çevresindeki insanlara zarar vermemek için bulunduğu yeri terk edip herhangi bir şeyle uğraşıyordu. Böyle zamanlarda yine bir parka gitti. Gittiği parkta basket sahası ve basket sahasında olan bir basketbol topu görmüştü. Eline alıp oynamaya başlamıştı. Topu siniriyle attığında herhangi bir sorun oluşmuyordu etrafta. Bu durum hem onun yararınaydı hemde yeni hobi edinmesini sağlamıştı. O zamandan bu zamana kadar her sinirlendiğinde basketbol oynardı. Herhangi bir saha yoksa ise bambaşka şeyler yapmaya mecbur kalıyordu.
Uzun süre boyunca basket sahasında potaya top atıp duruyordu. Bir süre sonra arkadan yavaş yavaş alkış sesleri geliyordu. Bu alkış sesleri tebrik niyetine değil alay niyetineydi. Taehyung kimin alkışladığını çok iyi biliyordu. Gözlerini kapatıp derin nefes aldı. Ağzından bi anda verip arkasını döndü. Basket topunu kolunun altına koydu ve boş bakışlarla Jimin'e baktı. Jimin kendisine alaycı bir surat ifadesiyle bakıyordu. Birkaç adım daha atıp Taehyung'a yaklaştı.
"Noldu premses sinirlendin mi sen yine?"
Gerçekten merak ettiği ya da ilgilendiği için değil tamamiyle dalga geçmek için gelmişti buraya. Bunu surat ifadesi dışında, cümlesindeki "premses" sözünden bile anlaşılır durumdaydı.
"Evet premses sinirlendim. Sinirlenmemin sonucu olarak tırnaklarının kırılmasını istemiyorsa dön ve geri git."
Jimin suratına iğrenir bir ifade yerleştirip Taehyung'a baktı. Ellerini cebine attı omuzlarını öne çıkardı.
"Bak ellerim artık cebimde tırnaklarımı kıramazsın."
Taehyung göz devirdi ve saçını sinirle geriye taradı. Topu yere atıp Jimin'e biraz daha yaklaştı.
"Noldu ne var yine geldin?"
"Bugün seni göremedim dedim acaba benim korkumdan okula felan mı gelmedi diye düşündüm sonra birileri senin hakkında konuşuyordu dedim bu enayi yine burdadır."
Jiimin kaşlarını kaldırıp, dudaklarını içe atıp, ellerini cebinden çıkarıp etrafı gösterdi.
"Evet burdaymışsın yine şu saçma huyunla başa çıkmaya çalışıyorsun."
Jimin Taehyung'un yüzüne baktı ve büyük bir kahkaha attı. Taehyung ona düz bir surat ifadesi ile ona bakıyordu. Gözlerinde ve yüzünde belli bariz bir şekilde boşluk vardı. Jimin o haline bakıp yüzünü düşürdü.
"Şurada iki keyfim var o surat ifadesiyle bozmasan mı acaba?"
Taehyung göz devrdi ve yere attığı basket topunu geri alıp Jimin'e cevap verme gereksinimi bile duymadan potaya yaklaştı. Tekrardan tek başına basket oynamaya başladı.
Jimin onun bu haline cevap vermeden sessizce sahanın kenarındaki çitlere yaslanarak onu izlemeye başladı. Taehyung izlendiğini biliyordu ama ona ne? Umursamıyordu şuan Jimin'i.
Aradan uzun süre geçmişti. Taehyung iki derse girmedi. İkisini de asmıştı. Jimin de Taehyung kendisinden rahatsız olana kadar onun yanında kalmayı tercih etti. İkili beraber basket sahasında dururken uzaktan bir çocuk ikisini izliyordu. Uzaktan izleyen çocuk ikisine de gözükmeden sahanın girişine yaklaştı. Hayranlıkla izlerken Jimin'i rahatsız etmemeye çalışıyordu. Buraya geleli 15 dakika olmuştu. 15 dakika boyunca Taehyung'u ve onu izleyen Jimin'i izledi. İkisinin sevgili olduğunun düşüncesine vardı.
Taehyung en sonunda yoruldu ve topu bıraktı. Arkasını döndü ve Jimin'in bakışları ile karşılaştı. Derin nefes alıp gözlerini çekti. O sırada sahanın girişindeki çocuğu gördü. Yakalandığını hisseden çocuk boğazını temizledi ve dikeldi. Taehyung'un kaşları çatıldı. Jimin ne olduğunu anlamadığı için Taehyung'un baktığı yere baktı. Oda o çocuğu gördüğü gibi kaşları çatıldı. Çocuk boğazını temizledi ve ikisi arasında gidip gelen gözlerini Taehyung'a sabitledi.
"Özür dilerim rahatsız ettiysem güzel oynuyordun bende basketbol ile ilgili olduğum için izlemek istedim."
Ardından Jimin'e baktı. Gözleri kaçamak bakıyordu.
"Eğer seni ve sevgilini rahatsız ettiysem çok özür dilerim amacım o değildi."
Taehyung ve Jimin duyduğu şey ile birbirine baktı. İkisinin yüzünden de o an tiksindiği belli oluyordu.
"Ben onunla mı sevgiliyim?"
İkisi aynı anda konuşmuştu. Çocuk bu yüzden hafiften korkmaya başladı. Olduğu yerde iki adım geriye gitti.
"Yanlış bir şey dediysem özür dilerim. Ben şey uzaktan izlerken ikinizin sevgili olduğunu sanmıştım ve şey eee özür dilerim."
Taehyung tekrardan duyduğu şey ile midesi bulandı. Gözlerini kapatıp duyduğu şeyi unutmayı tercih etti.
"Ben niye onunla sevgili olayım oğlum sen deli misin? Şuna baksana kendimi böyle birisi ile bozar mıyım sence?"
Jimin dediği şey ile Taehyung ona bakmıştı. İkisinin de olan durum yüzünden yüzleri ekşimişti.
"Oğlum kapa çeneni şu saçma sapan kelimeyi de demeyin kusacağım şimdi."
Çocuk telaşlanmıştı. Elleri ve anlı terliyordu.
"Çok çok özür dilerim."
Telaştan koşarak çıktı ve okula girdi. İkili arkasından bakakalmıştı. En sonunda ikisi birbirine baktığında Taehyung sanki kusar gibi yanaklarını şişirip başını öne eğdi. Çitleri tutup derin derin nefes almıştı. Jimin de hemen sahadan çıkıp okul bahçesine gitti.
Tanıtım bölümü olarak attım ufaktan etkileşim alınca diğer bölümü de atarım.
litostt- Seni kitap yazmaya teşvik etmek için erkenden atıyorum sende Vminkook yaz artık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Feeling [Vminkook]
FanfictionBiz birbirimizi iyileştirmemiz gereken yaralılarız. Birbirimize iyi gelecek ruhlarız. Birbirimizi sarıp sarmalamamız gereken, koruyup kollamamız gereken yaralılarız. Biz birbirimizin olan ruhlarız. Hayatın en başında beri birbirimize kabul görünen...