Küfür, argo bulundurmaktadır. Bxb ilişkisini ele alır. Arkadaş grubu ve yan çiftler, özellikle kaos çokça bulunmaktadır. Hürrem Sultan'ın yeşil boncuğu dokundurulmuş bir kitaptır.
arasacar:
Soktugumun çocuğu bari bir hitap söyle de öyle Hitap edelim...
"Abi Farid şaka yapıyordur kaybolamaz ya" diye iki saattir etrafında dönüp olayını kabullenmeyen Serkan'ı en sonunda Kadir durdurmuştu.
"Sakin ol buluruz abi, sakin olun"
"Lan adam telefonlarını açmıyor ya piçin birisi zengin turist sanıp kaçırdıysa?" dememle yanlışlıkla Serkan'ı daha da germiştim.
Arkada ise hâlâ olayın gerginliğinden yararlanarak Burak'a yapışan kızı gördüğümde sinirden kıza dönüp
"Bu kadar erkek sevdalısıysan buluruz bir erkek kanka bi dur" dememle
" Sevgilin değil bir şeyin değil sen ne karışıyorsun?" demişti.
En sonunda dayanamayıp yanından uzaklaşan Burak'a bakarak suratını asmış geri oturmuştu.
"Millet ben ve Aras, Kadir, Serkan siz de ikiniz ayrılalım bakalım. Yok olmayacak böyle 10-15 dakikadır bomboş dönüyoruz." diyen Burak'la herkes bir silkelenmişti.
"Biz ne yapalım"
"Siz burda durun kızlarla en sonunda mecburen buraya geleceğiz zaten." demesiyle aceleyle dağılmıştık.
"Lan Burak bir şey olmamıştır değil mi?"
"Değil mi?"
Birkaç kere tekrar etmeme rağmen duymuyormuş gibi hareket ediyordu. Sonunda sesini çıkartıp
"Aras şurada açık bir kafe var sen oraya bak ben de şuraya bakacağım. Dikkatli ol. Bir şey olursa ara." diyerek sonu bastırarak söylemişti.
"Tamam sen de" deyip hızla kafeye girmiştim. O kadar bakınıp baristalara, çalışanlara sormama rağmen bir şey çıkmamıştı.
En sonunda her yere baktıktan sonra çıkmış Aras'ın dönmesini bekliyordum. Birkaç dakika geçti, geçmedi diye düşünürken Aras elinde telefonla yanıma geliyordu.
Burak: Naptınız? 23.00 Serkan: Bakıyoruz bir şey yok
Emir: Buraya da gelmedi
Serkan: Aha sıçtık çocuk yok ve saat 11 oldu. Napalım eve mi dönelim?mesajını görür görmez reddecekken Serkan kendi fikrini kendisi yok ederek
Serkan: Yok olmaz yabancı çocuğu dışarda bırakamayız. Yazmıştı.
Aras: Bizim bakacağımız son bir yer var oraya da bakalım olmazsa dönüp topluca düşünelim diyip telefonu kapatmış Burak'ı çekiştirmiştim.
"Nereye gidiyoruz?"
"Benim bildiğim buralarda geceleri açık manav benzeri bir yer var turistler için falan. Oraya da gidelim tek açık yerlerden birisi o zaten elin Arap çocuğu oturup kokoreç yiyecek değil ya." dememle mantığına oturmuş ki reddetmemişti.
Ya da oturmamıştı ama bir umut buluruz diye geliyordu peşimden.
Manava doğru yürürken sonunda manavı görünce koşarak girmiştik ikimiz de.
"Ben bu karpuzu o paraya vermem birader. Turistsin bi de kendinden utan. Kilosu 15 lira o karpuzun."
"Ama pazarda 9.95 krus kim size 5 lira 5 krus eklema hakki veriyor?"
"Bura turist dükkanı efendim."
"Turist biz turist diye siz bizi Kazıklıyor. Piclar sizi." diyen çocuk sesi tanıdık geldiğinden kasaya doğru ilerlemiştik.
Sonunda kafasındaki Bordo şapkadan Farid olduğunu anladığımız çocuğun hemen yanına gidince
"Napıyosun soktuğumun salağı burda"
"Kharbuza almaya calisiyor ama adam vermiyor." demesiyle bok gibi aksanının bile çekilir olduğunu fark etmiştim.
"Gel gidelim."
"Yok ben alcak onu"
"Kardeşim lütfen arkadaşınızı götürün yarım saattir benle pazarlık yapmaya çalışıyor" demesiyle Burak ikimize birden "çıkın geliyorum" anlamında el hareketi yapmış içerden 5 dakika sonra karpuzla birlikte çıkmıştı.
"Burak sen nesin oğlum bi de dilimletmişsin karpuzu." dememle gülümseyen yüzüyle
"Çok konuşmayın da alın hakkınızı" demişti.
Biz giderken arkamızdan bizi durdurmaya çalışarak yarım saattir bize seslenen elemanı umursamadan ilerliyorduk.
"Argadasiniz niye bakmiyorsunuz" diyen Farid'le daha fazla dayanamayıp arkayı dönen Burak olmuştu.
"Birader biz seni tanımıyoruz sen bizi tanımıyorsun bırak artık peşimizi?" diyen Burak'la karşıdaki çocuk
"Burak ben ahz-" diye devam edecekken devam etmesine izin vermeden ilerlemeye devam etmişti.
"Gençler emanetimizi getirdik!" diye bağırarak bizimkilere döndüğümde Serkan koşarak gelip Farid'e sarılmıştı.
"Unutulduk ha iki dakikada, öyle olsun" diyen Emir de üstlerine yürüyüp ikisine birden sarılmıştı.
"Hadi sen de git" diye beni ittiren Burak'ı çekiştirirken Kadir Burak'ın omzuna kolunu atıp benim çekmeme gerek kalmadan kendisiyle birlikte katmıştı.
"PEYNIR DEYIN!!"
Kaosun ortasına neşe kattım ne iyi bir yazarım he. Az luv bombası yapayım ortalığı karıştırırım yine
Mutlu aile tablosu peynir deyin millet ben de sizi çekiyorum!!!!
✺
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
