Günün ikinci bölümü (heycanlandım ilk kez diyorum da bunu) 🤭
-----------------
Rüya olmadığına emin olduğum ama bana rüya gibi gelen olaydan sonra ne yapacağımı şaşırmıştım. Hatta Turuncuyla konuşmaya bile çalışmıştım ama bana bir cevap vermiyordu.
Yok birde cevap versin.
Kafamı sağa sola doğru salladım ve silkindim. Otoparka gelmiştim bile. Arabayı her zaman park ettiğim yere yine park ettim.
Turuncu'yu normalde getirmeyi bırakmıştım ama o günden sonra ne olur ne olmaz diye getirmeye başladım. Sağıma döndüğümde Turuncu'nun zaten bana bakıyor olduğunu gördüm.
"Şey istersen kucağıma gel okula gireceğiz sana zor olmasın?" sanırım iyice delirmiştim.
Şaka gibi ondan izin alıyordum. Beni zaten anlıyormuş gibi geliyordu eskiden şimdi ise zaten anlıyor gibiydi hatta gibi değil direkt anladığının farkındaydım. Ve bundan biraz tırsıyordum. Yani sanırım biraz.
Turuncu kucağıma gelince kapıyı açtım ve binaya doğru yola çıktım.
*
Sabah olan derslerime girmiş şimdide çocukların öğle arası olduğu için bende öğretmenler odasında oturmuş kitap okuyordum. Tabi kucağımda Turuncu vardı.
Zeynep hocanın yine yanıma yanaştığını fark edince sıkıntılı bir nefes aldım.
Normalde Turuncu onu tırmaladığından beri bana çok yaklaşmıyordu. Hanımefendi onu korumamı beklemişti ama benim ondan hiç haz etmediğimi bilmiyordu.
Boğazını temizleyince boş boş bir konuşmaya başlayacağını anladım. Bu yüzden hemen ayağa kalktım. Ben kalkınca Turuncu irkilmişti ve bir an kalktığım için şu an yerdeydi. Eğildim ve onu kucağıma alıp sandalyeye koydum.
"Pardon oğlum düşürdüm seni" kafasına bir öpücük kondurdum. "Şimdi bir kütüphaneye gidip geliyorum"
Kadının suratına hiç bakmadan çıkmayı düşünüyordum ama kolumdan tutup durdurdu. Ben ise hemen kolumu elinden kurtardım.
"Ben geçen sefer için özür dilerim"
Yüzüne bile bakmadan " Önemli değil demeyeceğim çünkü bu yaptığınız çok yanlış ve bir daha yapmayın demeyeceğim çünkü zaten yapmayacaksınız"
Tekrar konuşmasına izin bile vermeden odadan çıkıp merdivenlere yöneldim.
Bu kadından hiç haz etmiyordum ve her defasında uyarıyordum bir şey değişmiyordu ama.
Küçük bir düşünmeye dalma olayından sonra kütüphanenin kapısında olduğumu fark ettim.
Kütüphaneye girince nöbetçi çocuğun yanında arkadaşlarıyla masada bir şeylere baktıklarını görünce yanlarına gittim.
"Çocuklar ne yapıyorsunuz?" dönüp bana bakıp güldüler.
"Gelin hocam gelin" zaten yanlarına gidecektim o diyince masaya doğru eğildim ve neye baktıklarına baktım.
"Bunlar geçen sene mezun olan öğrencilerin fotoğrafları" kalın defterin dışına baktığımda '12-B anısına' yazısı vardı.
Öğrencilerin her türlü fotoğrafları vardı. Kimi komik kimi ise güzel ve düzenli fotoğraflardı.
Bazı sayfalarda çocukların söylediği komik sözler veya yaptıkları komik hareketler vardı.
Sayfaları çevirdikçe kişiye özel bölümlere gelinmişti. Birkaç sayfa sonra gördüğüm fotoğrafla neye uğradığımı şaşırdım.
Bu kedimdi. Yani o gün yatağımda gördüğüm çıplak çocuktu.
Çakır Armağan
Şimdi bakınca kim olduğunu hatırladım. Geçen sene derslerine girdiğim bir çocuktu. Sessiz sakin kendi halinde biriydi.
Bazen bana bakar sessizce gülerdi bu çocuk ve ben bunu beni çok sevmesine yoruyordum.
Geçen sene mezun olan öğrencilerden biri benim kedim miydi yani?
😺

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Turuncu
FantasyLevent ve kedi sandığı ama kedi olmayan kedisi Çakır'ın hikayesi (bxb) 🌈