"Tamam anne. Arkadaşlarla biraz daha oturacağız. İşim bitsin alırım gelirken." Telefonu kapatıp Emirhan'a döndüm.
"Valide mi?"
"Evet. Gelirken markete uğra dedi de." derken Instagram'a girmiştim. İşimi halledip telefonu cebime koydum.
"Geç oldu. Biz bırakırız seni." Bu sefer de Berat'a döndüm.
"Gerek yok Berat. Çok uzak değil. Giderim ben."
"Boş yapma. Biz bırakacağız." Bir şey demedim. Bu konuda hep onların dediği olurdu.
"Neyse. Eee siz ne oldunuz şimdi?"
"Ne olacağız kızım? Ayrıldık işte. Hak etmedi beni."
"Oğlum adam gibi buluşup konuşsaydınız bari. Böyle iki mesajla ilişki mi bitirilir?"
"İlişki dediğinde üç haftalıktı."
"Uzun zaman sonraki en uzun ilişkisiydi. Konu Emirhan olunca üç hafta bile fazla geliyor."
"Dalga geçmeyin lan. Bitti gitti işte. Siz kendinize bakın. Saplar."
"Sen de artık sapsın dalyarak."
"Ben en azından bir ilişkiye başlayabiliyorum göt. Sen kendine bak. Her gün başka kızla konuşuyorsun. Kız senden hoşlanınca siktiri çekip başka kıza gidiyorsun."
"Kardeşim ben istemiyor muyum güzel bir ilişkimin olmasını? Yok. Sevemiyorum, ne yapayım? Konuşmaya devam mı edeyim boşuna?"
"Etme de kızları da kendine bağlama be amına koyayım."
"Haklı." diyerek ben de konuşmaya katıldım. "Konuşmayı kestiğin kız yedi aydır sana takıntılı kaldı."
"O onun rezilliği. Ben ne yapayım?"
"İkiniz de ilişki konusunda berbatsınız." diyerek soğuk kahvemden bir yudum daha aldım.
"Seni de biliyoruz. Çok konuşma."
"Ne varmış benim halimde?"
"Berat'tan farkın yok amına koyayım. Çocukları kendine aşık edip bırakıyorsun ortada."
"Alakası yok. Her flörtümle sevgili olacak değilim."
"Can ile niye çıktın o zaman?"
"O benim aptallığımdı. Hoşlandığımı sanmıştım. Çocuk ne kadar kızsa küfretse haklı."
"Haklı tabi. İbnelik ettin."
"Oldu bir kere. Bir daha olmaması için bir aydır kimseyle konuşmuyorum ya."
"Bence de sen bir süre kimseyle konuşma. Bulduğun erkekler otistik çıkıyor hep."
"Ne alakası var Berat?"
"Uraz mağara adamının tekiydi. Kısıtlayıcı piç. Aklıma geldikçe bir yerleri yumruklayasım geliyor."
"Benim de. Kendini bir bok sanan puştun teki."
"Sakin. Neyse boşverin eskileri. Biz önümüze bakalım."
"O zaman ilk olarak seni eve bırakıyoruz küçük hanım." Berat ayağı kalktığında güldüm.
"Senden iki ay büyük olmam dışında sorun yok."
"Konuşma. Yürü." Mahalleye geldiğimizde sarılıp ayrılmıştık. Markete girip annemin istediklerini aldıktan sonra fırına da uğrayıp eve dönmüştüm. Annem yine salondaki koltukta uyuyakalmıştı. Abim işteydi. Babam da dışarıdaydı, dönmemişti hala. Elimdeki poşetleri mutfağa bırakıp salona gittim. Koltuğun kenarındaki battaniyeyi annemin üstüne örtüp ışıkları kapatarak odama gittim. Cebimdeki telefonu yatağa atıp üstümü değiştirdim. Kendimi yatağa atıp telefonumu aldım. Instagram'dan gelen bildirimle hızla yerimde doğruldum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yârem |Semih Kılıçsoy
Fanfictionyarecoskunn: Gelirken ekmek, domates salçası, cif ve fanta al. semihkilicsoy9: Anlamadım? yarecoskunn: Şeyy... Sen bakmazsın diye burayı not defteri olarak kullanıyordum da