7

440 33 10
                                    

"Bunu mu giysem yoksa bunu mu? Bu nasıl? Ya bu?"

"Kızım giy işte bir tanesini bir saattir esir aldın bizi. Yeter da."

"Kes be kes. Bir işe yarama fırsatı veriyorum size. Teşekkür etmeniz lazım. Terbiyesizler."

"Bıktım senden otistik embesil. Siktir git." Bana nah çeken Emirhan'a aynı şekilde karşılık verdim. Berat da nah çekmişti. Alper ise çokonatını yemeye devam ediyordu.

"Alper. Bu iki at kafası bir işe yaramıyor. Bari sen yardım et bana. Hangisini giyeyim?"

"Beyaz. Sana yakışıyor."

"Canımsın."

"Saçlarını düzleştirme. Dalgalı kalsın. Makyajı da abartma. Şeffafımsı pembe ojelerin vardı senin. Bir de onları sür. Hafif pembe bir rujun vardı. Onu da sürdün mü tamamdır."

"İşte bu ya! Seviyorum seni çocuk."

"Eyvallah."

"Salağa bak salağa şeffafımsı pembe ojelermiş. Bok kafalı."

"Kes be kes."

"Kes be kes." Alper ile Emirhan'a aynı anda aynı tepkiyi vermiştik. Emirhan da orta parmağını çekmişti.

"Eee buluşma yarın kaçta? Nerede?"

"He söyleyeyim de yine gel yanımıza. Değil mi? Yer mi lan anadolu çocuğu?"

"Ney? Bero sizin buluşmaya mı geldi."

"Yediğin haltı anlat şimdi Berat efendi."

"Of bıktım sizden. Gidiyorum ben." Görüntülü aramadan ayrıldıktan hemen sonra tekrar girdi. "Ha unutmadan. O lavuk bir yanlış yaparsa haberimiz olsun."

"Defolsana sen."

"Ben de seni." deyip nah çekerek ayrılmıştı konuşmadan.

"Bu hıyara çok tilt oluyorum bu aralar."

"Sebep buymuş demek. Niye bize anlatmıyorsunuz?"

"Ne bileyim?"

"Salaksınız ikiniz de."

"Senden daha zekiyim aptal embesil. Kes sesini."

"Ben bu köpeğin zorbalıklarına daha fazla katlanamayacağım. İstifa ediyorum."

"Sen istifa edemezsin ben seni kovuyorum."

"Hadi oradan yarram." Emirhan da çıkınca Alper ile baş başa kalmıştık.

"Kanka bir şey soracağım."

"Sor kanki."

"Sen bu Semih'i harbi seviyor musun yoksa bir heves falan mı?" Alper'in sorusuyla elimdeki elbiseyi yatağa atıp biraz düşündüm.

"Bilmiyorum. Yani... Ne bileyim, onla olmak hoşuma gidiyor. Her ne kadar daha bir kere buluşsak da. Ama çok güzeldi. Onunla olmak. Ona sarılmak. Kokusunu almak. Bana yazınca çok heyecanlanıyorum. Hele şu ukalalığı yok mu? Ne kadar inkar etsem de hoşuma gidiyor. Ne bileyim işte... Seviyor gibiyim."

"Hala seviyorum diyemiyorsun. Sevmenin başındasın diyelim."

"Yani... Evet."

"Bu da diğerleri gibi çıkmasın?"

"Nasıl?"

"Bizi biliyor mu?"

Yârem |Semih KılıçsoyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin