O geceden sonra kasabaya kaçmaya karar verdim. Kitaplarımı, bazı elbiselerimi ve annemden kalan tokayı çantama doldurup pencereyi açtım. Giydiğim siyah ve uzun pelerinin şapkasını kafama çektim ve pencereden çevik bir şekilde atladım. Kimsenin sesi duyup gelmediğinden emin olmak için bir süre bekledim.
'' Herkesin uyuduğu zamanı seçmem iyi olmuş. Kimse duymamış.''dedim fısıldayarak.
Gece gardiyanlarına farkedilmemek için büyük bir sessizlikle ahıra doğru yürüdüm. İlk defa şatonun dışına çıkacağım için kanım kaynıyordu. Sessiz olmak için kendimi sıkıyordum. Ahıra girdikten sonra atlar heyecanla bana baktı.
'' Sakin olun çocuklar,sakin. Şimdi aranızdan birini seçeceğim ve onunla maceraya çıkacağız, uslu durun. '' Gözlerimi atların üzerinde gezdirdim ve en güçlü gözüken simsiyah ata yöneldim.
'' Seni seçtim Syron. Bu macerada benimlesin.'' Heyecanla baktı.
Atın gemini tutup sakince yürüttüm. Hiç kaygılanmadan benimle beraber yürüdü ve dışarı çıktık. Şatonun çıkışına doğru sessizce yürüdük. Demir kapıyı dikkatlice açtım ve atın üzerine atladım.
'' Hazır mısın Syron?'' Yerinde kıpırdandı.
'' Evet ben de heyecanlıyım.'' Derin bir nefes alıp verdim.
'' Koş Syron!'' Emrimle kendini hızlıca öne attı ve şimşek gibi koşmaya başladı. İçim kıpır kıpırdı, o da bunu hissediyordu ki bana ayak uyduruyordu. Sert rüzgar yüzüme çarpıyordu. Planım kasabalardaki insanlara kendimi sevdirmek ve oraları öğrenmekti. Böylece popülerliğim artacak, tahta geçme şansım olacaktı.
-----------------------------------------------------------------------------------------------
Sabahın 6'sında kasabaya varmıştım. Henüz dışarıda çok az insan vardı. Yabancı bakışlara maruz kalmıştım. Beni prenses olarak tanıyan yoktu. Şatonun dışında herkese yabancıydım. Syron ile kasabayı sakince turlarken yanında kalacağım kılıç ustasının evinin önünde durdum. Attan inip kapının önüne yürüdüm ve kapıyı yavaşça tıklattım. Ağır ağır ayak sesleri duyuldu.
'' Kimsiniz? '' Boğuk ve yaşlı bir ses merakla sordu. Sanırım bu kılıç ustası olan adamdı.
'' Ben sizden eğitim almak isteyen bir öğrenciyim ve izin verirseniz yanınızda kalmak isterim. ''
'' Üzgünüm genç bayan, artık eğitim vermiyorum. '' Pes edemezdim.
'' Merak etmeyin, kendimi kesecek hiç bir sakarlık yapmam. '' Sessizlik oluştu, sanırım kapıyı açmayacaktı. Bir süre durduktan sonra kapıyı açacağını bilerek atıma doğru yavaşça yürüdüm. Düşündüğüm gibi tam atıma binecekken kapıyı açtı.
'' Kaç yıl önceki olayı nasıl biliyorsun? '' dedi şaşırarak.
'' Merak etmeyin efendim, sizi suçlamıyorum.'' Rahatlatmak istiyordum.
'' Sadece krallığın en iyi eğitmenlerinden birinden ders almak istiyorum.'' diyerek devam ettim.
'' Daha önce de dediğim gibi, eğitimi bıraktım. Sadece kılıç yapıyorum. Başka birine gitsen daha iyi olur çocuk. ''
'' Sizi hayal kırıklığına uğratmayacağımı söylersem? '' Bir süre durdu ve bana döndü.
'' Kimsin sen ve nereden geldin? '' Bununla ilgili hiçbir senaryo kurmamıştım.
'' Nereden geldiğimi ve kim olduğumu bilmek daha iyi eğitim vermenizi mi sağlayacak efendim? ''
'' Yaşına göre küstahça konuşuyorsun ama inadını sevdim. Herhangi bir yere zarar vermeden ve bir belaya bulaşmadan yanımda kalabilirsin. '' Zaferle karışık sevinçle evinin içine girdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yükselişe Adım Adım
Historical FictionBen Catherine Amaris Winsdor. Krallığın en küçük ve en eğitimli prensesiyim. Tahtta söz hakkım olmasa da yönetim için kendimden başka kimseyi düşünemiyorum. Çocukluğumdan beri yönetmek ve savaşmak için dersler aldım ve kendimi eğittim. Tahta geçmem...