♦
Min'lerin sarayı
"Marinet en sevdiğim çorabımı bulamıyorum?! "
Marinet hızla yanıma gelmiş dediğim şeye hafifçe göz devirmişti
"Efendim az önce size vermiştim"
Etrafıma bakındım tekrar ben onu nereye koymuştum ya daha sonra aklıma gelmişti minhoyla boğuşurken ona atmıştım daha sonra o almıştı
"Tamam tamam hatırladım marinet gidebilirsin"
Dediklerinden sonra o odadan çıkmış ve bende hızla ayağa kalkıp sert adımlarla Minhonun odasına ilerlemeye başladım hızlı gittiğim için mint yeşili saçlarım hızla geriye doğru savruluyordu gözüme giren hafif tutamları üfleyerek yoluma devam ettim
Odasının önüne geldiğimde direk içeri daldım
"Oha öküz ne dalıyon ya çıplak olsaydım"
"Başlarım sana da çıplaklığına da çorabımı ver"
"Ne çorabı"
"Nı çırıbı, üstüne attığım my favoret socks"
"İngilizcene sıçıyım, şurda bir yerdedir ne bilim"
Dediğine göz devirdim sakladığından adım kadar emindim illa beni uğraştıracaktı peki öyle olsundu
Hızla koşarak üstüne hopladım üstüne hoplamamla altımda acıyla kıvrandı kolunu tutarak ıstırmaya çalıştım ıstırmak benim en mükemmel özelliğimdi adamın kolunu kopartırdım
"Ah Yoongi kalk üstümden?! "
"Yoongi değil hyung hyung"
Koluyla göğsüme vuruyor ittirmeye çalışıyor ama başarılı olamıyordu
"Öf tamam yastığın altında"
İnanmazcasına kaşımın birini kaldırdım
"Gerçekten hyung"
Hadi oradan masum bakışlar atıp beni kandırıyordu yine ben üstünden kalktığım gibi o üstüme hoplayacaktı o çakalsa ben daha çakaldım
Boşluğundan faydalanıp hızla kolunu dişlerimin arasına alıp ıstırdım o sırada derin bir çığlık atmıştı"Anne hyungum beni dövüyor! , kunduz musun ya"
"Ver o çorabı kim seokjinle görüşcem"
Bunu dememle yüzünde sinsi bir sırıtış oluştu
"O yakışıklı kim,he"
Evet duyduğuma göre çok yakışıklıydı ama yakışıklılığının yanında ülkenin en korkutucu adamı da diyorlardı
"He o"
"Bende gelim mi? "
"Bok var sana sen ne anlarsın işten"
"Sen sanki çok anlıyon"
Ona ters bir bakış attım bu tekrar ıstırırım bak işaretiydi o da anlayıp parmaklarını birleştirip ağzına fermuar çekme işaretini yaptı
Ardından ayağa kalkıp banyosuna ilerledi
"Bu çorabı niye bu kadar çok sevdiğini anlamıyorum"
Elimde tuttuğu favori çorabımı görünce hızla yanına gidip elinden almıştım
"Sanane ya"
"Yoksa şu şey kız mı almıştı neydi adı ye-"
"Kapa çeneni seni ilgilendirmez"