Başım yorgunluğum yüzünden çatlıyordu, elimde ki maketi bırakıp arkama yaslandım.
"Efe şuna bir baksana." Kıskıs gülen arkadaşım yaptığı komik diş maketiyle sırıtarak gözümü devirdim. Şerefsizin parası boldu sanırım boşa harcıyordu.
"Hastaların dişlerini de böyle yaparsın artık." Oflayarak uzaklaştı. "Her şeyde ciddi olma be kardeşim, rahat bırak kendini."
Bir şey demedim, ciddi değildim aslında. Umursamadan masaya yaslanarak gözlerimi kapattım, ağrım biraz da olsa dinmeye başlamıştı.
Yaklaşık 20 dakika sonra işimiz bitince küçük arkadaş grubumla beraber dışarı çıktık. Bir döner yiyip yurda geçerdik. Üniversiteye başlamadan önce çok fazla hayalim vardı ama şimdi yorgunluktan hiç birine halim kalmıyordu. Annemi de özlemiştim zaten, babamı, kardeşlerimi...
"Efe seni gördükçe daralıyorum Allah aşkına gül artık, gül." Tamam şimdi sinirleniyordum. "Cenk uğraşma abicim benimle tamam mı?" Melis sevgilisine laf söylememe sinirlenmiş olacak ki araya girdi. "Ama yani haklı birazda sıkılıyoruz sen böyle oldukça." Adımlarım duraksadı. Cenk elini alnına vurmuştu. "Sıkılıyoruz anlamında sıkılıyoruz değil." Melis telaşla toparlamaya çalıştı ama daha fazla aralarında durmak istemeyerek "Teşekkür ederim, yurda dönsem iyi olacak." Diyerek tam tersi yolda yürümeye başladım. Sadece bizi izleyen Akif derin bir nefes alarak benim yanımda yürümeye başladı.
"Ne geliyorsun peşimden? Sende sıkılırsın şimdi." Sinirlerine hakim olamayarak ona çattım ama umursamadan bir sigara yaktı, sigaraya karşı hassas olduğumu bildiği için benden uzak elinde tutup bize gelmesini engelliyordu.
"İnan o gevşekler umrumda değil, gel bir cafede oturalım. Pizza yeriz." Samimi bakan yeşil gözleri beni biraz daha rahatlattı. Zaten Cenk ve Melis abartıyordu her saniye mutsuzsun Efe, gül Efe, sessiz olma Efe diye diye beni garip hissettirip bıktırıyorlardı. Güzel olmuştu bu, belki pişman olurlardı.
"Olabilir açım zaten."
Beni başıyla onayladı, beraber sevdiğimiz bir cafeye doğru adımladık. Çok geçmeden varırken oturup iki büyük boy pizza ve içecekleri şipariş ettik.
"Bitirebilir miyim bilmiyorum, keşke orta boy söyleseydik." Akif'in sızlanmasına göz devirdim. "Sen bitiremezsen ben ikisini de yerim üstüne 1 tane daha büyük boy yerim." Serçe parmağını bana doğru kaldırıp meydan okurcasına baktı. "İddiaya girelim eğer 2 büyük boy pizza ve benim artan pizzamı yiyebilirsen hesaplar benden." Serçe parmağımı parmağıyla birleştirip yüzüne yaklaştım, "Anlaştık"
Geri çekilirken derin nefesler aldım, yapabilirdim !
"Garson 1 büyük boy daha sucuksever pizza alabilir miyiz?" Akif karizmatik bir ses tonunda seslenmesiyle güldüm, gözleri gülüşüme gitti.
"Eğer yiyemezsen yarında sen ısmarlarsın, eğer yersen ben ısmarlarım." Pizzalar gelirken "Kabul" diyerek hırsla konuştum ama sanırım yenecekti.
"Diğer pizzanız 5 dakikaya hazır olur." Akif pizzaya gömülmesiyle garsona samimiyetle gülümsedim. "Bizim için daha iyi olur, bunlar bitince sıcak gelir." Garson yanımızdan ayrılınca tıkanmamak adına çok hızlı yemedim. Yine de Akiften daha hızlı yiyordum.
Neyse ki ben daha fazla yiyim diye doymuş numarası yapmamıştı, kendi pizzasının 4. Dilimi biterken geriye yaslandı. "Gerisi sende." Yeni pizzada gelince iyice gözüm korktu. "Ben yapamicam sanırım." Önümde ki pizzanın son dilimindeydim ama ne yeni bir pizza ne de karşımda kalmış dilimleri yiyecek gücüm vardı.
Akif zevkle sırıttı. "Kesene bereket Efe'm." Dudaklarım önce doğru bükülürken yavaşça ayağa kalktım. Kasaya doğru adımlarken Akif kalan pizzayı paket yapmalarını istiyordu, bir kaç kere daha beraber yemek yerken bu huyunu farketmiştim. Döneri bile hepsini tekte yemez yarısını yer yarısını da sonraya saklardı. İstifçi miydi acaba?
"Masa 12." Masa ismini söylememle kasada ki kız "Hesabınız bir beyefendi tarafından ödendi." Dönmesiyle gözlerim şaşkınlıkla açıldı.
"Kim ödemiş."
"Bilmiyorum ismini söylemedi."
Anladım der gibi başımı sallayıp beni bekleyen Akif'e yürüdüm. "Kaç tl girdi." Düşünceli bir şekilde yüzüne bakmadan "sıfır" diye mırıldandım. Birisi acaba sadaka olsun diye mi ödemişti?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zaaf'ın Bedeli -GAY-
Teen FictionMehmet Ali Efendi ve onun güzel zaafı, her şeyi olan üniversiteli bir genç.