İki gün sonra eve dönmüş olacağımın sevincinin yanında son rahat günlerimin olduğu bilinciyle biraz gece gezmesine çıkmıştım.
Akif yanımdaydı, o günden sonra biraz konuşup sorunu halletmiştik. O notu bırakan kişi benim notumu aldı mı bilmiyorum ama hiç karşıma çıkmamıştı. Bu iyi bir haber olmalıydı, yani doğru olan oydu sanırım.
Bir Kore restorantından aldığım Hot-Dog'un sonlarına gelirken bakışlarım eğlence mekanına kaydı.
"Akif girelim mi?"
Akif telefondan gözlerini çekip mekana döndü. "Pavyona benziyor burası." Bence pavyon değildi.
"Pavyonsa da giriyorum bir kaç gün sonra akşam sekizden önce evde olmam gerekecek." Ortama ufak bir kahkaha bırakıp mekana doğru giden bedenimin peşinden hızlı adımlarla geldi.
"Haklısın, bugün son keyfini çıkar." Elini omzuma atıp destek verir gibi patpatladı.
Derin bir nefes alarak içeri girdim. Girişte ki koruma bize kısaca bakıp ses etmemişti, damsız giriliyor muydu ya?
"Burası da çok fazla sesliymiş!" Kulağıma yüksek seste bağıran Akın'la yerimde irkildim. "Ne bağırıyorsun be?!" Aynı şeyi ona yapmamla sesli bir küfür savurmuştu. Ufak bir kahkaha attım.
Sahne de bir adam metal müzik yapıyordu. Müziğe kendini kaptıran kişiler, birbirine sürtünen insanlar, biraz işi daha da abartıp resmen ayakta sevişenler, bir köşede içenler...biraz pis bir ortamdı.
Akifle beraber anlaşmış gibi bar kısmına yöneldik.
"En sert içeceklerinden birini ver bize." Gözlerim hafifçe büyüdü. "Oğlum yurda nasıl dönücez."
Yandan bir sırıtış atıp yanağımdan makas aldı. "Dönmeyiz."
Gözlerimi devirdim ama ayak uydurasım gelmişti. Ses etmeden içeceklerimizi bekledik.
"Şu hatun güzel mi sence?" Akif sorgular gibi gözlerime bakıyordu. Ne ara dikkatini çekecek bir kız bulmuştu anlamadım. Gösteriği yere döndüğüm de sarışın bir kız karşıladı beni, yalnız gibiydi.
"Güzel, ne yapıcan yatağa mı atıcaksın?"
Gülerek yüzüme yaklaştı. "Ben senden başkasına bakar mıyım sence güzelim?" Yüzümü ekşiterek onu sertçe ittim. "Midemi bulandırma" daha da sesli gülmüştü. Tamam sanırım tekrar rahatsızlık duyguları bedenimi sarıyordu.
"Buyrun." Barmen içecekleri verince biraz da olsa dikkatim dağıldı. İlk yudumu almamla tükürmem bir olmuştu. Çok acıydı bu!
"Ben bunu içemem." Akif bir kaç yudum alıp gözlerini kapatırken alaycı tavırlarla bana baktı. "Yavaş içme ağzına aldığın gibi direkt yut." Tedirgince dudaklarımı birbirine bastırdım. "Tamam..." Ağzıma aldığım içeceğin tadını almama fırsat vermeden direkt yutmuştum, yüzüm hızla ekşirken dilimi dışarı çıkardım. Yine de acıydı.
Akif dışarı çıkan dilimi işaret ve orta parmağının arasında şıkıştırıp kendine çekmesiyle eline vurdum. Vuruşum ile bırakıp gülümsemişti. "Alışacaksın." Konuşmasını umursamadan, biraz uzaklaştım. Dilimi kaymasın diye nasıl sıktıysa şu an bildiğin deli gibi sızlıyordu.
Elime içemediğim içkiyi alarak mekanın diğer noktalarına baktım, bir kişi dikkatimi çekti. Takım elbiseli birisiydi, elinde telefonuyla bana bakarak birisine yazıyordu. Baktığımı farkeder etmez başka yöne bakmıştı. Şüpheyle gözlerimi kıstım.
Çok geçmeden içeri paltosuyla giren adamla beraber izlediğim kişi saygıyla ayağa kalkmıştı. Bu adam parkta ki adam değil miydi?
Yerine oturmadan önce gözleri kısa bir saniye bana ve yanımda ki Akif'e kaydı. İçkimden bir kaç yudum alarak önüme döndüm. Yüzümü buruşturmamak için zor duruyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zaaf'ın Bedeli -GAY-
Teen FictionMehmet Ali Efendi ve onun güzel zaafı, her şeyi olan üniversiteli bir genç.