Eylül sırasında oturmuş olacakları beklerken kimsenin haberi olmadığını zannediyordu. Sınıfta çoğu kişiyle olduğu gibi daha önce hiç konuşmadığı bir çocuk Yarenin sırasına yaklaştı ve ona derste öğretmenin söylediklerini kitaba not edip etmediğini sordu. Yaren olumlu cevap verince bu ders için alıp alamayacağını sordu. Yaren tekrar olumlu cevap verince öğretmene mahcup olmaması için kendi kitabını verdi. Bu çocuk Eylül' ün yan sırasında oturuyordu. Hoca derse girip konuşmaya başladığında Eylül' ün sırasına konulan kağıt dikkatini çekmişti. Kağıtta düzgün bir yazıyla "Kitaba niye kan sürdün? " yazıyordu. Eylül bunun sebebini çok iyi biliyordu. Ancak bunu daha tanımadığı bir çocuğa anlatamazdı. "Bu seni ilgilendirmez." yazmakla yetindi. Çocuk bunu okuyup cevap yazdıktan sonra Eylül' ün sırasına koyarken öğretmen bir anda kağıdı çekince kağıt yırtıldı. Öğretmen "çıkın dışarıda yazışın! " demesiyle beraber Eylül itiraz etmek için ağzını açtığında öğretmen eliyle kapıyı işaret etti. Eylül dışarı çıkarken çocukta arkasından geliyordu. Sınıf kapısına çıktığında telefonunu yanına aldığı için kendini şanslı saydı. Sınıf kapısının hemen yanında yere oturup kulaklığını açmaya başladı. O sırada çocukta Eylül' ün yanına oturdu ve Eylül'e bakmaya başladı. Eylül bunun farkına varsa da belli etmedi. Çocuk derin bir nefes verip "Burak." dedi. Eylül kafasını kaldırıp soran gözlerle çocuğa baktı. Çocuğun ismini söylediğinin o da farkındaydı ama açıklama yapmasını bekleyecekti. Çocuk "ismim" dedi. 'İsmim Burak.' Eylül önce kafasını telefona indirdi ve sonra Burak'a bakmadan cevap verdi. "sormamıştım." Burak konuşmaya devam etti. "Genelde pek öğretmen sözü dinlemem ama belki de dediği gibi dışarıda mesajlaşmalıyız. Numaranı verir misin?"
Eylül sende mi diye geçirdi içinden sende mi yavşağın tekisin. Bir tane normaliniz yok mu? Amacı yavşak olmayan birini bulduğunda tutup kolundan evlenmekti. Aklına gelen fikirle Burak'ın elinde oyalandığı telefonu aldı. Telefon numarası kısmına Büşbüş'ün numarasını tuşladı ve eylül diye kendini kaydetti. Akşam yaz dedikten sonra kulaklığını taktı ve en sevdiği grubu dinlemeye başladı. Kulaklıkta çalan şarkı Son Feci Bisiklet - Gece şarkısıydı. Bu grubun şarkılarına bayılıyordu. Sonra Burak'a dönüp "Akşam yaz." deyip göz kırptı. Eylül'ün bu tavrı Burak'ın hoşuna gitmişti. Eylül her zamanki şeytan gülüşünü takınarak okul bahçesine indi. Sonra ise akşamki eğlence için rüşvet almaya kantine. En yakın arkadaşı Büşbüşün en sevdiği çikolatayı ve kendi içinde içecek aldıktan sonra Büşbüş' ün sınıfının yerini tuttu. Dersin bitmesine daha 15 dakika vardı. Büşbüşlrin dersi fransızcaydı ve bu ona kolaylık sağlardı. Çikolatayı arka cebine koydu ve sınıf kapısını çalarak içeri girdi. Bu dersin öğretmeni tonton dedelere benzerdi ve Eylülüde çok severdi. Eylül de onu severdi. Sınıfta göz gezdirdi. Büşbüş onu gördü ve anladı. Eylül " hocam Büşbüşü ay pardon Büşrayı çağıriyorlar." Diyerek kıkırdadı. Sınıftakiler de eşlik etti. Şimdi ise bu öğretmeni neden sevdiği kısmına geliyoruz. " Kim çağırıyo kızım?" dedi. "Şey hocam dersten atıldım da bi de çok sıkıldım Büşra benle dışarı çıksa olur mu ben onu derslere çalıştırırım merak etmeyin." dedi temin edercesine. Tüm sınavları kopyaydı. Buna rağmen bu dersi seviyordu. Herkes hocanın cevabını beklerken hoca Eylül'e gülümseyip al git deyince hocaya kocaman gülümsedi sonra Büşbüş yerinden kalkıp Eylül'ün yanına gelirken o arka cebinden çikolatayı çıkartıp hocaya verdi ve "afiyet olsun." dedi. O sırada sınıftan yüksek kahkalar yükseldi. Büşbüşün kolundan tuttuğu gibi bahçeye indirdi. O ise benim bu hareketlerime her zaman ki gibi gülüyordu. Alışıktı. Eylül Büşbüşe göre tam bir çatlaktı. Fakat Eylül böyle olmayı seviyordu. Mesela insanlara duymak istediğini söylemezdi. Ne düşünüyorsa ya da ne söylemek istiyorsa onu söylerdi. Sevdiği insanlar için tam eğlence kaynağı iken dışarıdaki insanlara göre tam bir kapalıkutuydu. Büşraya akşam Burak diye birinin ona mesaj atıcağını ve onu olabildiğince terslemesini söyledi. "Yani senle ilk tanıştığımızda ben neler çektiysem ona da yaşat." diyerek konuşmasını tamamladı ve ikiside o zamanları hatırlayarak kıkırdadı. Büşbüş ise göz kırparak "tamamdır çatlak." dedi ve beraber gülmeye başladılar. Eylül " hadi sana çikolata alayım akşam yapacaklarının rüşveti olsun." dedi. Büşbüş ise " kim ne derse desin sen birini mutlu etmeyi biliyorsun." dedi.
O ders bitimine kadar konuştular. Aslında Eylülün planı kandan korkan hatta görünce neredeyse baygınlık geçirme noktasına gelen arkadaşının kitap sayfasına kan sürmekti. O çocuk engel olmasaydı. Bunu yapmasının nedeni ise onun en büyük sırrıydı. Olayların olduğu o gün en yakın arkadaşına söylediği cümle tam olarak buydu.
"Şu andan itibaren üzüldüğüm, kırıldığım kadar insanlara zarar vereceğim. Ve bundan asla vazgeçmeyeğim. "Yepyeni bi hikayeeee daha önce 2 tane hikaye yazdım ama içime sinmedi ve bende sildim bu gece bi anda aklıma gelen bi kurgunun eseri umarım beğenirsiniz ve beğendiğinizde bunu oy ve yorumlarla banada yansıtırsanız mutlu olurum :D
