Yaşadığım hayat bana insanlardan daha farklı olduğumu hissettiriyordu, arkadaşlarımla sinemaya gitmek yerine kahve ve kitapları tercih ediyordum, aşık olmak istesem de her zaman ilk görüşte aşka inandığım için çevremdeki kimse bana çekici gelmiyordu eğer birine aşık olacaksam gözlerine ilk baktığımda ki hislerim buna karar verecekti .
İnsanlara karşı farklı ve kararlı bir bakış açım vardı.
Kural 1 ''Kimseye Güvenme!'' Kural 2 ''Kimseden Bir Şey Bekleme'' Ve kural 3 ''Kural Bir Ve Kural İkiyi Sakın Ama Sakın Unutma!'' çünkü insanlara güvenirsem acı çekecektim insanlardan sevgi, saygı, hoşgörü, dostluk, arkadaşlık, samimiyet gibi davranışları beklersem beklentim boşa çıkacaktı bende kendime kurallar koymayı ve kurallar dışına çıkmamayı mantıklı buldum.
Ve benim hikayem kuralları yıkmamla başlıyordu...
***
''Hadi İlkim uyan'' dedi bir ses hemen baş ucumda, gözlerimi kırpıştırıp bakmaya çalıştığımda etrafı bulanık görsemde annem olduğunu ayrıştırabiliyordum.
Herhangi bir tepki vermeden uyumaya devam ettiğimde ''Bak Özer'i çağırıyorum şimdi!'' dedi. Bu tehtidine karşın hemen uyandım en son Özer'den beni uyandırmasını istediğinde çoraplarını koklatmıştı..
Bu olayı ikinci kez yaşamam burun direklerimin kalıcı felçlik geçirmesine sebep olabilirdi. Ayrıca annemdeki karalılık 'İlkim seni sınıfta bırakacağım!' diyerek bütün yılımı zehir eden matematik hocamda bile yoktu -Ki o sene sınıfta bıraktı.-
Lise'de sınıfta kalmamın büyük bir nedeni ise oturduğumuz mahalle idi. Narlıca mahallesinde oturuyorduk okuluma yaklaşık on dakika uzaklıkta olduğu için bu mahalleyi seçmişti sevgili babacığım(!)
Mahalle tren hattına yakın olduğu için genelde göçmenler burayı tercih ediyor, tabi ki pek tekin bir yer olduğu söylenemez doğrusu. Annem her ne kadar inanmak istemese de burada esrar kaçakçıları, fosforlu giyinip mahallede beylik taslayanlar, köşe başında çeşitli uyuşturucu ilaçlar kullanıp hırsızlık yapan tipler bolca mevcuttu.
Bu sene babamında emekli olması ile birlikte yeni bir şehirde yeni bir hayat kuracağız, benim için yeni arkadaşlıklar edinmek zor olsa da bu mahalleden kurtulmak için ülke sınırları dışına bile çıkabilirdim.
Biraz sonra arkadaşlarımla buluşmak için hazırlanmaya başladım. Tek farklılık bugün veda buluşması yapacak olmamdı, biraz erken gidip yalnız kalmak istedim kahvaltı yaptıktan sonra yola koyuldum..
Cafe'ye girer girmez dikkatimi kırmızı beyaz çizgili bir masa çekmişti en köşede duran masaya doğru ilerledim ve pofuduk koltuğa oturup bizimkileri beklemeye başladım, beklemekten sıkılıp etrafı izlemeye başladığımda tam karşımdaki masada vıcık vıcık aşk yaşayan bir çift gördüm kendi kendime 'Acaba neden kimseye aşık olmadım? neden kimseyi sevmedim?' gibi sorular sorarken gözüm hemen çaprazımdaki masaya kaydı masada hafif esmer bir çocuğun bana dikkatlice baktığını gördüm göz göze geldiğimizde gözlerimi kaçırıp tekrar kapıya bakmaya başladım.
Çok geçmeden Burcu gelmişti gelir gelmez beni görüp koşarak sıkıca sarıldı, o kadar sıkı sarılmıştı ki iç organlarım kemiklerime yapışmıştı ''Burcu biraz nefes almak istiyorum'' dediğimde sözlerime aldırış etmeden ''Gitmekten vazgeçtim de bana'' dedi Burcu benim tam tersimdi o her zaman neşeliydi ben ise ona nazaran daha sakin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YASAK #Wattys2015
Teen FictionDİKKAT: Küfür ve Argo kelimeler içerir. ⚫ Henüz 17 yaşında bir genç kız olan İlkim, ailesi ile birlikte babasının isteği üzerine yeni bir kasabaya taşınırlar, burada tesadüfen karşılaştığı Göktürk'e aşık olur. Fakat Göktürk kirli geçmişi sebebiyle...