Sevgili Günlük,
Bugün onu göremedim.
Bu sefer ondan önce gitmek istemiştim, bu yüzden evden daha erken çıktım.
Seul'ün karanlık sokaklarında ilerlerken onu görmenin heyecanıyla dolup taşıyordum. Durduk yere gülümsüyor, ardından kendi kendime saçmalama deyip kendime kızıyordum. Ama elimde değildi.
Sanırım..
Ben onu seviyordum.
Yabancısıydım bu hislerin. Aşkı ve sevgiyi yalnızca okuduğum kitaplardan tanıyan birisi olarak, aşkın aslında kitaplarda okuduğumuzdan çok daha farklı olduğunu söyleyebilirim.
Çünkü kitaplarda aşk, aşk için ölmektir.
Ama benim için aşk, aşk için yaşamaktır.
Kitaplarda aşk, onun mutluluğu için dünyaları yakmaktır.
Ama benim için aşk, ona mutlu olabileceği bir dünya yaratmaktır.
Evet Sevgili Günlük, ben bu gizemli yabancıyı onun için yaşayacak kadar, ona mutluluk verecek bir dünya vermek isteyecek kadar seviyorum.
Sonunda buluşma yerine gittiğimde nefes nefesydim. Yoktu. Birazdan gelir diye düşündüm ve sabırsızca banka oturdum. Gergindim. Gülümseyerek ellerimin arasındaki muzlu sütlere bakıyordum.
Oturdum, oturdum ve sadece oturdum. Hem de saatlerce. Ama ne o geldi, ne de bir başkası. Gözlerim her yerde onu aradı. Kalbim onu bekledi, ama o gelmedi. Bütün gece o bankta dondurucu soğuğa rağmen onu bekledim.
Ama gelmedi.
Bende çok beklemedim zaten, demek isterdim.
Ama yalan yok, çok bekledim.