IX

63 10 1
                                    

ghost okuyucu olmasanız mı arkadaslar?  vote ya da yorum atabilirsiniz bence.🤝🏻

Beomgyu:
Hyungie
Nasilsin

Yeonjun Hyung:
Beomgyu?
İyiyim canım, sen nasılsın?

Beomgyu:
Iyiydim, seninle konustugum icin artik daha iyiyim hyung!!

Yeonjun Hyung:
İyi olmana sevindim Gyu.
Neler yaptın bugün?

Beomgyu:
Aslina bakarsan pek bir sey yapmadim hyung
Butun gun okuldaydim zaten
Bir dersten diğer derse gecip durdum
Cooooook sikici bir gundu yani😣😣
Senin gunun nasildi hyungie

Yeonjun Hyung:
Benim günümün de senden farklı kalır yanı yoktu.
Derslerim çok yoğundu bugün.

Beomgyu:
Hyung

Yeonjun Hyung:
Gyu?

Beomgyu:
Eger cok yorgun degilsen sahil kenarina gidelim mi?
Saat gec oldu ya da yorgunum dersen hic onemli degil hyung, zorunlu hissetme lutfen

Yeonjun Hyung:
Aslına bakarsan iyi olabilir, seni alırım yarım saate.
Hazırlan istersen.

Beomgyu:
Hyungie hic gerek yok ki
Ben kendim gelirdim hic yorulma
Beni almakla falan ugrasma yani

Yeonjun Hyung:
Duymamış olayım?
Hadi hazırlan, yarım saate kapının önünde olurum.

Beomgyu:
Pekala hyung
Gorusuruzz~💗

Yeonjun hyungun gelmesine yaklaşık on dakika vardı ve ben hâlâ hazır değildim. Sonunda ne giyeceğime karar verdikten sonra hızlıca üstümü giyindim ve makyaj masama oturdum. Hafif parlak bir far sürdükten sonra şeffaf maskaramı sürdüm. Dudağıma da böğürtlenli dudak kremimi sürdükten sonra telefonumdan yükselen bildirim sesiyle Yeonjun hyungun geldiğini anladım. Telefonumdaki bildirimi açarken tahminlerimin doğru çıkmasıyla Yeonjun hyunga hemen aşağıya ineceğime dair bir mesaj attım.

Hızlıca ayakkabılarımı giydim ve koşar adımlarla aşağıya indim. Gözlerim motoruna yaslanmış Yeonjun hyunga kayınca onun zaten bana baktığını gördüm. Koşarak Yeonjun hyungun yanına gittim ve kollarımı hyungun boynuna doladım. O da karşılık olarak kollarını belime doladı. "Merhaba hyung! Zahmet ettin, ben gelirdim aslında. Boşuna yoruldun buraya kadar." Kollarımı boynundan çekerken biraz utangaç bir tavırla konuşmuştum. "Duymamış olayım Beomgyu. Hadi atla, gidip bira alalım sonra da sahile geçeriz." Sözünün arkasından hemen kaşları çatıldı. "Ah, bira içersin değil mi?" Kafamı sallayarak onu onayladım ve tatlı bir gülümseme sundum. "Seninle zehir bile içerim hyung! Yeter ki birlikte olalım." Kıkırdarken o da yanağımdan bir makas aldı. Motora geçti ve kaskını takarken dudaklarını araladı. "Hadi atla güzellik." Arkasına bindiğimde hyung da bana ikinci bir kask verdi. Kaskımı taktıktan sonra ellerimi hyungun beline doladım.

Yol üzerindeki bir tekele uğradığımızda hyungla ufak bir hesap ödeme kavgasına girsek de beni alt edip hesabı o ödemişti. Sinirli homurtular çıkartırken hyung elindeki poşetle yanıma geldi. "Hyung ben ödeyecektim, neden izin vermiyorsun ki anlamıyorum yani. Bir dahaki sefere benden ama tamam mı?" Hyung gülerek yanağımdan günün ikinci makasını aldı. "Benden küçüklere hesap ödetecek değilim Gyu." Kaşlarım çatılırken hyungun eline sert olmayacak şekilde vurdum. "Sırf senden küçük olduğum için mi hesap ödetmiyorsun yani? Saçmalık!" Sinirle çıkışsam da bu sadece hyungu güldürmüştü. " Tek sebep bu değil tabii ki, benim küçük Gyu'ma özel birazcık da." Bana göz kırparak kurduğu cümle midemde kelebekler uçuşmasına, kalbimin hızlanmasına neden olmuştu. Kızardığımı hissederken hyunga karşı gülümsemekle yetindim. Yeonjun hyung bir anda ortaya bir kahkaha bıraktığında daha çok kızardım. "Tanrım, utandın mı?" Elleri yanaklarıma gidip mıncırmaya başladığında kaçmaya çalıştım ama nafileydi. Kalbimin hızlı atışlarını duymaması için içimden Tanrıya yalvarmaya başladım. Sonunda ellerini yanaklarımdan çektiğinde koşarak motorun  yanına gittim. Yeonjun hyung da gülerek yanıma gelirken kızardığımı daha fazla belli etmemeye çalışıyordum. Tekrar kasklarımızı takıp motora yerleştik.

You Are Mine :YeongyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin