01: değersiz anılar

989 91 48
                                    

Hepinize merabaa, diger ficlerimi bir nedenden dolayı silmek zorunda kaldim (uzun hikaye suan anlatmaya eriniyorum ve gerek de yok) buyuk ihtimalle fic okunmayacak ama bazi sorunlar yuzunden sildigim ficlerin anisina bu fici yazma karari aldim. Angst bitecek, daha da fic yazmam buyuk ihtimalle. Umarim digerleri gibi severek okursunuzz
>ᴗ<

***

Tam 6 yıl.

Memleketimden, arkadaşlarımdan ve o baş belasından ayrı geçirdiğim yıllar koskoca 10 yıl yapıyordu.

Onlardan ayrı kaldığına değdi mi diye soracak olursanız hayır, asla değmemişti. Aldatılmam ve işimden kovulmam beni ne kadar mutlu edebilirdi ki zaten?

Yıllarımı katarak çalışmış ve Amerika'da bilindik bir şirkette işe girmiştim. İşler ilk başta ne kadar güzel gitse de sonlara doğru kullanıldığımı fark etmiş ve hemen ardından iğrenç bir şekilde kovulmuştum. Aldatılma olayına gelecek olursak, şirketin sahibi beni oğluyla tanıştırmıştı. Bana gerçekten aşık olduğunu düşünmüş ve aldatılmıştım. Salak biri değilim, sadece o an fazlasıyla ilgiye ihtiyacım vardı ve yalnızdım. İnsan gerçekten yalnız olduğunda binlerce hata yapabiliyor. Bende daha fazla hata yapmamak için Kore'ye döndüm.

Bavulumun üstüne oturmuş havaalanındaki insanları izliyordum. Şuan Kore'ye döndüğümü kimse bilmiyordu. Jeongin dışında. Zaten düzenli olarak konuştuğum tek insandı.

Arkadan enseme şaplak yediğimde sessiz bir küfür edip bavulun üstünden atladım. "Gerizekalı, çok özledim lan!" Jeongin üstüme çullandığında arkaya doğru sendeledim. "Hiç değişmemişsin.."

Kollarımı vücudunun etrafına dolayıp hafifçe gülümsedim ve çenemi omzuna yasladım. "En son benden kısaydın, şimdi aynı boya gelmişiz." Popomu avuçlayıp sıktığında hızlıca geri çekildim. "Sapık sapık davranma, taşı bavulumu."

"O niye?"

"Yeni geldim ben, yorgunum." Göz devirip bavulun kulbundan kavradı ve birlikte havaalanının çıkışına doğru ilerlemeye başladık. "Neden döndün?" Hafifçe yüzümü buruşturup kaşlarımı kaldırdım. "Dönmemi istemiyor gibi bir halin var Bay Jeongin."

"Dalga geçme, ciddi soruyorum. İşini severek yapıyordun."

"Açım ben." Konuyu değiştirdiğimde bana kısa bir bakış atmış, hemen sonrasında da otoparka bıraktığı arabasının yanına ilerlemeye başlamıştık. Jeongin bavulu bırakıp sürücü koltuğuna geçtiğinde kısa süre sonra bagajın kapısı yavaşça açılmaya başladı. Bavulumu yerleştirip hızlıca Jeonginin yanına, yolcu koltuğuna oturdum.

Yol boyunca ikimizinde çıtı çıkmamıştı. Birşey dememe gerek kalmadan lise yıllarında sık sık uğradığımız kafeye gelmiştik. Hoş ve rahatlatıcı bir yerdi. Mobilyalarda genellikle tahta kullanılmıştı ve tütsü kokuyordu.

En arkadaki cam kenarına bakan masaya oturdum. Jeongin de karşıma oturduğunda tırnaklarımla masada ritim tutuyordum. "Şimdi anlatmasan da illa ki birgün anlatacaksın. Uzatma söyle işte. En son nişanlanmıştın, gerisi yok bende."

"Aldatıldım ve kovuldum." Dedim tekte.

Hiçbir şey demedi, uzun bir süre yüzümü izledi. Genç bir çocuk siparişi almak için yanımıza geldiğinde her zaman içtiğim çikolatalı, buzlu içecekten söyledim. Jeongin ise papatya çayı söylemişti.

YenidenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin