"wonbin hadisene geç kalıyoruz!"
yaklaşık on dakikadır kafasını okşadığım kediyi bırakıp diğerlerine yetiştim.
bir süre dolaştıktan sonra bir lokantaya girdik. boş olan bir yer bulup oturduk ve soluklandık. yokuş çıkmıştık bir sürü, bir de hava bunaltıyordu insanı.
az sonra yemeklerimiz gelince herkes yemeğine odaklandı.
yanımdaki sungchan dönüp saçımı okşadı.
"çok mu seviyorsun hemcinslerini?"
sahte bir sinirle ellerimi yumruk yapıp suratına paralel bir şekilde havaya kaldırdım. bana kedi deyip duruyordu. tamam en başlarda kabullenmiştim ama sonradan sürekli demeye başlamıştı ve artık bıkmıştım.
"tamam tamam kızma."
yumruk yaptığım elimi eliyle indirmişti. tüm kızgınlığımı unutturacak gülümsemesini sergiledi. sıcaklığın vermiş olduğu yorgunlukla başımı omzuna yasladım.
"kedicik."
"sungchan!"
kahkahayla gülüyordu. sinirlenip omzuna hafif bir yumruk attım. daha fazla gülmeye başladı.
"sussana! bak hâlâ gülüyor."
seunghan'ın dikkatini çekmiş olacağız ki bizi işaret etti eliyle.
"siz niye kavga edip duruyorsunuz!"
anton da seunghan'a katılır biçimde başını salladı hızlıca.
"kedi köpek gibiler."
"ya da çift."
shotaro'nun dediği şeyle dondum kaldım. dışarıdan cidden öyle mi görünüyorduk? bu isteyeceğim en son şey, sungchan benim arkadaşım.
"hayır shotaro. öyle bir şey yok aramızda, değil mi sungchan?"
shotaro'nun dediğine şaşırmamış, fakat benim dediğim şeyle yüzü düşmüştü. herkesten farklı mi düşünüyordum yani ben?
"evet, öyle wonbin.."
önüne dönüp yemeğine devam etti. tam anton bir şey diyecekken, seunghan'ın sandalyeden yere düşmesiyle tüm odağımızı oraya verdik.
üzgünüm ama iyi ki düştün seunghan, böylelikle konu kapanmış oldu.
↬noćnik
ŞİMDİ OKUDUĞUN
gündüzleri gecelere zorbaladım, eunbin
Fanfiction"bana gitar çalmayı öğretebilir misin?" ↬written by noćnik