Jisung
Yaşamın en sert dalgalarında sürüklenmek bazen yoruyor insanı. Kimse elini uzatmayinca veya kokuşmuş bir balıkçı teknesi uzun bir halat firlatmayinca anlıyorsun bu Dünya üzerindeki değerini.
Boğulmaya mahkummuş gibi hissetmek günden güne bedenimi çürütürken yıllarca babamla korsancılık oynadığım, tahta çubukları birbirlerine vurdurduğum o sıcak kumlardayim...yine..
Etrafıma baktığımda herşey tanıdık geliyor, şu taşı ben koymuştum bile diyebilirim gözlerimi gezdirirken, bu martiyi ben besledim, şuradaki çiçeği defalarca suladim, deniz feneri bekçisiyle saatlerce konuştum.. ama yinede herşey aynı olsa da yabancilaşiyor gözümde.
Belkide unutmak istiyorum.
Acımı mı?
Hayallerimi mi?
Gerçekliğimi mi?
Han Jisung'u mu?
Kim ne derse desin aklımın bir köşesinde hep denizci olmak vardı, küçüklüğümden, ailemle oynadığım oyunlardan ve okuduğum efsanelerden beri.
Heves olabilirdi ama beni denize bağlayan şey buydu.
Su ile beraber büyümüştüm.
Ve onunla ölmek istiyordum..
Gece artık kimseyi göstermiyor, zifiri karanlık altında herkes beklediği yerlerden etrafı dinliyordu.
Pek umutlu değildim açıkçası..
O ses duyulana kadar..
Kafamın içinde yankılanan bu eşsiz melodi bedenimi titretmişti, gözlerim sesin sahibini arıyor, onu saatlerce dinlemek istiyordu..bir erkek sesi olduğu belliydi, gür ve toktu, herhangi bir kadının çıkaramayacağı tona sahipti.
Peki ya nerden geliyordu?
Kahverengi irislerim çevreyi tararken kuytuya saklanmış bir aceminin yerinden çıktığını fark ettim..
Kimseyi duymuyor gibiydi sadece suya ilerliyor birşeye ulaşmaya çalışıyordu.
Birşey.
Ne olduğu belli olmayan ve şu anda oğlanı denize sürükleyen birşey.
Acemi, suya doğru ilerlerken bedeninin titremesi gözle görülüyordu. Sanki bir hayalin peşine takılmış gibi, her adımında daha da bilinmeze çekiliyordu. Sesi duymuyor, etrafındaki varlığı bile fark etmiyor gibiydi. Suya ulaştığında, ayakları sulara karıştı. Ben ise donmuş bir şekilde onu izlemekten başka bir şey yapamıyordum. Bulunduğum yerde ayaklarım kitlenmiş ne ilerleyebiliyor ne de acemiyi sudan çekebiliyordum.
Denizin üzerine çöken sisin içine girdi oğlan..herkes suspus olmuş karanlığın içinden bir hareket bekliyordu
Fakat duyduğumuz tek şey acı bir çığlık olmuştu.
Aramızdan kaybettiğimiz ilk kişi adina..
"Ruhu huzur bulsun"
Bir an için zaman durmuş gibiydi. Aceminin çığlığı gecenin sessizliğinde yankılandı ve herkesin yüzünde korkunun gölgesi belirdi. Sis kalınlaştıkça, denizin içinden ne çıkacağını kimse tahmin edemiyordu. Aceminin kaybolduğu yere bakarken, içimde bir şeyler kopuyordu; sanki denizin karanlık yüzü bir kez daha bir ruhu yutmuştu.
Gözlerimi kapattım ve içimdeki o tanıdık boşluğu hissettim. Deniz her zaman bana bir şeyler fısıldardı, ama bu seferki fısıltılar daha karanlık ve acımasızdı. Kaybımız, yalnızca bir başlangıç gibiydi. Suyun yüzeyi sakin görünüyordu, ama derinlerinde fırtınalar kopuyordu. Bunu hissedebiliyordum..