Bölüm 1 | "Minik Siyah Kuş"

11 1 2
                                    

02/09/24

🐦‍⬛

Düşünceler, zihnimde buldukları her kapıdan
içeriye girip kafamın içinde dönüp dolaşıyorlardı. Düşünüyordum. Sürekli, her dakika ve her saniye. Her nefes alışımda zihnimin kapıları yeni bir şeye aralanıyordu. Yeni bir haberci güvercini, geçmişten birkaç anıyı alıyor ve düşüncelerimin arasına bırakıyordu. Bazen o kadar doluyordum ki, kafam su çekmiş pamukmuşta yerinden kalkmıyormuş gibi hissediyordum. Zihnimin tam ortasında, büyük raflar ve rafları tıka basa doldurmuş eski küf kokulu defterler duruyordu. Her zihnimde dolaşmaya çıktığımda bir tanesi önüme düşüyor, küf kokusu tüm zihnime dağılıyor ve düşüncelerimi zehirliyordu.

Derin düşüncelerime arkaplanda bir televizyon programı eşlik ediyor fakat ben duyduğum hiçbir şeyi algılamıyordum. Derin bir nefesi ciğerlerim ile buluşturup oturduğum koltuğa birazcık daha yayıldım. Bakışlarım usulca televizyonun ekranında gezindi. Olduğum yerde hareketsizce otururken uğultu şeklinde duyduğum televizyon sesine kapı zili ve daha sonra başka seslerde karıştı. Gözlerim çoktan kapanmıştı ama yerimde kıpırdayıp kapıdaki sese odaklandım.

"Teyzem! Teyzem nerede?!" diye bağırdı duymayı en çok sevdiğim ses. Gözlerimi açmadım fakat dudaklarımın iki yana kıvrılmasına da engel olamadım. "Küçük bey, hoş geldiniz!" Zeynep ablanın sesindeki sevgi tanecikleri Zeyrek'in dikkatini çekmiş olacak ki az önce ki heyecanlı tınısını bir köşeye bırakmış ve devam etmişti.

"Teşekkür ederim Zeynep abla." bir süre daha Zeyrek ve Zeynep ablanın sevimli diyalogunu dinledim. Şimdi uykum tamamen açılmış ve yüzüme tatlı bir gülücük yayılmıştı bile. Oturduğum yerden dikleşip dikkat çekebilecek bir tonda öksürmüştüm. Parmaklarım televizyonun kumandasına uzanmış, bu gece ziyaretçim olan küçük beye söz verdiğim gibi belgesel programını açmıştım bile. Zeyrek koşar adımlarla oturduğum odaya girdi ve parlak mavi gözlerini odada gezdirdi. Gözleri gözlerime değdi an attığı çığlıkla dudaklarımdan kaçan kıkırtılar eş zamanlıydı.

"Teyze!" koltuğa doğru koşup boynuma sarıldı. "Seni çok özledim!" yanaklarımı iki küçük elinin arasına alıp yüzüme öpücükler kondurdu. Büyümüş ve küçülmüştü. Uzun parmaklarımı bileklerine sarmış ve sıkıca tutmuştum. "Demek çok özledin beni!" kıkırdadı. Öpücüklerimi önce alnına sonra yanaklarına ve en son da burnunun ucuna kondurdum. Kıkırtıları kahkahalara dönüşmüştü bile.

"Ben de seni özledim." onu tamamen kucağıma oturtmuş ve kafasını göğsüme koymuştum. Dudaklarımı kıvırcık ve bir altın kadar parlak olan saçlarına bastırdım. "Çok özledim hem de..." Derin bir iç çekti. Derin bir iç çektim. "Annem de seni çok özledi." ufak bir mırıltıyla onu onayladım.

Annesi. Hayal. Manevi kız kardeşim. Manevisi fazla. Kız kardeşim. Kucağımda yatan Zeyrek'in saçları kadar parlak altın renkli uzun saçları, yumuşacık ve hep merhametli bakan o bal rengi gözleri. Kendi kadar zarif ve hep o neşeli tınıya sahip ses tonu. Karışık zihnimin arasına tozlu raflardan düşen bir anı zihnime karıştı ve görüşümü bulanıklaştırdı.

"Kolumu bırak!" duyduğu narin ses bıkkınlıkla oturup sigarasını yudumladığı klozetin üstünde dikleşmesine sebep oldu. İnce kaşları çatılmıştı. "Doğurmayacaksın!" dudakları hayretle aralandı. Neler oluyordu? Vücudu gerilmişti. "Bu onun suçu değil." gergin havaya naif bir hıçkırık sesi karıştı. "Onu öldürmeyeceğim!" ağlamasını bastırmaya çalıştığı ses tonundan belliydi. Genç kadın hayal kırıklığıyla aşık olduğu adamın yüzüne baktı. Mavi gözlü adam ise ne yapacağını bilmez bi halde ellerini kumral saçlarına geçirdi. "O şeyden kurtulacaksın Hayal. Son kez söylüyorum." adının Hayal olduğunu anladığı genç kızın hıçkırıkları ve "Hayır, o masum." mırıltıları şiddetlendi ve tuvaletin duvarlarında birkaç kez yankılandı.

Göçmen Kuşlar SenfonisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin