1- Aşk, Virüs

445 41 20
                                    

Bar koltuklarında, kendilerine özel rezerve edilmiş yerde oturuyordu Fenerbahçe'nin birkaç oyuncusu. Bir oyun kazanmışlardı, önemli bir oyun olmalıydı ki bunu kutlamak istemişlerdi. Mert arkadaşlarını canlı müziği olan bir yere getirmişti.

"Hoş geldiniz." dedi sahnedeki kadın. Epey de kısa bir elbise giyinmişti. Adamları heyecanlandırıyordu. Gitar sesi doldurdu kulaklarını tüm barın.

Kimse bu kadar kalbimi yormamıştı.
Kimse dünyayı içimden taşırmamıştı.
Kimse beni alabora etmemişti.
Kimse beni koleksiyonunun kötü parçası gibi hissettirmemişti.
Senin kadar.

Kızın sesi güzeldi, hatta çok güzeldi. Arkadaşları kalkıp birkaç kızın yanına içki ısmarlamaya giderken Mert oturup izlemeye başladı.

Seni hecelere böldüm.
Adına bin defa sövdüm.
Yine de hep ben öldüm.
Kendimi başkalarına gömdüm.

Bekleyecekti, beklerse ilgisini çekerdi. Bu kızla tanışmak istiyordu. Sarı saçları vardı kızın, kısaydı, omuzlarının biraz üzerinde, dalgalı. Bir tarafını kulağının arkasına sıkıştırmıştı. Epey zayıf bir kızdı gerçi, Mert'in zevkine aykırı olarak. O biraz balık etli severdi. Bacağında bir dövmesi vardı. Başka mutlaka vardır böyle bir kızın diye düşündü adam içinden. Görmek istedi.

Kimse aşkı bir virüse çevirmemişti.
Kimse bu kadar plastik sevişmemişti.

Sabırla bitirmesini bekledi şarkısını. Eğlenmeye gelmişti sonuçta, erkekler... onlar birilerinin peşinden koşmayı severdi. Bakınmak, gözüne kestirmek, tanışmak, reddedilmek, peşinden koşmak, tavlamaya çalışmak, tavlamak. Bu döngüye bayılırlardı. Ya sonra? Tavladıktan sonra? O zaman hiçbir heyecanı kalmazdı.

Şarkı sonunda bar sahnesine yaklaştı, elinde de bir viski vardı. "Bakar mısın?"

Kız diğer şarkıya geçecekken sese döndü. Gülümsedi. Devam etmesi için tek kaşını kaldırdı. "Ee.. içki ısmarlayabilir miyim?"

"Çalışıyorum... Mert Hakan." dediğinde insanlar adama baktı. Kahretsin ya! Kız nereden biliyordu? Hiç futbolla ilgileniyormuş gibi bir tipi yoktu.

"Çalışma, kaçırayım seni." dediğinde kız güldü. "Olur mu öyle? Bar benim çalmamı istiyor. Değil mi?"

Bardaki adamlardan insancıl olmayan sesler çıktı. Kız mikrofonu bırakıp sahnenin kenarında dizlerinin üzerine oturdu ve eğilip Mert Hakan'a baktı. Elinden viskisini alıp büyük bir yudum aldı ve geri verdi. "Kalanı çıkışta borcun olacak."

Geri döndüğünde Samet reddedildiği için onunla dalga geçti. "Dur oğlum bitmedi." dedi Mert. İçkisinden yudumlayıp sahneye kitledi gözlerini. "Zaten tavlarsın bunu kanka. Net." dedi arkadaşı. Mert ona baktı ama bir şey demedi.

Samet de kalan bekar Fenerbahçeliler gibi eğlenmeye katıldığında Mert kendi kendine kızdı. Kızın ilgisini çekmek için niye kendini kısıtlıyordu? Yine de homurdanarak oturduğu yerde kaldı. Zaten erken davranmamıştı, arkadaşları barın güzel kızlarını konuşma içine çekmişti bile.

"Teşekkür ederim." dedi kız. Ardından aceleyle kalktı, insanlar alkışlarken arkaya koşturdu.

Mert yerinden kalktı. Sinirlenmişti, direkt kendisine gelmesini bekliyordu. Kızı o kadar bir hiç için beklememişti ya? O da adımlarını arkaya yöneltti. Kız bir odadan üzerini değişmiş bir şekilde çıktı. Çok daha farklı görünüyordu şimdi. Makyajını silmişti, niye yapmıştı ki zaten öyle abartı bir makyajı? Dupduruydu kız. Üzerine gri bir hırka almıştı, fermuarı tam çekmediği için Mert onun turkuaz braletini görebiliyordu. Gözlerini gözlerine çıkarttı. Uzakta ışıklardan farketmemişti ama gözleri de aynı renkteydi, turkuaz. Aslında kız o kadar güzeldi ki işin burada bitmediğinden emindi Mert.

İnsan Trafiği || Mert Hakan Yandaş Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin