2

241 22 14
                                    

Sonunda ders bitmişti ve ben boğuluyormuş gibi hissediyordum. Kendimi hemen bahçeye attım. Normalde bahçeye çok çıkan biri değilimdir fakat bu sefer gerçekten boğuluyor gibiydim.

Bahçede kendi kendime gezinirken boş bir bank görünce hemen oraya oturdum. Gözlerimi kapatıp derin nefesler almaya başladım. Güneş yüzüme vuruyordu ve bu beni iyi hissettiriyordu. Ama bu his çok sürmemişti çünkü biri önüme geçmiş beni gölgesinde hapis etmiş gibiydi.

Bu kişi Semihti. "

Ne işin var burada?" Diye sorunca ona göz devirdim ve "Hava almam da mı yasak?" Dedim.

Yüzünde hiçbir ifade yoktu. Duygularını saklamakta baya iyiydi. "Benim elimde olsa sana nefes bile aldırmam."

Bıkkın bir şekilde iç çekerek ayağı kalktım ve tam gidecekken beni kolumdan tuttu.

"Korkuyor musun yine" diyip alayla güldü.

"Korkulacak bir canavara benzediğini kabul ediyordun yani?" Dedim alayla gülerek.

"Vay vay vay bizim küçük yavşak bugün yürek yemiş" dedi gözleri saçlarıma gitti.

Hafif uzamış saçlarımı uzun uzun inceledikten sonra  "Saçlarını long buzz cut yapmayı düşünüyor musun?" Dedi

"Yaa evet kel gibi gezmeyi planlıyorum ferah ferah" dedim alayla ve oradan uzaklaştım.Bu da bir garipti ha böyle saçma bir soruyu neden sorarsın ki? Pislik.

Kantinde oturmuş telefonumla oynuyordum. Fazlasıyla sıkılıyordum. Benim kantinden bir şey yiyip içmem de yasaktı. Ben de herkes derse girince gizlice yiyordum. Ders zili beklerken bir anda karşıma bir çocuk geçti.

"Naber?" Kaşlarımı çattım.

"İyi senden?" Ilk defa biriyle konuşuyordum. Bu beni oldukça germişti.

"Ben İsak Vural" diyerek elini uzattı. Tam konuşmak için ağzımı açacaktım ki "Arda Güler biliyorum" dedi. Çok şaşırmamıştım sonuçta ben bu okulun yavşakıydım onlara göre.

Elindeki iki içecekten birini bana uzattı.

"Tek başıma içmek sıkıcı bana eşlik eder misin?" Dedi sevecen bir sesle. Yüzünde şirin bir gülümseme vardı.

"Tabi olur" dedim gülümseyerek. Ve elindeki içeceği aldım.

Havadan konuşurken içeceği yudum yudum içmiştim. Gittikçe uykumun geldiğini hissediyordum. Göz kapaklarım kapanıyordu. Daha fazla kendimi tutamadım, son kez İsak'a baktım. Yüzünde şirin değil de sinsi bir sırıtış vardı.

"İyi uykular Arda" dedi ve göz kırptı. Ben de istemeye istemeye uykuya bıraktım kendimi.

***

Gözlerimi aralamaya çalışıyordum. Başımda anlam veremediğim bir ağrı vardı ve canımı fazlasıyla yakıyordu. Sonunda gözlerimk açabildiğimde bir sandalyeye ellerim, bacaklarım bağlı bir şekilde olduğunu fark etmiştim. Etrafa şaşkınca bakışlar atarak buranın neresi olduğunu anlamaya çalışıyordum.

"Kimse var mı?" diye bağırdım ama ses gelmedi. Burası okulun bodrumuydu.

Bu sefer ellerimi ve bacaklarımı zorlamaya başladım. Ama ip öyle sıkı ve kalındı ki hiçbir genişleme dahi olmuyordu. İyice korkmuştum.

"Yardım edin!" Diye yüksek sesle bağırdım. Nefes nefeseydim. Titriyor, terliyordum ve çok korkuyordum.

Birkaç dakika sonra kapı açıldı ve içeri Ferdi girdi. Totrek bakışlarla ona bakıp anlamaya çalışıyordum.

"Noluyor burada?" Dedim. Hiç bir şey demedi. Bana doğru yaklaştı ve "Semih hadi artık!" diye bağırdı. Hiçbir şey anlamıyordum.

Daha sonra içeri Semih girdi. Elinde bir poşet vardı.

"Getirdim" dedi semih.

"Noluyor ya!" Diye bağırdım. Semih yüzündeki gülümsemeyle poşetteki şeyleri çıkardı. Traş makinesi takımı.

"Ne bu?" söylerken zorlanmıştım.

"Hani bu gün long buzz cutla gezmek istediğini söylemiştin ya onun için bunlar" dedi ve elindeki makineyi kaldırıp göz kırptı.

"Hayır saçmalamayın hayır!" Diye bağırdım ama onların umurunda bile değildi. Semih elindeki makinenin başını ayarlamaya başlamıştı. "Ya hayır lütfen yapmayın!" Artık ağlıyordum. İlerde traş olmayı düşünüyordum ama buzz cut yakışacağını düşünmüyordum.

Semih elindeki makineyle bana yaklaştı. "Kıpırdama" dedi. Ben daha çok kıpırdamaya başladım. Aynı zamanda da hüngür hüngür ağlıyordum.

"Yapmayın lütfen bırakın beni!" Yalvarmam hiçbir işe yaramıyordu.

"Kıpırdama yoksa kafan deşilcek" dedi ferdi ve yüzümü iki elinin arasına aldı. Fazlasıyla sert tütüyordu. Ondan asla kurtalamazdım ki aklıma gelen şeyle elini ısırdım.

"Ah! Ulan köpek" dedi sinirle. "Böyle olmuyacak" diyerek bir dizini titreyen bacaklarımın üstüne attı. Bacaklarımı kitlediği için hareket ettiremiyordum. Bir elini omzuma diğer elini ise çeneme atıp hsreket etmememi sağladı.

"Biraz daha çırpınırsan kötü olucak"

Semih saçlarımı hallettikten sonra "Bekle" deyip beni burda bırakıp gitmişlerdi. Zaten kıpırdayamıyorum ne beklemesi amk. Hıçkıra hıçkıra ağlıyordum. Şuan çok komik göründüğümün farkındaydım ama şuan düşüneceğim en son şeydi. Peki ya emre abiye ne diyecektim? Aslında emre abi böyle şeyler için benden açıklama beklemezdi ama okuldakiler dalga geçecekti.

Ferdi ve Semih tekrar içeri girdiklerinde onlara bakma gereği bile duymadım.

"Naber arda?" Dedi semih. Cevap veremedim.

Ben ağlarken onlar semihin elindeki büyük su şişesiyle saçımı yıkadılar.

-

Şuan ardanın saçı aslında böyle gözüküyor ama çiziksiz bir de yamuk yumuk kesilmiş gibi hayal edin

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Şuan ardanın saçı aslında böyle gözüküyor ama çiziksiz bir de yamuk yumuk kesilmiş gibi hayal edin

Ex Konusu'arferHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin