O mu, ben mi?

16 1 0
                                    

Nasıl olurdu. Hangimiz ya hangimiz? Hangimiz evlatlıktık?
Evet ben de ilk gördüğüne inanmadım ama bu belge evlatlık belgesiydi. Fakat sorun vardı? Çünki evlatlık isimleri olan yer yırtılmıştı. Bunu annem ve babam bilerek mi yapmıştı? Kimse bilmesin diye? Hala onların benim gerçek annem, babam olmama ihtimaline inanmıyordum. Bunca yıl onları kendi annemiz ve babamız sanmıştık. Şİimdiyse... Bunu abime söylemelimiydim. Bilemiyorum. Abim duyar-duymaz annemlere söylerdi. Onlara hala üvey demiycem. Üvey olsalar onlar beni büyüten bu yaşa çatdıram insanlardı. Biyolojik olduğu belirsiz olsada aramızda fiziksel bir bağ vardı, değil mi? Aklımda böyle binlerce soru yatağıma yattım. Şimdilik bu sırrı kendime sakladım. Çünki zaten kendi annem ve babam onlar olmasa da ya da abim üvey olsada hiç birimiz ailemizi bırakmazdı. Belki de annem ve babam bu sırrı bunca yıllar bu yüzden bizden saklamıştı. Gece tam bir kabustu. Qaliba bu haber beni baya etkilemişti. Rüyalarımda daha doğrusu kabuslarımda annem bana sen benim kızım değilsin diyordu. Beni arkalarında, başka bir ailenin yanında bırakıp gidiyordular. Zaten sabahı zor etmişdim. Bu öğrendiklerimi bir süre kurcalamayacaktım. Sabah üzerimi giyinip aşağı indim. Annem bizi kahvaltı yapıyordu. Abim masada oturmuş, telefonunda biriyle yazışıyordu.
"Anne ben birazdan bir arkadaşımla dışarı çıkacağım. O yüzden kahvaltımı onunla etcem. Size afiyet olsun."
"Oğlum nereye gidiyorsunuz? Kardeşimde zaten okul için bir şeyler alcak. Onu da kırtasiyeye bıraksanız olmaz mı?"
"HAYIR!"
"Kızım asıl sana hayır. Abinle çıkacaksın o kadar. Ben seni yalnız başına bir yere göndermeye korkuyorum neden anlamıyorsu? Zaten orya bırakacaklar seni, sonrada, alırlar eve gelirsiniz. Anlaşıldı mı?"
"Anne ben neden kendim gidemiyorum? Tüm arkadaşlarım kendileri gidiyor. Ama bana izin vermiyorsun, neden?"
"NERA kızım beni kızdırma!"
"Tamam anne, tamam."
"Kız cimcime çabuk hazırlan gel."
"Tamam ağabey. Sözünüz benim için bir emirdir."
"Sozonoz bonom oçon omordor."
"Yeter çocuklar." Annem olaya son noktayı koyduğunda masadan kalktım. Odama çıktım. Hemen üzerime koyu yeşil renkli kargo pantolonumu, ürezine siyah renkli kısa kollu bol tişörtümü ve siyah kedi kulaklı beremi taktım. NE söyleyeyim modayı baya takip ediyorum (ÖZNEL). Hemen alt kata indim.
Abim kapıda beni bekliyordu. Ayakkabılarımı giyindim. Abim kapıyı açtı ve dışarı çıktık.Hemen ardında yan komşunun kapısı açıldı. İçeriden şu lavuk çocuk çıktı.
"Merhaba oğlum nasılsın?" Oğlum mu bu çocukla abim ne ara bu kadar yakın olmuştu lan! Çocuk abimle görüştükden sonra bana baktı.
"Merhaba Nera. Nasılsın?" Yok sen bana Azrailim diye bilirsin lavuk.kskskssksksksk.
"Merhaba Alazdı ismin değil mi? Yoksa Araz mıydı? Yok hatırladım Doruk dimi? İyiyim Doruk, sen nasılsın?" SÖyldediklerimi o kadar içten ve mimiksiz söylemiştim ki ikiside afallamıştı. İnsanın içinden kahkaha atması da zor şeymiş toprağım.
"İsmim Aras. Bende iyiyim." Ulan kızsana, ya da ağla, kudur. Bu çocuk ölmüş abi.
"İsmimi çok kişi yalnış söylüyor. Bu yüzden üzülmedim." Tüh lan keşke en azından kızsaydı.
"Gidelim mi?"
"O da mı bizimle gelicek?"
"Evet."
"Tamam gidelim madem." Zatem hemen burdan gitmek ve kırtasiye alış-verişimi yapmak istiyordum. İlk okuldan bu yana hep sevmişimdir kırtasıye alış-verişini.Ve hala seviyorum. Ben önde onlar arkada çıktık apartmandan. Ben onların yanından uzaklaşmak için çok hızlı yürüyordum. Asıldan şu anda yürüyerek koşmak olimpiatlarının şampiyonuydum.
"Nera ne bu hız? Bizi de beklesene."
"Abi siz yavaş geliyorsunuz. Ben ne yapayım?" dediğimde Aras yanı başımda belirdi.
"Biz mi yavaş yürüyoruz?" Nera kendine gel. Çocuk yavşakda çıktı alışıksın zaten sen. Qaliba utanmıştım. Ama ben asla utanmazdım. Nerden çıktı şimdi bu utanç şeysi. BEN UTANMAZLIK, VE YÜZSÜZLÜKLE ÇOK MUTLUYDUM. NEREDEN GELDİNSE ORAYA GİT UTANÇ!!

"Evet siz çok yavaş yürüyorsunuz. Beni yavaşlatıyorsunuz."
"Öyle olsun peki." Ya bu çocuk neden her şeyi bu kadar çabuk kabulleniyordu. Dün bir, bu gün iki.
" Nera kızım biraz yavaş yürüsene. Seni olimpiatlara gönderecektik. Ben söylemiştim. Kız yürümüyo lan koşuyor."
"Koşmuyorum abi yürüyorum."
"Bu yürümekse ben sürünüyorum o zaman."
"Abi senin soyundan olanlar hep sürünüyorlar. Mesala yılanlar."
"NERA!"
"Tamam ya abi kardeş bir- birinizi yediniz lan. Nera sen biraz yavaş git. Atakan sen de biraz hızlan."
"Kız cimcime senin kırtasiyen nerdeydi?"
"Şu sokağın sonunda. Ve bana cimcimedemekten vazgeç."
"Cimcime, cimcime, cimcime!"
"ABİ!" Abime daha fazla dayanamıyacağım. Zaten konuşa-konuşa kırtasiyeye ulaşmıştık. Artık ne kadar hızlı yürümüşdümse 15 dakikalık yolu 5 dakikaya gelmiştim.
"Ben gideyim o zaman."
"Burasımı kırtasiyen?"
"Evet abi."
"Ne zaman çıkarsın? Yani ne zaman gelelim?"
"İki saate gelirsiniz. O zamana çıkmış olurum."
"Ne? Kızım iki saat ne yapacaksın orada? Hem senin paran var mı?"
"Aaaaaa ben o hızla para almayı unuttum. O zaman ben ve gideyim para alıp yeniden geleyim."
"Yok yalnız gidersen annem ikimizide gebertir. Sana ne kadar para lazım?"
"1000 tl yeter. Yani annem bana 1000 tl vermişdi de evde kaldı."
"Tamam o zaman bende senin ibanın var oraya 1000 tl atcam, evde bana geri verirsin. Bak sana iyilik yapıyorum.
Üstüne faiz eklemiyorum."
"Eyvallah abi. Bana ne kadar büyük bir iyilik yaptın bilemezsin." Abim telefonu eline alıp banim iban hesabıma parayı attıkdan bir dakika sonra telefonuma bildirim gelmişti. 

Yeni bölüm atamadığım için hepinizden özür dilerim. Bir kaç saate yeni bölüm gelicek.

Yazardan sorular:

Sizce kim evlatlık? Nera mı, Atakan mı?

Aras karakteri sizce nasıl biri? 

Nera ve Atakanın bir- birini yemelerini nasıl buluyorsunuz?

3 saat sonra... (Atakan)
"Abi kız kaç saatir bizi soydu soğana çevirdi lan! Kız burdan çıksın diye geldik lan, bizi soysun diye değil." Nera tam iki saaatir burda alış-veriş yapıyordu. Bir saat sonra kırtasiyenin önüne gelimiştik ki çıkınsa eve gidelim ama onun çıkmaya niyeti yoktu. PİSLİK MAYMUN. Yarım saate içerden çıkmayınca biz içeri girmiştik. Nera bizi işeride görünce bizi yanına çağırmıştı. Keşke o an bilseydim donuma kadar alacağını. Abartmıyorum. Kız gerekli-gereksiz her şeyi alıyordu. Neden şimdi annemlerin onu kırtasiyeye bırakmadığına anlıyorum. Annem zaten bizi merak etmiyordu. Böyle olacağını biliyordu. O yüzden beni onun yanında göndermişti. Ama nerden... Nera bizimde ona katılmamız için iki saat kapının önünde ağlayıp zırlamıştı. Şimdi gördüğü iyi kötü her şeyi alıyordu. Hiç ne kadar olduğuna bakmıyordu. Biz de zaten artık bakamıyorduk. Artık sadece bir banka arıyordum. Çünki para çekmesek bunları ödeyemezdik.
"Abi bir tane daha sepet getire bilir misin?"
"Abicim, güzelim, canım kardeşim bak parayı hir kenara bıraktım bize demi acımıyorsun? Yetmez mi bu kadar ne olur GİDELİM(yankılı)."
"Tamam gidelim, bu kadar yeter. Zaten başka bir şey kalmadı alınıcak."
"ULAN TÜM MAĞAZAYI ALIP BİTİRDİN ZATEN. DAHA NE ALICAKSIN?"
"Aras bunu da tutar mısın?"
"Tutmayacağım dersen tutmayacağım sanki. Ver."
(Nera)
HAHAHAHAAHAH(kötü gülüşü). Abimleride kendime katıp kırtasiyeyi ala-ala bitirmiştik. Abimler artık bana gitmek için yalvarıyordular. Qaliba artık gidebilirdik. Acaba biraz da mı alış-veriş yapsaydım? Yok zaten alınacak bir şey kalmadı. 12-ci sınıfa geçtim, ama aldıklarım o kadar ki, üniverstede bile yeter bana.
"Abi parayı nasıl ödeyeceksin?"
"Neden ben ödüyorum lan?"
"Çünki sen benim abimsin!"
"NAH ABİNİM!" Söylene-söylene kasaya geldik. Kasiyer ürünleri görünce gözleri fal taşı gibi kocaman açılmıştı. Size söylüyorum içinizden asla gülmeyin, çünki az önce içimden güle-güle boğuluyordum. Ölmekten gülüyordum. Dur burda bir yalnışlık var ama neyse. Ürünler artık bitiyordu. Toplam 4000 tl tutmuştu. Aslında aldıklarıma bakılırsa, çok da pahalı değildi. Abim parayı görünce biraz olsun rahatlamıştı. Ya da bana öyle geliyordu. Şimdi gelmiştik zurnanın "Atakan sıçtım" dediği yere.
Yarım saat sonra...
"Kızım senin yüzünden bir borca girmediğim kalmıştı o da oldu. Tebrikler artık abimi borca da sokmadım demezsin."
"Abi altı üstü üç bin lira borç aldın. O borcu da benden aldın lan!"
"Ola bilir yani ne olmuş?"
"Ama bil, üzerine faiz gelicek. Hmm. Ayda 200 lira eklenecek."
"Şuna bak be. Sen benim kardeşimsin lan."
"Aras seni unuttuk bu arada. Sıkıldın kesin bizimle."
"Sıkıldıysa gide bilir."
"Kızım ne istiyorsun sen şu çıcuktan. Oğlum sen de biraz konuşsana. Sabahtan beri kız sana laf sokuyor sen susuyorsun. O da sen konuşmayınca sana laf sokmaya devam ediyor."
"Bence çok tatlı laf sokuyor." NE diyorsun
ORRRRRRRRanqutan be. Bu çocuk bana yürüyor mü? Hakkını yemeyeyim çocuk yakışıklı aslında. Ama abim onun bana yürüdüğünü, ya da benim onunla sevgili olduğunu öğrense...
çocuğun helvasını yerdik. Neyse ben biraz abartıyorum ortada böyle bir şey yok. Abartma Nera.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 10 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Katil SırHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin