Soner avcu ~ yalnızlıklar
Bugün içimde bir darlık vardı. Doğup büyüdüğüm şehirden , arkadaşlarımdan uzak kalacaktım. Arkamda bırakacağım çok umutlarım , hayallerim vardı. Annem her zaman' ortaokul arkadaşlıkları kalıcı olmaz' lafı kulağımda çınlıyordu.16 yaşındaki bir kıza göre fazla duyguluydum.
Camın kenarında yağan bahar yağmurunu seyrederken bir yandanda sıcak kahveyle içimi ısıtmaya çalışıyordum. Her ne kadar Mayıs ayında olsak da soğuk adeta ben burdayım dercesine kendini hissetiriyordu.
Camdan süzülen yağmur damlaları göz yaşım misali duygularımı anlatmaya yetiyordu.Ne yapacaktım ben o iğrenç şehirde. Şehri bırak tanımayı adını bile bilmiyordum daha.
Bir ablam veya abim olsa da beni teselli etse diye düşünmüyorum değil.Tek çocuktum herşeyden önce. Annem ve babam hariç tam anlamıyla dayanabileceğim bir dayanığım yoktu. Anne tarafım Güdüldeydi. Baba tarafım ise Beypazarındaydı.
Lanet olsun ki bu koskoca şehirde tek başımıza olmamız beni yıpratıyordu. Olanlar yetmezmiş gibi bir de başımıza bu yeni şehir olayı çıkmıştı. Tam herşeyi yoluna sokmuşken bu kadar çabuk bozulmasını istemiyordum.
İstanbul'a alışmam yıllarımı almıştı. 16 yıllık hayatımın 11 yılı alışmakla geçmişti. Zaten 5 yılım da babamın peşinde sürüklenerek yitip gitmişti.
İkametgahımız ne kadar istanbulda olsa da küçüklüğüm şehir şehir gezmekle geçmişti.Elimde olsa Zümrüt gözlü , Kıvırcık sarışın arkadaşımı yani Efsunu arkamda bırakmazdım.
Herşeyden önce Efsun benim kankimdi. Onunla kavgadayken karşılaşmıştık. Durun geri saralım beni korumaya çalışırken tanışmıştık.Şimal adındaki yavşağa dersini veriyordum. Gerçi bende ders alıyordum ama genellikle ders veren bendim. Efsun araya girmeseydi neler olurdu Allah bilir.
Tabi Denizi unutmamak gerekir. O da benim kankimdi. Efsunun telaşlı tabiatının aksine sakin bir kişiliğe sahipti. Başta ikiside birbirinden nefret etsede ortak noktaları ben olduğumdan hemen kaynaşmışlardı.
Okulda bizi tanımayan yoktu. Bu yaşta ünlü olmuştuk mübarek. Yakında grubun adını 'EFZEDE' den fantastik üçlüye çevirebilirdim. Sonuçta fantastik dörtlüden farkımız yoktu. Sadece özel güçlerimiz eksikti ama onu da hallediyorduk kavga tekniklerimizde.
Herşey bu kadar mükemmelken, eğlenceliyken daha adını bile tam kavrayamadığım şehir herşeyi mahvetmişti. Liseyide burda okusam ne olurdu ki. Lise 1 i zaten burda okumuştum.
Arkadaşlarımla beraber olsam. Ama neymiş efendim babamın tayini çıktığı için gitmek zorundaymışız.
Saat 2 olmuştu. Anneme göre geç ,bana göre erken bir saatti. Ben annem gibi erken yatmayı seven biri değildim. Ben daha çok geç yatıp geç kalkma taraftarıydım.
Yağmur yağdığı zaman oluşan o mayhoş kokuyu alabilmek adına pencereyi açtım. Yatağıma uzanıp ellerimi başımın altına koydum.
Mp3'e taktığım kulaklığımla müzik dinlemeye başladım. Sanırım yakın bir zamanda bu kulaklıkla nikah tarihi aldırcaktım. Gelecekteki eş adayım.
Kulaklık
Bu kulaklık hayatımı kurtarıyordu. Hayattan kopmamı sağlıyordu. Herşeyi unutmama da yardımcı oluyordu.
CANIM YA ♡
"Yine mi aşkilitomu taktın sen. " ve büyü bozulmuştu. Annem mp3 'ü çekip almıştı.
Unutmadan kulaklığımın adı aşkilitom. Tabi hayatımın aşkı olduğu için ona aşkilitom demekte sakınca görmüyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENİM HİKAYEM
JugendliteraturYeni bir şehir... Yeni bir hayat... Yeni bir çevre... Hayatı olaylarla dolu Eslem'in ve tescilli öküz Berke'nin hikayesi Keşke sen ben olsan seni sevmenin ne kadar zor olduğunu anlasan keşke ben sen olsam bu kadar sevilmenin tadını çıkarsam...