Giriş

6 4 2
                                    

    Sokakların en sevdiğim tarafı her zaman seni gizleyen bir karanlığın olmasıdır. Gecenin 11'inde, dışarıda gezdiğimi düşünen insanlar olduğu için bu karanlıktan yürümek beni az da olsa mutlu ediyor. Çünkü karanlık saklar. Karanlık güzeldir.

    Yine her akşam olduğu gibi sokakların karanlığında yürüyerek evime gidiyorum. Her günden tek farkı bugün erken çıkmış olmam. Saat 21.00 olduğunda çıkmıştım işten. Hayır, hayır ben işten erken çıkmadım ki. Ben işten kovuldum. Evet bu doğru. İşten kovuldum. Aslında kovulana sebep olan yine benim ama olsun. Sadece bıkmıştım o işte çalışmaktan. Her gün gece yarısı eve gitmek hiç güzel değildi ki sabah 9 da başlıyorum ben çalışmaya. Ya da başlıyordum, her neyse. Patronuma söyledim bugün bunu. Sabah 9 dan akşam 11 e kadar kim çalışır ki? O da bana ne dese beğenirsin?

   "Haklısın Boncuk, doğru diyorsun. Bu yüzden bir karar verdim. Beni dinle: KOVULDUN!" dedi. Tabii ki bunu ben istemedim, ben sadece saatleri kısaltmak istemiştim ama işte sonuç bu. Her neyse, şimdi eve gidiyorum ve bunu bir de ev arkadaşım olan sarışın mavi gözlü kısa, ki 1.55 bir şey,  gözlük takan ufacık , bir o kadar da yerin altında olduğuna eminim, olan kıza: Kader e  söyleyeceğim. Kimse 1.55 kızlarla uğraşmasın bence. Hiç çekilmiyorlar cidden. Ama onu seviyorum, gerçekten seviyorum.

    Evin önüne geldiğimde bahçe kapısının açık olduğunu gördüm. Bir dakika, nasıl? Bizim bahçe kapımız asla açık kalmaz, kalamaz çünkü Kader huy kapmış eğer o kapı açık kalırsa işleri rast gitmezmiş. "Allah aşkına , ben bu yüzden kovulmuş olamam değil mi?"

   Ah hadi ama ben inanmam böyle şeylere.

   Bahçeden içeri girip kapıyı ardımdan kapattım. Eve giden kısa yolu yürüdükten sonra çantamdan anahtarımı alıp evin kapısını açmak için kilide anahtarımı soktum. Çevirmedim. İçerden gelen sesleri duyunca durdum. Tanımdağım bir erkek ses vardı. Çok yüksek şekilde bağırdığını duyabiliyordum. Ancak kime bağırıyordu. Kader e mi bağırıyordu yoksa?

   Daha fazla beklemeden açtım kapıyı, ses çıkarmamaya dikkat ederek girdim içeri ve kapıyı kapattım. Kader in sesini duyar gibi oldum. Salona ilerledikçe sesler daha da netleşiyordu. Salon kapısının girişinde duran raftan vazonun  birini elime aldım ve salondan içeri girdim. Gördüğüm manzarayla kaşlarım çatıldı. 1.90 civarında bir adam ayakta dikiliyor, bir eli belinde diğeri havaya kalkmış ve sanki karşısındakine vuracakmış gibi duruyordu. Tek sorunun karşında ki kişinin Kader olmasıydı.

   Hiç düşünmeden onlara yaklaştım ve elimdeki vazoyu adamın kafasına geçirdim. Kader çığlık atıp üstüne devrilen 1.90 adamı tutmaya çalışırken ne olduğunu anlamamışa benziyordu. Adam yere yığılırken Kader de onunla beraber yere düştü. Adamın kafasından akan kırmızı kan yerdeki beyaz zemini  boyarken Kader öylece bakıyordu.

   "Hey, Kader. İyi misin?" dedim ona yaklaşarak. Elimde ki kırılmamış ama çatlamış vazoyu orta sehpaya bıraktım. Kader şok içinde bana bakarken kucağında ki adamın kanı üstüne bulaşıyordu.

   "Kader, tatlım bırak şu piç kurusunu da gel buraya." dedim. Yanına gidip omzuna dokundum. Her gün ki asi kızın yerinde bambaşka birisi vardı. Sert olacak bir şekilde omzundan sarstığımda kendine geldi. "BONCUK NE YAPTIN SEN!"

    Bağırmasını beklemiyordum. Yüzünü kucağında hareketsiz yatan adama çevirdi ve sarstı az önce ona yaptığım gibi. "Kızım kalksana şuradan. Ne diye hala ordasın. Sana vurmaya çalışıyordu o şerefsiz, bu yüzden kafasını kırdım. Bırak gebersin." dedim sanki her gün birini öldürüyormuş gibi.

  "SALAK NE GEBERMESİNDEN BAHSEDYORSUN. O BENİM ABİM  ABİM."

  İşte gerçekten şok olmuştum. Nasıl olurdu ya? Kader bana abisi olduğunu söylememişti ki.

  Kahretsin, kızın abisini öldürüyordum.

  Belki de öldürdüm.

   "Allah aşkına !"

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 08 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

VİŞNE & ÇİLEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin