1

6 0 0
                                    

Annesinin umutlu bakışları sabah güneşinden çok ısıtıyor, dahası göğsünü yakan bir tedirginliğe sebep oluyordu. Hayatını değiştirecek anın tam içinde, akmak bilmeyen zamanda öylece dikiliyordu. Önemli bi kadın olmak çok meşakkatli, bir o kadar da gerekliydi. Kutsal pek çok şeyi gerçekleştirebilen kadınların içinde kutsala en çok destek çıkanlardan olmak mühimdi. Doğurganlık, üretkenlik, gelişmiş düşünce ve yorum kabiliyeti kadınların kocalarına soyadlarını vermesi için yeterliydi tabii; fakat hayatlarından birini boş geçirmek istemiyorsan daha fazla donanım şarttı.

Terra, annesinin bakışlarını görmezden gelerek son kez bitkilerine onlara iyi gelecek sular sıktı. Öncü Ana, akran hemcinslerinin bahçelerini geziyordu. Kendisine sıra gelmesine iki kişi vardı.

"Su almaya gidiyorum anneciğim, hemen dönerim."

Annesinin geç kalacağını söyleyen öğütleri sıralanırken bahçenin yaklaşık üç yüz metre ötesinde kalan evinden susuzluğunu giderdi.

"Teşekkürler, Gaia"
Tanrıya hizmet zordu, Doğa Ana hassastı. Tek hata, bir dalgınlık kabul etmez; sağlayacağı nimeti geri çekerdi. Terra en çok bunda zorlanmıştı. Bir shot kadar fazla vitamin, onun yeni Öncü Ana olma ihtimalini çöp edebilirdi.

Öncü Analar, Gaia'nın seviyesine en yakın olanlardı. Gaia yaratırdı, Gaia üretirdi, var ederdi. Öncü Analar, en yaratıcı ve en üretken insanlardı. Dünyanın asayişini sağlamak, tüketim çılgınlığına mahal vermemek ve israfı cezalandırmak gibi görevleriyle en yetkin, değerli insanlardı onlar.

Bir diğer yetkinlik daha vardı fakat her şeyin pespembe olduğu dünyalarda iyilik sönük kalırdı. Bu yüzden bu yetkinlik karanlık biri olmanın vücut bulmuş haliydi. Hiçlik Anaların görevi, dünyayı Öncü Anaların ve tabii ki Gaia'nın yüz karalarından temizlemekti. Kanlı olduğu kadar tehlikeli bir işti çünkü bu iş de -diğer tüm varlıkların benzediği gibi- Gaia'ya benzerdi. Hata kabul etmezdi, tek dalgınlık barbar erkekler tarafından katledilmeyle sonuçlandırdı. Terra'nın annesi Hemera bunu çok iyi bildiğinden onu çocukluğundan beri doğanın inceliklerine çalıştırmış, onu mükemmel bir Öncü Ana olmaya hazırlamıştı. Tembellik ettiği zamanlarda onu Hiçlik Ana hikayeleriyle korkuturdu. Böyle zamanlarda Terra yatağa elleri titreyerek girerdi.

Dışarı çıkıp bahçesine baktığında aynı o zamanlardaki gibi elleri titriyordu Terra'nın. Hayatı boyunca olmak için çalıştığı kişilik resmen gözleri önünde alev alevdi. Çiçek yapraklarının muazzam kokusu yanık salyangoz kokusuyla karışmış, insanı boğuyordu. Terra feryat figan koştururken annesi kolunu kavramış, ondan daha hayal kırıklığına uğramış halde olanları seyrediyordu. Öncü Ana; çoğu yirmili yaşlarda erkeklerden oluşan Su Elçileri birliği ile peşi sıra geldiğinde, ortada puanlayabileceği bir bahçe kalmamıştı.

Elçiler yangını söndürüp göl kenarına geri dönerken Terra, oylamanın tekrarlanması için yalvarıyordu. Ne olurdu bir senecik daha ertelenseydi? Üç senesini verdiği bahçe bir senede tabii yerine gelemezdi ama belki yapabilirdi. Elinden gelen her şeyi yapardı.

İşe yaramadı. Öncü Ana bunun sistemi aksatacağıyla ilgili bir şeyler anlatırken Terra'nın kulakları boğuk duyarken gözleri bulanıklaşıyordu. Herkesin ona acıdığı kalabalıktan boğuk kulakları sessiz bir diyalog işitti.

"O bunu çoktan hak etti. En doğrusu oldu."

Shiva. Terra'nın tek görebildiği parlak saçlarına taktığı bahçe çiçekleriydi. Yanıp kül olmadan önce onun da bu çiçeklerden vardı. Hem de onun kafasına taktığı gibi tek renk değil, rengarenklerdi. Tam anlamıyla bir Öncü Ana bahçesiydi bahçesi. Shiva da bunun farkındaydı. Kesinlikle fazlasıyla biliyordu Terra'nın kazanacağını.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 14 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

GAIAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin