Şu yetişkin olma işini hiç becerememiştim. Oysa daha sekiz yaşlarındayken annemin saten geceliklerine, rengarenk ojelerine ve sarı saçlarına çok özenirdim. Büyüdükçe unuttum hepsini. Ben saçımı hiç sarıya boyatmadım. Küçükken hayranlıkla baktığım o saçlara hiç sahip olamadım. Sebebini sorsanız diyebileceğim tek şey vaktimin olmayışı olurdu. Minik Jennie eminim bana çok kızgındır. Saçlarımın rengine değil de, verdiğim kararların saçmalığına. Küçük Jennie bebekleriyle oynamayı, saçlarını güzelce örmeyi, onları yıkamayı ve her gece onları ninnilerle uyutmayı severdi. Küçük Jennie büyüdü ve kendi çocuğundan vazgeçti.
Oysa ben hayatım boyunca en büyük sorunumun ulaşamadığım lise aşklarım olacağını sanırdım.
"Biraz olsun yemeye çalışamaz mısın?" Gözlerimi boş duvardan çekip Rosé'ye çevirdim. Hayatım durma noktasına gelmişti ve ben yemek mi yemeliydim?
"Sabahtan beri öylece duvarı izliyor." Umutsuzca konuşan Lisa'da pek umrumda değildi. Aslında ben ne yapmam gerektiğini cidden bilmiyordum. Rosé'den gizlice okuduğum bir kaç yoruma bakılırsa insanlar benden nefret ediyordu. Ben şaşırırlar sanmıştım fakat çoğu benden böyle bir şey beklediğini yorumlarda belirtmişti.
"Napacağız?" Dolu gözlerimi Lisa'ya çevirdim.
"Annem olsa ne yapacağımızı bilirdi." Dedim sakinlikle. Oysa paramparçaydım. Sustuk öylece.
"Jennie ba-" Lisa cümlesini tamamlayamadan kapı sertçe açıldı. Duvara çarpan kapının sesi tüm odada yankılandı.
"Sen ne kadar korkunç bir insansın!" Bayan Kim siyahlar içinde odaya girdi. Gözlerinde sinir ve hayalkırıklığı vardı. Bayan Kim'i tamamen unutmuştum. Bu dünyada bana cehennemi asıl yaşatacak kişi oydu oysa.
"Geldin oğlumun aklını çelip kendine aşık ettin. Şimdi de oğlumun hayalini ellerinden aldın. Seunmin onun için en doğru kişiydi ama sen onunla evlenip mutlu olmasına bile izin vermedin." Bir yandan bağırıyor bir yandan da ağlıyordu. Ama Bayan Kim ben ilk kez defileye çıktığımda Kim Taehyung beni görmüş ve peşimi asla bırakmamıştı. Şimdi söyler misiniz onun Seunmin ile evlenmesine izin versem bile böyle bir şey yapar mıydı? O beni gerçekten seviyordu. Bebeği aldırmak büyük hataydı fakat hayatımın en büyük hatası Bayan Kim'in gelini olmayı kabul etmem olmuştu.
"Bana büyük bir iyilik yaptın Jennie. Kendi evliliğini kendi ellerinle bitirdin. İlk defa doğru bir şey yaptın." Sadece dinledim fakat siniri hiç geçecek gibi durmuyordu. Sanırım haklıydı. Boş bakışlarım onu daha da sinirlendirmişti.
"Bayan Kim görmüyor musunuz Jennie şu an iyi değil. Daha sonra konuşursunuz. Gidin lütfen." Rosé uyarıcılar bir tonda konuşmuştu ama kimin umrunda. Bayan Kim gözlerimin içine içine ışığı sönmüş harelerime baktı uzunca.
"Bundan sonra yüzünü göreceğimiz tek yer mahkeme olur Jennie." Daha sonra geldiği gibi çıktı odadan. Taehyung'un annesi gelmişti ama o hala ortalarda yoktu. Ne tepki vereceğini ilk defa kestiremiyordum. Korkmuyordum da içimde saf bir merak vardı.
"Taehyung" duraksadım bir süre. "ondan haber yok mu?" Lisa gözlerini kaçırdı benden.
"Hiçbirimiz ulaşamadık. Sanırım yalnız kalmak istiyor." En büyük hakkıdır ya kalsın. Ben yapamadım o dinlesin biraz aklındaki düşünceleri. Saatler geçtikçe arsız Jennie kendini gösteriyordu. Utanma duygusu vücudumdan geçti gitti. Endişe bana uğramamıştı bile. Ama korku bahar meltemi gibi esip geçiyor arada fırtınaya dönüşüyordu. Ben işimi kaybetmekten korkuyordum. Herkesin nefret ettiği Kim Jennie daha da dibe batıyordu.
"Telefonumu verin Taehyung'a yazacağım." Ani bir kararla telefonumu Lisa'dan istedim. Kuşkuyla Rosé'ye baktı. Ama bunu ben istiyordum Rosé ne alakaydı?

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bird of My Heart
Fanfictionİş adamı Kim Taehyung, manken eşi Kim Jennie'den bir çocuk istiyordu.