(18) Bir takım yaramazlıklar

52 8 4
                                    

Merhaaba canlarıım! Beni kırmayıp hikayemi buradan okuduğunuz için teşekkür ederim. Umarım beğenirsiniz. İyi okumalarrr.
(Not:fazla softluk içerir)




🧒



Sabahın ilk ışıklarıyla yeni uyanan siyah saçlı minik lavobonun yolunu tutmuşken dudakları arasında şarkı mırıldanıyordu. Eli lavobonun kapısına giderken fısıltı eşliğinde adının söylenmesi ile duraksadı.

Arkasını dönüp kaşlarını çatarak bir süre etrafına baktı fakat görünürde kimse yoktu. Yine elin kapıya gidecekken bu sefer ismi daha yüksek sesle duyuldu. Tekrar arkasını döndüğünde tanıdık sima saklandığı mutfak kapısın arkasından çıkıp karşısında belirmişti.

"Amca, neden fışıldayıp duyuyoyşun. Diyek yanıma gelşene." Konuşurken dudaklarını büzdüğü için karşısındakine tatlı izlenim veren bu çocuk kendi kafasında amcasının neden bu kadar garip olduğunu sorguluyordu.

Büyüğü dizlerinin üzerinde eğilerek küçüğünün boyunda durdu. Ellerini minik ellere doladı. "Üzgünüm, bebeğim. Ama seninle çok özel bir şey konuşacağız. Bu yüzden Yoongi hyung'unun duymasını istemiyorum."dedi aynı fısıltılı sesle Jimin.

Küçüğü iyice meraklanmıştı. Yoongi hyung'undan bile saklanacak ne özel şey olabilirdi ki? "Neymiş o özey şey?" diyerek aklındaki soruyu belirtti. Bu sefer o da amcasına katılarak alçak sesle konuştu.

"Bak şimdi. Bildiğin gibi ben Yoongi hyung'unun kalbini çok kırdım. Hâlâ beni affetmedi ve bu amcanı çok üzüyor."derken dudaklarını büzdü ve üzgün olduğunu belirten bir bakış attı miniğine. Fakat Jiyoon işin sonunun nereye geleceğini merak ediyordu.

"Senden bana yardım etmeni istiyorum. Bizim aramazı eski haline bir tek sen çevirebilirsin. Lütfen Ji~. Beni sürekli terslemesine dayanamıyorum." Minik olanın kafası karışmıştı. Yoongi hyung onun için o kadar değerli mi ki? diye düşündü kendi içinde.

Yüzünde bir gülüş belirdi minik olanın. Fakat bu pek masum bir gülüş değildi. "Tamam amcacım. Şenin dediğin gibi şana yaydım edicem. O iş bendeee.  Pekiiiyy kayşıyığında ne ayıcam?" Jiyoon çok bilmiş bir ifade takınarak ellerini göğsünde birleştirdi. Annesi her küçük şeyde babasına triplenirdi ve babası ile aralarını düzeltmek için haylazlıklar yapardl. Eh, karşılığında da babasından hep bir şey isterdi.

Jimin'in kaşları çatılırken derin bir nefes verdi. "Aishh! Cidden fırsatçılıkta babana çekmişsin sen. Çikolataya ne dersin?"

Jiyoon sinirli bir ifade takındı hemen. "Çikoyatayı Yoongi hyung istediğim jaman hep veyiyoy jaten! Bana şıtyey çizin yeni albümünü ayacakşın."

"Üff! Tamam tamam alacağım. Babası kılıklı."

Jiyoon bir şey demedi ve lavobya girerek işlerini halletti. Çıkarken Yoongi hyung'unun odasına adımladı. Amcasının Yoongi hyung'unu izlediğini fark ettiğinde yüzünde hafif bir gülümseme oluştu. En başından beri ikisini shiplediğini kimse bilmiyordu henüz.

Amcasının yanına ilerledi ve ona gitmesi için elini salladı hızlı hızlı. Jimin odadan çıksa bile hâlâ kapı pervazından gizlice onları izliyordu.

Jiyoon uyuyan büyüyünün karnına oturub bağırmaya başladı. "Yooongi hyuuung! Haydi uyaaaan!" Küçük olan Yoongi'nin üzerinde zıplaya zıplaya bağırırken Yoongi mızmızlanarak uyanmıştı. Gözlerini kırpıştırarak Jiyoon'a bakarken Jiyoon da en sonunda uyanmıştı. Yoongi'ye şirin bir gülümseme sundu ve "GÜNAYDIN HYUNGLARIN EN TATLISI!"dedi.

Jiyoon'un bu haylazlıklarına alışmış olan  Yoongi hafifce kıkırdadı pervazdaki adamın onu hayranlıkla izlediğinden habersizce.

"Sen çok haylaz bir şey oldun,Ji. Kaç defa dedim sana üzerimde zıplayarak uyandırma beni diye. "

Pink Babysitter/YoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin