Giriş

3 3 0
                                    


Bu şarkıyı çok severdim. Biraz önce çıktığım mağazanın ilerisinde elinde gitarıyla güzel parçalar çalan bir genç kadına çarptı gözüm. Bu güzel melodilerin sahibi onun gitarıydı. Oldukça güzel çalıyordu ama bir şey eksikti. O da bu güzelim şarkıyı seslendirecek bir solistti tabii ki! Neyse ki parçayı çalmaya başlayalı çok olmamıştı. Söz kısmının girmesine birazcık daha vardı. Bunu fark etmemle adımlarımı hızlandırdım. Kadının ayağının dibinde boş duran kablolu mikrofonu elime aldım ve sevdiğim bu parçayı seslendirmeye başladım.

Umudumsun
Simsiyahken her yanım
Huzurumsun

Şarkıya girmemle gözlerimi kapattım. Her zaman yaptığım gibi kafamda söylediğim şarkıya özel bir senaryo oluşturup ona odaklandım. Böyle yaptığım zaman söylediğim şarkıyı daha iyi hissederek söylediğimi fark etmiştim. İşte şarkıya da sevgilisini çok seviyor olsa bile kendine sakladığı sebeplerden dolayı ondan ayrılmış olan bir kadın olarak başlamış bulundum. Genç kadın klişe bir şekilde sevgilisinden ayrılmak zorunda bırakılmış ama yine de sevdiğinden kopamamış biriydi hayal dünyamda.

Dilerim ki
Dilerim ki asla caymazsın benim olmaktan
Dursun zaman
Kalsın yerim derinlerinde saklanan

Nakarata geldiğimde gözlerimi açmıştım, fakat inanın böyle bir manzaraya alışkın olsam bile bunu beklemiyordum. İnsanlar etrafımızda toplanmış ve beğeni dolu gözleriyle bize, daha doğrusu şarkıyı söyleyen bana bakıyorlardı. İstifimi bozmadan şarkıyı söylemeye devam ettim. Gözlerimi kapatıp kendimi yine anın huzuruna bıraktım.

Şarkı bittiğinde etrafa toplanmış olan kalabalık bizi alkışlamaya başlamıştı. Ben de yapabildiğim kadar hepsinin gözlerine bakarak gülümseyip şımarık bir kız çocuğu gibi reverans selamı vere vere kalabalığın arasından sıyrılarak uzaklaştım. İnsanların arasında video ve fotoğraf çekenler de vardı. İstedikleri gibi paylaşabilirlerdi açıkçası, hatta bu benim işime bile gelirdi. Ben zaten duyulmak ve bilinmek istiyordum.

Ben kim miyim? Adımı sorarsanız söyleyeyim, ben Kiraz. Dipnot düşmem gerekirse, hayır, pek kiraz sevmem. Ama annem çok severmiş, bana hamileyken de oldukça fazla kiraz yemiş. Babam da sağ olsun demiş ki, 'Kirazları yiye yiye kızımızı kiraza dönüştürmüş olmandan korkuyorum.' Annem de durur mu, yapıştırmış cevabı, 'E madem öyle, bebeğimizin adı da Kiraz olsun,' diye. İşte dostlar, adımın böyle bir hikayesi var.

Ah, affedersiniz, siz aslında adımdan çok benim burada ne işim olduğunu merak ediyorsunuz. Aceleye ne gerek var canım? Öğrenirsiniz elbet. Hatta beraber öğreniriz zamanla, belli mi olur?


Çal KalbimiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin