Ev sigara ve alkol kokuyordu. Etraf dağınıktı, koltukta yastık ve çarşaf duruyordu. Chanyeol burada mı yaşıyordu yoksa misafir olduğu için mi salonda yatıyordu anlamadım. Kocaman bir evdi, salonu benim evimin tamamı kadar bile olabilirdi. Maddi olarak iyi yerlerde olduğunu anlayabiliyordum.
Kötü bir haldeydim, o ise benden daha da kötü görünüyordu. Çok şaşkın ve inanmıyormuş gibiydi. Sürekli gözlerini yumuyor bir süre sonra açıyordu. Karşılıklı oturuyor ve hiçbir şey söylemiyorduk, yaklaşık yarım saattir sadece susuyorduk.
Konuşmamız gerekiyordu, ona çok sinirliydim. Tüm öfkemle ona söyleyeceklerimi birer birer ezberlemiştim fakat karşısındayken ezberlerim çoktan bozulmuştu. Bir yerden başlamak adına ortamızda duran sehpadaki elmayı gösterdim. Onu koparalı 1.5 ay oluyordu, çoktan garip bir şekle sahipti. "Elmalarımız kocaman oldular. Gör istedim." dedim. Chanyeol gittiğinde o ağaca bakmak beni hep ağlatmıştı, belki gereksizce büyük bir anlam yüklemiştim ama elmalarımızı görsün istemiştim. Cevap vermedi, hala şokta olmalıydı. Onun konuşmaması yavaştan beni sinirlendirirken "Geri mi dönmem gerekiyor?" diye sordum. Güzel gözleri kocaman açıldı ve hemen "Hayır... hayır dönme." dedi.
"O zaman neden hiç konuşmuyorsun?"
"Ben biraz alkol aldım da, gerçek olup olmadığını kavrayamıyorum."
"Bence bunun şokuyla çoktan ayıldın." dedim. Masada duran boş şişelerden içtiğini anlayabiliyordum ama bakışları hiç sarhoş bakışlar değildi. "Sanırım öyle." dedi sessizce.
Chanyeol'ün yarım açık ağzı yavaş yavaş kapandı. Ardından kendine gelir gibi silkelenip kalkarak hemen önüme, dizlerimin arasına oturdu. Tek eli hızlıca yanağıma yerleşti. Bakışları o kadar yoğundu ki beni yutacak gibiydi. Onu çok özlediğimi bakışlarına titrerken daha çok fark ettim. "Biri bir şey mi yaptı?" dedi yanağımdaki ve kaşımdaki yarayı okşarken.
"Kimse bir şey yapmadı. Buraya alışırken ve insanlardan kaçıp dururken zorlandım."
"Alışırken de ne demek?"
"1.5 aydır seni arıyorum." diye itiraf ettim.
"Ne?"
"Öyle. Aslında gelmeyi düşünmüyordum çünkü sana çok sinirliydim. Sürekli seni özlediğim için kendime kızıp ağlıyordum. Ama bu sümbül bu haldeyken senden uzakta bambaşka bir hayat yaşayamam."
Gözleri ona getirdiğim sümbüle döndü. Hiçbir şey söylemeden, donarak masada duran sümbüle baktı. Biraz yıpranmıştı, ne kadar iyi bakmaya çalışsam bile soğuktan ve benim sürekli koşturmamdan dolayı kırılmış ve hafiften solmaya başlamıştı. "Biraz kötü görünüyor, özür dilerim." dedim korkuyla. Chanyeol hemen bana dönüp "Hayır özür dileme. Ben sadece şokta olduğum için böyleyim, beklemiyordum.. yani aslında bekliyordum ama bu şekilde değil-" kendini zar zor açıklamaya çalışıp, kelimelerini birbirine sokarken birden sesi titremeye başladı, cümleleri yavaş yavaş fısıltıya döndü ve en sonunda yarım bıraktığı cümlesini "Seni çok özledim." diye ağlayarak tamamladı.
Elleri dizlerimin üzerinden yere düştü. Onu ilk defa böyle görüyordum. Özlediğini düşündüğüm olmuştu ama karşımda hıçkırarak ağlayacak kadar olacağı hiç aklımdan geçmemişti. Ne yapacağımı bilemedim, Chanyeol'ün dizlerime düşen başını ellerimin arasına alıp kaldırdım. Onun kolları hemen belimi sardı. "Ağlama, neden ağlıyorsun?" dedim sessizce. Gözlerinden süzülen yaşları baş parmağımla silerek yanaklarını okşadım. Belimdeki kolları daha da sıkılaştı, beni kendine doğru çekip başını göğsüme yasladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ertesi dün | chanbaek
FanfictionBaekhyun ıslanmış, yıpranmış, eli yüzü yara içinde, bir elinde çürümüş bir elmayla dururken ve ben bu gece böyle bir şey görecek kadar içip içmediğimi düşünürken, diğer elindeki biraz yıpranmış olan büyük kırmızı sümbülü bana doğru uzattı. ''Bunlar...