Chanyeol işinden dolayı felaket yoğundu, yine de hafta sonlarını bana ayırmayı ihmal etmiyordu. Pazar akşamıydı, yüzünde bir somurtmayla televizyonun karşısında oturuyordu. Gezegenlerle ilgili bir belgesel izliyorduk, ben full odaklıydım ama Chanyeol yarın işe gideceği hakkında söylenip duruyordu.
"Dünyanın düz olmadığını bir kitapta gördüğümde çok şaşırmıştım." dedim dikkatini bana vermesi için. "Düz zaten aşkım." dedi kolunu omzuma atarak. Ne dersem onay verme hastalığına yakalandığı da bir gerçekti. "Düz olmadığını biliyorum." dedim gözlerimi devirerek.
"Ah, neymiş peki?" eğilip yüzüme baktı. "Yuvarlak." dedim onu denemek için. Hiç bozuntuya vermeden başını sallayarak "Evet öyle bir tanem." dedi. Gözleri gözlerimden dudaklarıma indiğinde hemen başımı çevirdim. "Chanyeol ya." yanından uzaklaşmaya çalıştığımda beni belimden tutup tekrar kollarının arasına çekti. "Noldu?" diye sordu.
"Her şeyimi onaylamak zorunda değilsin. Yanlışlarıma öyle değil demeyi öğren."
"Hangi yanlışların?" Kaşlarımı çatıp hiçbir şey anlamamış gibi yaptı.
"İnanılmazsın." dedim gülerek. Gerçekten beni o kadar çok mutlu ediyordu ki kalbim içeride çırpınmadan birkaç saniye bile durmuyordu. Eğilip beni hızlıca öptüğünde ben de hızlıca öpücüğüne karşılık verdim.
"Yarın işe gitmek istemiyorum. Seninle sevişmek ve öğlene kadar uyumak istiyorum." dedi. Başını koltuğun arkasına atıp ofladı.
"Kaç senedir aynı işi yapıyorsun, alış artık."
"Sen beni özlemiyor musun işe gittiğimde?"
"Özlüyorum." dedim. Başımı kaldırıp onun açık boynuna ufak bir öpücük bıraktım, Chanyeol hemen benimle göz temasına geçti. Her hareketime çok fazla heyecanlanıyordu. Acaba ben de ona mı böyle görünüyordum çok merak ediyordum. Parlak gözleri tekrardan dudaklarıma indiğinde dikkatini toparlaması için onu dürttüm.
"Peki ben paralel evrende bir bitki olsaydım ne yapacaktın?" diye sordum ona.
"Yine arar bulurdum."
"Şanslı bir adamım değil mi?" kollarının arasına daha çok sırnaştım, o da beni belimden tutup kendine daha fazla çekti. "Senden bir tık şanslısı da benim." dedi gülümseyerek. O ne kadar kendini daha çok şanslı görse de bu işin kazananı bendim.
"Yarın akşam yemeğini dışarıda yemek ister misin?"
"Yarın Jongin beni bir partiye götürecekmiş." dedim. Bunu söylemeyi de şimdi hatırlamıştım, Chanyeol'ün kaşları çatıldı, duruşunu düzeltip benimle göz temasına geçti. "Ne partisi?"
"Bilmiyorum, takılalım falan dedi. Böyle şeylere bayılıyor."
"Gidecek misin yani?"
"Merak ediyorum?" dedim kaşlarımı kaldırarak. O somurtuyordu ve bu da gitmemi istemediği anlamına geliyordu.
"Jongin manyak bir içici, seni onunla eğlenceye göndermek içime hiç sinmez."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ertesi dün | chanbaek
FanficBaekhyun ıslanmış, yıpranmış, eli yüzü yara içinde, bir elinde çürümüş bir elmayla dururken ve ben bu gece böyle bir şey görecek kadar içip içmediğimi düşünürken, diğer elindeki biraz yıpranmış olan büyük kırmızı sümbülü bana doğru uzattı. ''Bunlar...