0.5

120 16 28
                                    

O konuşmadan sonra çok düşündü Altay.
Bir karara varmıştı sadece. O karar onun için doğru muydu? Hiçbir fikri yoktu.

Umrunda değildi doğrusu, onun tek umrunda olan şey Fernando'ydu.

Cesaret edemiyordu, açılmak için cesaret edemiyordu. Korkaklık değildi belki bu içindeki ama neden açılmıyordu?

Fernando'yu gördüğünde eli ayağına dolaşıyordu, bildiği tüm kelimeleri unutuyordu.

Verdiği karara uyup kaçmalı mıydı?
Kaçınca korkak olur muydu?

İnsan bir evden kaçabilirdi, bir şehirden kaçabilirdi, insanlardan kaçabilirdi ama duyguları ve kendisinden asla kaçamazdı.

Düşüncelerinden, acısından, aşkından, mutluluğundan kaçamazdı.

Düşüncelerinden kaçmasının tek yolu içmekti. Sabah uyandığında daha kötü oluyordu ama düşünmüyordu en azından.Son zamanlarda daha çok geldiği bara yine gelmişti.

Tek sorun şuydu, alkol kanına karışmasına rağmen hâlâ düşünüyordu.

Yanındaki sandalyenin çekilmesi ile gözleri o tarafa dönmüştü. Gördüğü yüz kalbinin deli gibi atmasına sebep olmuştu.

Nefesleri o kadar çok hızlanmıştı ki bir an öleceğini düşünmüştü. Gözleri o yüzde kalmış yine aklına kazımak istermiş gibi incelemeye başlamıştı.

"Neye içiyoruz?" Fernando konuştuğunda gözleri dudaklarında durmuştu. Yutkundu. Şu an burada öpmek istedi dudakları ancak yapamadı, yapamazdı. İkisinin farklı dünyaların insanı olduğunu düşünüyordu.

Kafasını kendine gelmek istermiş gibi iki tarafa sallayıp yeniden önüne dönmüştü. Kalbi deli gibi atarken bunu kimsenin fark etmemesini istedi sadece.

"Gidişime." Dedi sessizce. Bar tezgahındaki boş bardak ile oynarken titreyen ellerini belli ettirmemeye çalışıyordu.Gözleri istemsizce Nando'ya kayıyordu.

Düşüncelerinden kurtulmak için geldiği yere düşündüğü kişi de gelmişti. Yavaşça Nando'ya bakmıştı Altay. Gülen yüzü solmuş, kaşları çatılmıştı.

"Nereye gidiyorsun?" Dedi Nando sorgular sesi ile. Nando'nun sesi ve yüz ifadesi ile Altay'ında kaşları çatılmıştı.
Dudaklarını yalayıp yutkundu. Nando'nun önüne koyulan bardağı Nando'dan önce alarak kafasına dikmişti.

"Uzaklara."

Kelimelere zar zor çıkıyordu ağzından. Unutuyordu her şeyi yine. Kalamazdı burada daha fazla kendisini rezil edeceğini biliyordu. Hissediyordu.

Oturduğu sandalyeden kalkıp Nando'ya baş selamı vererek çıkmıştı bardan. Temiz havayı içine çekip arabasına doğru yürümüştü.

""
Birkaç gün sonra..

Yine aynı bardan geliyordu evine.
Ama bu sefer ayıktı. İlk defa eğlenmek için girmişti o bara.

Bar tezgahını her gördüğünde Nando'nun geldiği o gece geliyordu aklına.

Ferdi'nin arabasından inip evine doğru adımlıyordu.Henüz yavaş yavaş yağan yağmur saçlarını ıslatmaya başlamıştı.

"Altay!"

Kulaklarını dolduran ses ile durdu. Arkasına dönüp bakmadı sadece durmuştu. Duyduğu ses ile dona kalmıştı. Yavaşça arkasına döndüğünde kalbini göğüs kafesinden çıkacak gibi attıran o yüzü görmüştü.

Şikayetçi değildi ama neden buraya gelmişti anlamıyordu.

Gözleri ile Nando'nun yüzünü incelemeye başlamıştı yine. Yanaklarının ve burnunun kırmızılaşması ile anlamıştı uzun süredir burada olduğunu.

Nando'nun gözlerinin içine bakarken farklı bir duygu görmüştü. Hangi duygu olduğunu bilmiyordu çünkü ilk defa birinin gözlerinden bu duyguyu görüyordu.

Parlıyordu.

Nando dudaklarını yalayıp Altay'a doğru yavaş adımlar atıyordu.

"Gidemezsin." Sesi titrek çıkmıştı. Yutkundu. Dolmaya başlayan gözleri Altay'ın gözlerinden ayrılmıyordu.

"Neden?" Dedi Altay tereddütle. Neden gidemezdi. Nando Altay'ın yanına geldiğinde soğuk elleriyle Altay'ın sıcak ellerini tutmuştu.

"Çünkü ben seni seviyorum ve sen bunu görmemezlikten gelip gidemezsin,"

Duyduğu sözler ile Altay'ın gözleri şok ile açılmıştı. Nando'nun gözünden yavaş yavaş düşmeye başlayan yaşlara bakmıştı Altay.Dili tutulmuş gibi hissediyordu.

"Çünkü sende beni severken gidemezsin."

Bu sefer daha çok şok olmuştu Altay. Ne dediğini anlamaya çalışıyordu. Rüyada mıydı?

Boynuna dolanan ve sıcak nefes ile kendisine gelmişti. Ellerini Nando'nun beline sarıp kokusunu içine çekmişti.

Kokusunu da aşık olmuştu.

Belindeki elleri sıkılaştırıp Nando'yu kendisine daha fazla bastırmıştı. Geri çekildiğinde tekrardan gözleri kesişmişti.

Altay kuru dudaklarının üstünde hissettiği yumuşak dudaklar ile şimdi gerçekten öleceğini sanmıştı. Kendisine gelip karşılık vermeye başlamıştı.

Böyle bir şey beklemiyordu Altay.

Deli gibi öpüşürken yağmurda hızlanmaya başlamıştı.

Nefessiz kaldığında geri çekilmişti Nando. Dudaklarını büzüp alnını Altay'ın alnına yaslamıştı.

"Gitme."

"Gitmem."

""
Bölüm sonu.

Oy ve yorum atmayı unutmayın.

Fernweh | Altay&Muslera Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin