Gözlerimi açtığımda sabah olmuştu. Tam 28 saattir uyuduğumu fark ettim. Ayaklarımı yataktan sarkıtırken karşımda duran aynaya baktım ve çığlık atmamak için ağzımı kapadım. Berbat bir halim vardı. Gözlerimin altı çok uyuduğum için şişmişti ve saçlarım özgürlüklerini ilan etmişlerdi.
Hızla banyoya gidip genel ihtiyaçlarımı karşılaşıladıktan sonra ılık bir duşa girdim. Bütün duş jellerimi kullanarak suyu iyice köpürttüm. Ah ılık su bu harikaydı.
Banyodan çıktıktan sonra siyah iç çamaşırlarımı giyindim. Daha sonra bugün okulun ilk günü olduğu için biraz süslemeye karar verdim. Süslenmek dediysem saçlarımı yapmak ve rimel sürmekti. Sonuçta okula gidiyorum. Lise 3. Sınıfa geçmiştim.
Okulu ve dersleri sevmiyordum ama gitmem için bi neden vardı. Bu bir kişiydi. Bu kişi BURAK tı.
Aslında bu sevgilim değildi. Karşılıksız bir sevgiydi. 8. sınıftan beri seviyordum. Aynı lisede ve aynı sınıfta olmak büyük şanstı. Fakat o beni sevmiyordu. Benim onu sevdiğimin farkına bile varmamıştı.
Bu çok olağandı çünki kimseyle konuşmazdım hatta benimle konuşmaya gelenleri kovarak veya bağırarak yollardım. Bu yüzden kimse benle arkadaş olmaz benle konuşmak istemez ve benden birsey istemezlerdi.
Ben bunları düşünürken annemin sesiyle irkildim.
''Başak hadi kızım ilk günden geç kalacaksın. '' Annem benden çok isterdi okula gitmemi onun bu haline biraz şaşırsamda pek üstelemezdim.Hemen formamı giyip saçlarımı yapmaya başladım. 1 saat sonra ders başlayacaktı. Kendimi tamamladıktan sonra çantamın içine bazı kitapları koydum ve Kahvaltı için aşağıya indim.
''Ellerine sağlık sultanım. '' diyerek annemin yanağına bir buse kondurdum.
Hızla birkaç şey atıştırdıktan sonra yola çıktım okul yakın olduğu için 5 dakka da okula girmiştim. Herkes sıradaydı. İstiklâl Marşı derken sınıfa girdik ve ben her sene olduğu gibi en arka kuytu köşeye geçerken her zamanki yerimde bir başka çocuğun oturduğunu gördüm ve kalkması için işaret ettim.''Hey kalksana burası benim yerim.'' sesim biraz gürültülü çıkmıştıki herkes bize bakıyordu.
"Yok ya senenin başındayız artık benim yerim defol kendine başka bir yer bul." Biraz afalladım. Kimse benimle böyle konuşmamıştı. Sınıfa yeni gelmiş gibi görünüyordu. Aslında sınıf la pek ilgilenmem ama bu yüzü hiç görmemiştim.
"Asıl sen defol 2 yıldır burada oturuyorum dağdan geldin bağdakini mi kovuyorsun?"
"Aynen öyle yapıyorum cici kız " cici kelimesini hakaret olarak algilamiştım. Biz tartışırken içeriye tanımadığım ama yüzünü gördüğüm bir hoca girdi. Tartışmaya son verdiğimizde oturacak bir yer bulamamıştım. Ve o tartıştığım çocuk beni yanına çekivermişti. Oturacak yer bulamadığım için ses çıkarmamıştım. Ama ona öfkeli 'çıkışta bekle' der gibi bakış atmıştım.
" Mert " dedi. Bunu beklemiyorum ve afallar gibi olmuştum.
"Efendim"
"Adım diyorum."
Başımı salladım ama bişey söylemedim. Biraz bekledikten sonra;
"Adın yok heralde. " dedi adım onu ne ilgilendirir anlamıyorum.
"Adımdan sanane." Biraz sert çıkışmıştım. Gereksizdi ama bu pek duyduğum bir kelime değildi . Başını iki yana salladı. Bana baktı ve gülümsedi ama bu gülümseme samimi değil alay içeren bir gülümseyişti."Ah ah cici kız beni uğraştıracaksın. " ona baktım ve göz göze geldik. Pek alışık olmadığım bir durumdur ve yanaklarımın kızardığını hissetmiştim.
"Başak. " dedim adını söylemişti söylemessem saygısızlık olur diye söylemiştim.
"Meraba Başak. " dedi.
Sadece tebessüm ettim. Onun haricinde gözüm hep Burak ta idi.Ona baktığımı görmüş olacakki sevdiğin mi diye sordu. Bunu beklemiyordum kimse fark etmemişti.
"Ha-hayır" lanet olası kekelemiştim.Güldü ve " Evet belli oluyo " ayrıca kimi sormuştu sevdiğin mi diye ? "Pardon da kimden bahsediyorsun?" Gözleriyle sınıfı tarayıp "Esmer mavi gözlü, sarışın kızın yanında oturan." Dedi tam da Burak ı tarif etmişti. Ayrıca gözleri sadece mavi değil deniz mavisiydi. Ama bunu söylememiştim.
"Saçmalama ." Diyebildim sadece. "Iyi öyle olsun." Dedi ama anlamıştı. Bunu hissetmiştim. Ders sıkıcı geçmişti. Tenefüste oturacak bir yer aradım ama bulamadım.
Bunu anlamış olan Mert in bakışlarını üzerimde hissedebiliyordum. "Sıkıcı değilimdir aslında." Dedi ona anlamayan gözlerle baktığımı görünce sırıttı ve " Yani diyorum ki başka yer yok boş yere arama bence benle anlaşmaya bak."
Çattık ya ukala ya bak. Ona boş ve alaycı bir bakış attım. Daha fazla üstelemeden önüne döndü. Anladığım kadarıyla pek arkadaşı yoktu. Öğle yemeğine kadar dersler aynı şekilde biraz konuşarak biraz sıkılarak geçmişti. Öğle yemeğinde genellikle eve giderdim. Bugunde öyle yapacaktım.
Kalkmak için hazırlanırken güçlü bir el kolum dan tuttu bu aniden irkilmeme sebep olmuştu.
"Beraber yemek yesek ya." Dedi hiçkimse bana böyle bişey söylememişti. O yüzden garipsemiştim.
"Hayır ." Dedim soğuk çıkan sesimle. "Kendin bilirsin." Dedi ve benden önce sınıftan çıktı. Sadece arkasından bakakalmıştım.
Eve gidip birseyler atıştırdıktan sonra istemeye istemeye okula dönmüştüm.
Kafam önde yere baka baka sınıfa giderken ağır bi şeye çarpıştım. Bir an dengemi kaybedip yere düştüm.
Sadece bana alayla bakan bir çift deniz mavisi gözlerle karşılaştım.
Eğildi, beni kaldıracak sanmıştım ama öyle olmadı. "Ayak altında dolanma pislik " dedi ve yoluna devam etti. Öylece şaşırmış kalmıştım. Gözlerimin dolduğunu hissettim.
Kollarımdan tutup güçlü bir el beni kaldırdı arkama döndüğümde bu kişinin Mert olduğunu görmüştüm.
Kimsenin beni ağlarken görmesini istemedim hiç bir zaman. Ama hislerime yenik düşmüştüm ağlamam gereken yerde güler hissizleşmem gereken yerde farklı tepki verirdim istediğim zaman hiçbir şey yolunda gitmezdi.
Sınıfa koşup kalan kitapları alıp eve gitmek istiyordum. Koşmaya başladığımda duyduğum tek ses Mert in adımı seslenmesi olmuştu arkamdan geliyordu.
Gücüm kalmamıştı. Artık o beyinsizi , o piçi sevmek istemiyordum. Sevmeyecektim.