soobin sabahın erken saatlerinden beri ayaktaydı. konser için o kadar heyecanlıydı ki gece uyuyamamıştı. duş alıp yatmış olsa da yeonjun'la buluşmadan önce yeniden duş almıştı. saat on ikiye yaklaşırken zaman bir türlü onun için geçmiyordu.
zaman geçsin diye film izlemeye karar verdi.istediği gibi, film izlerken saate çok bakmamıştı. film bittiğinde de hazırlanıp yeonjun'un yanına gitmesi için kırk dakikası vardı.
duştan sonra kendiliğinden kuruyan saçlarını olduğu gibi bıraktı. saçları dönem başına kıyasla şu an daha uzundu, neredeyse gözlerini kapatmaya başlamıştı ve bu halini oldukça seviyordu. alnını kapatan saçlarına ellemedi, dün hazırladığı kombini giydi. yanına küçük bir çanta alıp almama konusunda kararsız kalsa da elinde ona yük olacak bir şey taşımak istemediği için bundan vazgeçti.
cüzdanını, telefonunu ve anahtarını alarak evden çıktı. apartmandan çıktığı gibi yeonjun'a onlara doğru geldiğini haber veren bir mesaj attı. ikisinin evi uzak sayılmazdı, hızlı yürüyerek on dakikada yeonjun'un evine varabilirdi.
soobin her ne kadar arkadaşlarından sakin kalmak için tavsiye almış olsa da geceden beri heyecanından kurtulamamıştı. beomgyu, arkadaşının neden bu kadar heyecanlandığını sorduğunda sadece konser için olduğunu söylese de ne taehyun ne de beomgyu bu cevaba çok inanmamıştı. onlara göre soobin ve yeonjun birbirinden hoşlanmaya çoktan başlamıştı fakat soobin bunu çok düşünmemeye çalışıyordu.
yeonjunların evine geldiğinde zile basmak yerine yeonjun'u aramayı tercih etti. yeonjun, soobin'in aradığını gördüğünde telefonu yanıtladı. "iniyorum iki dakikaya."
"bekliyorum." soobin duvaraya yaslanarak yeonjun'u beklerken bir yandan da konser için şarkılara bakıyordu. her ne kadar sevdiği bir grup olsa da şarkı ezberleme konusunda çok kötüydü ve konserde eşlik etmeden durmak istemiyordu. o yüzden az da olsa şarkıların sözlerine bakmaya karar vermişti.
dediği gibi iki dakika sonra yeonjun geldiğinde soobin yaslandığı duvardan doğruldu ve çok kısa bir süre gözlerini yeonjun'da gezdirdi. yeonjun yirtik bol bir kot, üstüne de siyah beyaz çizgili ince bir bluz giymişti. oldukça yakışıklı gözüküyordu.
"beklettim, özür dilerim." diyerek soobin'e gülümsediğinde soobin sorun yok dercesine başını salladı. "yeni gelmiştim, bekletmedin ki."
"nereye gitmek istersin? dün soracaktım ama konser heyecanından aklıma gelmedi. öncesinde ne yapalım?"
"bana hiç fark etmez. konser fikri çıkmadan önce bir yere otururuz diye düşünmüştüm. istersen konser alanına yakın bir yerde kafe falan varsa oraya gidelim, sonra alana geçeriz." diye yanıtladı soobin. yeonjun kısa bir süre konser alanının yanında olan mekanları düşündü. "daha önce gittin mi bilmiyorum ama benim konseptini sevdiğim bir yer var, oraya götüreyim seni. bakalım sevecek misin?"
yeonjun'un önerdiği kafeye gitmek için otobüs durağına yürürlerken soobin, yeonjun'a ders çalışmanın nasıl gittiğini sormuştu. sınav haftası geliyordu, neredeyse ikisinin de lisedeki son sınavlarıydı. yeonjun arkadaşlarıyla çalışmanın hem zor hem de güzel olduğunu söylerken soobin de bir türlü dersin başına oturamadığından yakınıyordu.
dün de konuştukları gibi beraber ders çalışmak için gün ayarladıklarında çoktan durağa gelmişlerdi. çok geçmeden otobüs de geldiğinde sohbetlerinin geri kalanına otobüste devam ettiler.
__
kafede yaklaşık iki buçuk saat oturmuşlar, bir şeyler yiyip yaptıkları diğer şeylerden bahsetmişlerdi. bir ara yeonjun, arkadaşlarının soobinle tanışmak istediğini söylemişti. jake'in uydurduğu test yüzünden her ne kadar onlara tamam dese de tanıştırmayı şimdilik düşünmüyordu fakat bir anda ağzından kaçırmıştı. soobin de arkadaşları böyle bir şeyi istiyor diye mutlu olmuş, tanışma fikrini kabul etmişti. bir an sevgilisinin ailesiyle tanışıyormuş gibi hissetse de bu histen çabucak kurtulmuştu. onun için komik bir durumdu bu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
break up with you girlfriend, yeonbin
Fanfiction- texting kız arkadaşından ayrıl çünkü sıkıldım