YORUM yapın yavru ceylanlarım😉
Seme Jimin olacaktır, bunu bilerek okumaya devam edebilirsiniz.
••
Sıraya koyduğu kollarının üzerine başını yaslamış, gözleri kapalı bir şekilde düşüncelere dalmıştı genç çocuk. Düşüncelerinin başrolü yine her zaman olduğu gibi, aylar önce tanıştığı çocuktu. Yani sevgilisi.
Henüz on yedi yaşında, lisenin son senesinde olan bir genç olarak tek derdi liseyi bitirip güzel bir üniversiteyi tutturmak olan Jiwan'ın son zamanlarda tek düşüncesi, o olmuştu.
Jung Sang-min...
Üç senedir aynı lisede oldukları hâlde, son yedi aydır tanışmış olmaları kaderin bir oyunu muydu kimse bilmiyordu. Ama homofobiklerle dolu bir ülkede, hemcinsine aşık olmanın sonucu kolay olmayacaktı. Bunu ikisi de biliyorlardı.
Pencereden yansıyan güneş ışıkları beyaz tenine vurdukça, gür kirpiklerini kırpıştırdı. Gözleri önüne Sang-min ile beraber kimseden çekinmeden, el ele sokaklarda gezdikleri sahneler belirdikçe gülüşüne engel olamadı.
Şuan beden dersi olduğu için bütün sınıf dışardaydı ve Jiwan midesini bozduğu için öğretmenden izin alıp sınıfta kalmıştı. Aslında öğretmen eve gitmesi için izin vermişti ama okul çıkışı Sang-min ile beraber yürüyerek eve gittikleri için okulda kalmayı istemişti. Şimdi işe hayaller kurup duruyordu.
Sınıfın kapısının açıldığına dair sesler geldiğinde güzel kaşlarını çattı ama daha sonra arkadaşlarından birinin her hangi bir şeyi almak için gelebileceğini düşünce pozisyonunu bozmadan hayal kurmaya devam etti. Sınıfın kapısı kapandıktan sonra adım sesleri yanına yaklaştı ve yanına birinin oturduğunu hissetti.
Yavaşça sarı saçlarını okşamaya başlayan parmakları hissedip, etrafını saran kokuyu alınca rahat bir nefes verip kıkırdadı. Pozisyonunu bozmadan başını çevirip kendisine gülümseyerek bakan sevgilisine döndü ve gözlerini kapatmaya devam etti. Sang-min ise Jiwan'ın bu haline gülümseyip saçlarını okşamaya devam ederken uzanıp yanağını öptü.
"Daha iyi misin?" diye sordu kısık bir sesle. Jiwan'ın rahatsız olduğunu öğrenir öğrenmez soluğu yanında almıştı hemen. Şimdi yüzündeki huzurlu ifadeyi görünce biraz olsun rahatlamıştı, ama yine de emin olmak istiyordu. Jiwan başını sıradan kaldırıp kollarını Sang-min'in gövdesine sararken yanağını göğsüne sürttü gülümseyerek.
"Daha iyiyim...sevgilim."
İlk defa duyduğu hitapla Sang-min'in nefesi sıklaşırken kollarını Jiwan'a sıkıca sardı ve yumuşak saçlarına dudaklarını bastırdı.
"Sevgilim.." diye onu tekrar ettiğinde Jiwan gülerek burnunu beyaz gömlek üzerinden tenine sürtüp kokusunu içine çekti. On dakika boyunca konuşmadan bir birlerine sarıldılar sadece.
Dersin bittiğini belirten zil sesini duyduklarında istemeden de olsa ayrıldılar bir birlerinden. Birazdan sınıf dolmaya başlardı, daha sevgili olalı bir hafta bile olmamışken birilerine yakalanmaya niyetleri yoktu. Jiwan kırışan gömleğini ve dağınık saçlarını düzeltirken Sang-min gülümseyerek yanağına dudaklarını bastırıp geri çekildi.
"Sonra görüşürüz."
Jiwan, gülümseyerek bakarken Sang-min sınıftan çıktı. Aradan iki dakika geçmeden sınıf dolmaya başlamıştı bile. Jiwan ise sabırsız bir şekilde son iki dersin bir an önce bitmesini ve Sang-min ile beraber boş sokaklarda gezerek eve gitmeyi istiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Don't Hide Yourself
FanfictionGeçmiş acılarının üzerine hayatını sonunda düzene sokan Jimin, yıllar sonra kalbini Jungkook'a kaptırır. Jikook Sememin