3. bölüm

44 13 6
                                    



Yorum bekliyorum 💙

"Hâlâ uyuyor mu?"

Jimin, salona geçtiğinde sorduğu soruyla omuzlarını düşürdü Hana. Jiwan iki gündür odasına kapanmış uyuyordu sadece. Jimin ilk başlarda hasta olabileceğini düşünmüştü ama durumu iyiydi. Bu normal bir hastalık durumu değildi biliyordu, canını sıkan bir durum vardı ve Jiwan, onlara söylemeye çekiniyordu.

Sürekli düşünüyordu Jimin; nerde hata yapmıştı da oğlu derdini ona anlatamayacak kadar güvenmiyordu? Ya da çekiniyor muydu? Cevabını bir türlü bulamıyordu. Ama ne olursa olsun Jiwan'ın yanında olur, yüzünün gülmesi için elinden geleni yapardı, bunu biliyordu işte.

"İki gündür tek lokma yemedi Jimin, çok korkuyorum bir şey olacak diye."

"Seninle hiç konuşmadı mı?"

"Hayır." Diye yanıtladı Hana umutsuz bir şekilde. İkili, oğlunu ilk defa böyle görüyordu ve bu durum ikisini kahrediyordu. Derin bir nefes alıp ayağa kalktı Jimin, oturarak bir şeyleri halledemezdi.

"Ben Jiwan'la konuşmayı deneyeceğim, sen güzel bir bitki çayı hazırlar mısın rica etsem."

Kibarca rica ettiğinde Hana onaylayıp mutfağa geçerken Jimin ise soluğu Jiwan'ın odasının önünde aldı. Belki uyanıktır diye kapıyı çalıp cevap vermesini bekledi, yanıt gelmeyince de iç çekip araladığı kapıdan içeri girdi. Jiwan cenin pozisyonuna girmiş sırtı kapıya dönük bir şekilde gözlerini kapatmıştı.

Jimin yanına yaklaşınca uyumadığını fark edip gülümsedi. Yatağın kenarına oturunca eli Jiwan'ın saçını buldu, yumuşak saçlarını yavaş yavaş okşadı.

"Jiwan... İyi misin oğlum?"

"İyiyim baba.. uykum var sadece."

"Baba oğul konuşalım mı? Bana ne olduğunu anlat lütfen."

Jimin'in konuşmasıyla Jiwan'ın dudakları titremeye başlamıştı hemen. Bu yaşına kadar asla yalan söylememişti ailesine, çünkü ailesi her konuda anlayış gösterdikleri için gerek de kalmamıştı. İnsanlar genelde ailesinden güven, saygı ve anlayış görmediğinde yalan söylerdi. Çünkü doğruyu da söylese karşısındaki ya inanmayacak ya'da ceza verecekti. Hatta şiddet gösteren aileler bile vardı.

Ama Jiwan'ın yalan söylemeye hiç ihtiyacı olmamıştı. Şimdiye kadar... Aslında bu zamana kadar saklaması bile büyük bir olaydı onun için, kendisi de şaşırıyordu zaten bu duruma. Ama şimdi babası karşısında üzgün bir şekilde derdini sorunca tutamadı kendini, ağlamaya başladı. Jimin, Jiwan'ı hızla kolları arasına alıp saçlarını öptü sakinleşmesi için.

"Oğlum, ağlama aslanım bana ne olduğunu anlat. Beraber çözüm bulalım derdine."

"Özür dilerim..."

Derin bir nefes aldı, Jimin. "Ne olduğunu söyle de sonra bakarız özürlük bir durum varmı. Hadi oğlum."

"Ben..." Diyebildi yalnızca. Babasının göğsünden geriye çekilip başını öne eğdi ve elleriyle oynamaya başlarken nasıl söyleyeceğini, ne tepki alacağını düşündü birkaç saniye. Jimin ilgili bakışlarıyla konuşmasını beklerken, Jiwan gözyaşlarını silip derin bir nefes aldı.

"Seni, sizi hayal kırıklığına uğrattım, özür dilerim. Ama çok... seviyorum." 

Jimin'in gözlerinin içi parladı. Oğlu aşık olmuştu!

"Aşık oldun sen? Hayal kırıklığı ne demek oğlum, niye bizi hayal kırıklığına uğratasın ki? Birini sevmek yanlış bir şey mi?"

"Değil.." dedi başını sallayıp, hâlâ ellerine bakıyordu utanç ve korku karışımı bir duyguyla. "Ama o, erkek..."

Don't Hide Yourself Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin