•
Evin içindeki soğuk hava tüylerimi diken diken ederken üzerimdeki yorgana biraz daha sarıldım. Geçen ay gelen kabarık faturadan dolayı bu ay kaloriferleri minimum düzeyde açmıştım. Hem üniversiteyi bitirmeye çalıyordum hem de part time çalışıyordum. Evin masraflarına yetişmek cidden çok zordu.
Gözüm masanın üzerinde duran telefonuma kaydı. Saat neredeyse gece yarısı olmak üzereydi. Kenan ile konuşalı bir saatten fazla olmuştu. Son attığım mesajlara da dönmemişti. Normalde beni asla habersiz bırakmazdı. Tekrar aramak için telefona yöneldiğim sırada kapı çaldı.
Battaniyeyi geriye doğru atarak yavaş adımlarla kapıya yöneldim. Gecenin bir yarısı evime gelebilecek tek insan erkek arkadaşımdı ama onun da şu an burada olması imkansızdı. Bir hafta önce ailesini görmek için Almanya'ya gitmişti. Dönmesine daha 2 gün vardı.
Gerilmiştim.
Kapıya ulaştığımda delikten gelen kişinin kim olduğuna baktım. Görüş açıma giren Kenan ile kaşlarımın çatıldı. Vakit kaybetmeden kilitlediğim kapıyı açtım. "Aşkım ne işin var burada?" Neredeyse çığlık atar bir tonda konuşarak ona sarıldığımda sıkıca gözlerimi kapattım.
Bütün mahalle beni duymuş olabilirdi.
O kadar mutluydum ki yüzüme vuran rüzgar bile beni etkilemiyordu. "Hadi içeri girelim." Geri çekilerek elini tuttum ardından Kenanı içeri doğru sürükleyerek kapıyı kapatıp tekrardan kilitledim. Üzerindeki şişme parlak montunu çıkarıp askılığa astıktan sonra salona geçtik.
"Geleceğini neden haber vermedin?" Daha rahat konuşabilmek için televizyonun sesini kıstım. "Sürpriz yapmak istedim." Dedi koltuğa otururken. Yan tarafına oturarak bedenimi ona doğru çevirdim.
O an dudağındaki kanı fark ettim. Dudağı patlamıştı, akan kan ise çoktan kurumuştu.Onu görünce o kadar sevinmiştim ki bunu fark etmemiştim. "Kenan noldu?" Endişeyle konuştuğumda omuz silkti. Kavga mı etmişti? Kenan kimseyle fiziksel bir kavgaya girmezdi ki. O hep konuşarak problemi çözmeyi tercih eden bir insan olmuştu. Elimi dudağına değdirdiğimde bir tepki vermedi.
Hiç canı acıyormuş gibi durmuyordu. "Önemli bir şey değil." Beni kucağına doğru çektiğinde odağım dağılmıştı. Topuz yaptığım saçlarımı açtı ve çenemden tutarak ona bakmamı sağladı. Birkaç saniye yeşil gözlerinin içine baktım. Hiçbir duygu yoktu. Bomboştu, benim Kenanım gibi değildi.
Geri çekilmek istedim. Garip bir şekilde rahatsız hissetmiştim. Uzun parmakları yanağımı okşarken dudaklarını benimkiler ile buluşturdu. Bu yumuşak bir öpüş değildi. Sanki bir haftanın acısını çıkarmak istiyor gibiydi.
Bu kadar uzak kalmak genel olarak benim açımdan da zor olmuştu. Belki de sadece kafamda kuruyordum. Sonuçta şu an kucağında oturduğum ve beni öpmesine izin verdiğim adam Kenandı.
Her şeyi bir kenara bırakarak ona ayak uydurdum. Kollarımı boynuna doğru sararken beni belimden tutarak koltuğa yatırdı. Nefeslenebilmek için onu geri ittirdiğimde duraksadı ve alnını alnıma yasladı ama bu çok kısa bir an sürdü. Tekrar öpüşmeye başladığımızda ellerini tişörtümün içine doğru yönlendirdi.
Buz gibi olan elleri tenimle buluştuğunda titredim. Vakit kaybetmeden üzerindeki kazağı çıkarmak için hamlede bulunduğumda hızlıca geri çekildi. Üzerimdeki ağırlık kalktığında kapalı olan gözlerimi açtım. Kenan boş boş suratıma bakıyordu.
"Kenan?" Dedim nefesimi düzene sokmaya çalışırken. Bu sırada çoktan koltukta oturur bir pozisyona gelmiştim. Tamam bazı şeyler zaten bir şekilde garipti ama ön sevişmenin ortasına Kenanın bir anda durması ayrı bir saçmalıktı. Konuşmama yemini etmiş olan erkek arkadaşım hâla tepkisiz bir şekilde beni izlerken ona doğru yaklaştım.
Aklıma düşen şüphe ile kazağını kaldırdığımda karnındaki büyük morluğu gördüm. Beni iterek kazağını kapattığında uyguladığı güç yüzünden koltuğun köşesine çarpmıştım. Panikle ayağa kalktım. Burada bir şeyler dönüyordu ve ben yavaştan gerilmeye başlamıştım.
Bir şeyler saklıyordu.
Karnındaki morluğun yeni olduğu belliydi. İç kanama bile geçiriyor olabilirdi. Şu an burada bu şekilde tepkisiz durması tahminimce tıpta mümkün değildi. Çoktan baygın bir halde olması gerekiyordu.
"Buraya gelmeden kavga ettim ama şimdi iyiyim." Onu duymazdan gelerek telefonuma yöneldim. "Kenan iyi falan değilsin." Ambulansın numarası tuşladım. Telefon uzun süre çalmasına rağmen herhangi birine bağlanmadığında kısık sesli bir küfür mırıldandım. Nasıl olurda çağrı merkezine bağlanamıyordum? Kafayı yemek üzereydim.
Kenan ayağa kalkarak önüme geçti. Telefonu elimden alarak masaya bıraktığında yutkundum. Sanırım aptal bir rüya görüyordum. Birazdan uyanacaktım ve her şey biticekti. Kenan hala Almanya da olacaktı ben de onun mesajıma yanıt vermesini bekleyecektim.
"Bize bir kahve yapacağım." Hiçbir şey yokmuş gibi konuşarak mutfağa gittiğinde arkasından öylece baktım. Gergin olduğum için midem bulanmaya başlamıştı. Ters giden bir şeyler vardı ve benim bunu bir şekilde çözmem gerekiyordu ama ilk işim Kenanı hastaneye götürmekti.
Mutfağa doğru ilerlediğim sırada o lanet kapı bugün ikinci kez çaldı.
Yan taraftaki sehpanın üzerinde duran vazoyu elime alarak kapıya ilerledim. Gözüm bir yandan mutfak kapısındaydı. Herhangi bir hareketlilik yoktu. Kenanın arka arkaya çalan kapı zilini duymama ihtimali yoktu. Birkaç kere ona seslendim ama bir cevap gelmedi.
Derin bir nefes alarak kapının önünde durdum.
"Hanımefendi, kapıyı açın lütfen. Biz polisiz." Polis kelimesini duyar duymaz kapıyı açtığımda karşımda üniformalı iki adam duruyordu. Arkadaki polis arabasından yansıyan ışıkları yüzüme vururken gözlerimi kıstım. "Cemre Soylu siz misiniz?" Dediğinde evet anlamında kafamı salladım.
"Kenan Yıldıza ait olduğunu teşhis ettiğimiz erkek bedeni yarım saat önce eviniz iki sokak arkasında ölü bir şekilde bulundu. Son aranan kişilerinde siz vardınız. Bizimle emniyete kadar gelmeniz gerekiyor."
İlk birkaç saniye cümleyi idrak edemedim. Kenan ölmüş olamazdı, o mutfaktaydı. Gözlerimle görmüştüm. "Bir yanlışlık olmalı polis bey. Kenan şu an burada." Dedim içeriyi gösterirken. Onu çağırmak için arkamı döndüğümde bakışlarım boş olan askılığa kaydı.
Montu orada değildi. Ama ben onu asarken görmüştüm. Koşarak mutfağa girdim. Kenan yoktu. Mutfak masasının üzerinde tek bir tane kahve bardağı vardı. Ben sanırım deliriyordum.
Bir saat öncesini düşündüm. Ona kapıyı açmıştım, sarılmıştım hatta öpmüştüm. Bunların hepsi gerçekti. Ben kafamda kurmuyordum. Kenan bu eve gerçekten gelmişti. Benimle konuşmuştu. Polislerin dediği saçmalıktı. Benim Kenanım ölmüş olamazdı.
"Evde sizden başka kimse yok hanımefendi. Lütfen zorluk çıkarmayın." Mutfağa girerek konuşan polis ile bütün gerçeklik algımı kaybetmiştim. Her şeyin kötü bir kabus olmasını dilerken polisin beni dışarı çıkarmasına izin verdim.
Vücudum tepki vermeyi reddediyordu, ağlayamıyordum, konuşamıyordum. Sadece boş boş etrafa bakıyordum, aynı Kenan gibi.
Benim Kenanım gerçekten öldüyse biraz önce yanımda olan kişi kimdi?
öyle korku filmi izliyordum anlık böyle bir şey yazasim geldi cok üstünde düşünmeden yayinladim da sabah okudugumda sevmezsem kaldiririm valla
biraz tuhaf bir bölüm oldu yorumlarınızı alalim kizlarrrr