kenan
semih
cok belli ediyorsun
yapmasemih
anlamadımkenan
anladin
oglum bakma bu kadar
uzuldugunu bu kadar belli etme
anlarsa arkadasliginiz bile kalmaz ortadasemih
kenan
ne saçmaladığın hakkında
hiçbir fikrim yokkenan
inkar et etme
beni baglamaz
ama simdi kiz arkadasi geri gelecek
eger bakislarini duzeltmeyeceksen
yürü gidelimsemih
nereye gidiyoruz
tanışalı iki gün oldu
neyden eminsin oğlum bu kadarkenan
kör degilim sadecesemih
boş yapıyorsunkenan
peki
öyle olsun
ama kalkmak istersen belli etmen yeterli
bir bahane bulur kaldırırım ikimizisemih
gerek yok
eyvallahtükürdüğünü yalamak semih'in alışık olduğu bir eylemdi konu barış olduğunda. körpecik kalbinde yıllardır taşıyordu aşkını. küçükken hayranlık derdi herkes onun barış'a olan düşkünlüğüne, şimdi kimse bir isim koymaya yeltenmiyordu. semih aşk demiş çıkmıştı işin içinden, kendini inkar etmek ona göre değildi.
karşısında oturan almancı bile fark ettiyse zaten, içten içe öyle olmadığını fısıldasa ne fark ederdi ki? şikayetçi değildi duygularından, barış severdi semih'i. küçük kardeşi gibi görürdü aşık olduğu adam onu, peşinde dolaşmasına ses etmezdi.
şimdi karşısında el ele oturan ikiliye aylardır alışmamıştı, anlatabileceği kimse yoktu. arkadaşları yargılamazdı onu ama dile getirmek tercihi olmamıştı hiçbir zaman. bir haftadır tanıştığım çocuk fark ettiyse onlar zaten biliyordur diye düşündü. tekrar kenan'a baktı sonra.
bu kez gözleri buluşurken kaşlarını kaldırdı ve kapıyı gösterdi. bu kadar hızlı restinden dönmesi onu belki utandırabilirdi, kalbinin üzerindeki ağrı geçtikten sonra düşünebilirdi bunu. mesajı aldı kenan ve yeni tanıştığı insanlarla dolu masada kuzeni can'a döndü.
"kanka ben eve gideyim, saat geç oldu da biriniz benle gelin. köpek dolu sokak, tek başıma gidemem"
"tamam ben-"
"ben gelirim!" diyerek atladı semih. "zaten evlerimiz yan yana, ben gelirim"
"oturuyorduk sarı, nereye bu saatte"
"başım ağrıyor biraz abi, erken kalktım bu gün. sonra telafi ederim"
"öyle olsun bakalım, görüşürüz" diyen barış'la bir daha ondan tarafa bakmadan ayaklandı iki genç ve çıktı kafeden. yan yana yürüdüler bir iki dakika sessizce, sonunda dayanamayan semih durdurdu ikisini de.
"nereden anladın?"
"çok belli ediyorsun"
"nasıl ya.." dedi içine bir korku düşerken. "oğlum yeni bir şey değil bu, hep mi belli ediyordum? barış anlamış mıdır?"
"abine sor onu ben nereden bileyim"
"abim değil o benim!"