Ertesi gün Kija, büyük bir heyecanla Minho'nun odasından içeri daldı.
"Selam dostum!" Her zamanki gibi kızlarla beraber oturmuş lak lak yapıp bir şeyler atıştırıyorlardı. Kapıyı hızla arkasından kapatarak rahat bir tavırla yatağın köşesine tünedi.
"Eğitim için daha vaktimiz var sanıyordum." dedi Minho pencereden bakıp saati kontrol ederek. Hâlâ öğlen vaktiydi. Uzanıp kızların tabağından kurabiye alıp tıkınan Kija'ya döndü. "Neden buradasın?"
"Yalnızca buraya gelmek istedim. Akşam bir şenlik ateşi yakmayı planlıyorlar. Bu yüzden, dersi biraz daha öne alabiliriz diye düşündüm."
"Şenlik ateşi mi?" diye haykırdı Rubi.
"Bizim neden bundan haberimiz yok?" Nola soran gözlerle kızlara döndü.
"Yoksa davet edilmeyeceğimiz için mi?" Bu düşünceyle Bianca'nın yüzü asıldı.
"Ah, yeni planlanmış. Ben de az önce duydum ve doğruca buraya geldim. Talim alanında muhafızlar düzenleyecek." dedi Kija, müdahale etmeseydi durum çığrından çıkabilirdi. "Eğer isterseniz siz de gelebilirsiniz elbette."
Kızlar onay almak için Minho'ya döndü.
"Ne?"
"Gidebilir miyiz?" diye sordu Roseus.
"Bunu kaç kere tekrarlamam gerekiyor? Benden izin almaya ihtiyacınız yok. Dilediğiniz yere gidebilirsiniz." Minho gerçekten bundan bıkmıştı. Her seferinde başladıkları noktaya geri dönüyorlardı. Birçok kez istediklerini yapmakta özgür olduklarıyla ilgili aynı konuşmayı tekrarlamıştı çoktan.
"Teşekkür ederiz lordum!" dediler hep bir ağızdan. Neşeleri hemen yerine gelmişti.
"Peki ya sen?" diye sordu Kija.
Minho bir an düşündü. Zaten eğitimleri sırasında da çoğu zaman onu izliyorlardı. Şenliğe gittiği taktirde, belli etmeden bakmaya çalışan bütün gözler üstünde olacaktı. Gitmeyeceğini söylemek üzereydi ki, Kija da olumsuz yanıt vereceğini anlamış gibi ondan önce davrandı.
"Gelmemeyi aklından bile geçirme. Odanda seni bekleyen işlerin mi var? Yalnızca hep birlikte oturup bir şeyler içeceğiz. Hoşlanmazsan, erken ayrılırsın." dedi.
"Lütfen lordum siz de gelin!"
"Lütfen!"
"Lütfen gelin!"
Minho ters ters Kija'ya baktı. Bilerek onların yanındayken davet ettiğini biliyordu. "Sen çok kötü birisin." dedi sessizce mırıldanarak.
Kija anlamazlıktan gelip dudak büzerek kızlarla konuşmaya döndü, onun için bu kadar basitti. Biraz daha oyalandıktan sonra, bir an önce bugünkü çalışmayı aradan çıkarmak için eğitim alanına doğru yola çıktılar.
Minho, vücudunu esnettikten sonra kılıcı eline alarak tarttı. Artık eline tüy kadar hafif geliyordu. Bitki Diyarı'na geldiğinden beri değişen beslenme ve günlük işleri sayesinde biraz kilo almıştı. Omuz ve baldırları daha belirgin kaslarla sarılırken, göğsü şekillenerek birkaç santim daha genişlemişti. Kılıcı elinde bir tur çevirdikten sonra karşısında ikiz kılıçlarıyla onu bekleyen Kija'ya döndü.
"Her geçen gün daha da iyi oluyorsun. Şimdi neredeyse bir prense benzedin." dedi gülerek.
"Kes şunu..."
Kılıçları havada bir kez çarpıştığında Kija omzunu ittirip onun arkasına geçti. Minho da hızla arkasına döndü ve kılıcını onun savunmasına yöneltti. Yine de Minho'nun hamlesini önceden bilmiş gibi vücudunu esnek bir şekilde yana kaydırarak bundan kaçınıp karşılık verdi. Minho zaten onun buna hazırlıksız yakalanacağını hiç düşünmemişti.
YOU ARE READING
Liliales | Minsung
FanficLiliales Krallığı'nın çöküşüne yaklaşıldığı esnada Kral, elinde kalan son çareyi kullanarak Tolmie'nin Yıldızı'nın, İnsan Diyarı'ndan bulunup getirilmesini ister. Yıllardır saklanan bu sır, Minho ve Jisung'un hayatlarını bir anda değiştirirken Bitk...