“Devamlı olarak Jake'in saçmalıklarıyla uğraşıyorum bu kadarı da fazla artık.”
Jake'in annesinin sesi küçük çocuğun kulaklarında yankılanıyordu. Karşısındaki kocaman aynaya bakarken küçük bedenin arkasında annesi ve babasını görmüştü Jake.
“O daha bir çocuk Emilie, eminim ki yapmak istediği bu değildi.”
Babası Jake'i koruyordu annesinin dediklerine karşılık. Jake biliyordu annesi kötü biri değildi, geçirdiği hastalık ve başına iş açan küçük değişik bir çocuk onun gibi birisi için yorucu olacaktı, çok normaldi.
“Üzgünüm Taekjoo fakat daha yeni kanseri yenmişken dinlenmek istiyorum. Ama o beni biran olsun rahat bırakmıyor. Onun zekasına hayranım fakat onunla her an ilgilenemem. Sırf bilim diyerek her gün mutfağın altını üstüne getiriyor.”
Babası derin bir iç çekti. Annesi haklıydı ama Jake de farklı bir çocuktu. Jake için çoğu özel kolej deliriyordu. Jake çok zekiydi ve matematik dehasıydı. Belki de bir sonraki Einstein olabileceğine inanıyorlardı.
“Emilie, lütfen bir süre daha dayan tamam mı? Askeriyeye gidelim bir süre ve işlerimizi halledelim sen de dinlenmiş olursun. O sırada da Jake May ile beraber kalır, ne dersin buna? May ona bayılıyor biliyorsun.”
Jake hatırlıyordu. O yangından bir kaç gün öncesiydi bu konuşma. Nefes nefese kalmıştı Jake kendine gelmek için su aradı fakat bulamadı. Sonra aniden,
uyandı.
Terler içinde nefesini düzeltmeye çalışarak uyanan Jake tavandaki örümcek ağlarıyla bakışıyordu. Kafasını kaldırıp etrafa baktığında ise o örümcek ağlarının sadece tavanda değil aynı zamanda odanın her bir köşesinde bulunduğunu gördü.
"Lanet olsun."
Neden o günü rüyasında görmüştü ki... Şimdi tüm günü mahvolacaktı.
Örümceğin ısırmasının üstünden tam 3 gün geçmişti ve Jake bu üç gün boyunca okula gitmemişti. Sunoo da Heeseung da onu her gün defalarca aramış olsa da Jake bu halde dışarı çıkamayacağını düşünüyor ve May halasına 3 gündür hasta olduğu hakkında yalanlar söylüyordu.
May halası da onda bir problemler olduğunu anlamış çok üstüne gitmemişti.
Ama artık okula gitmesi gerekiyordu ve ayrıca Sunghoon'u özlemişti. Onu görmesi gerekiyordu öyle değil mi?
Jake hemen oturduğu yerden kalkıp etraftaki tüm ağı tek bir el hareketiyle geri topladı. Buna artık alışmıştı vücudu ağ üretiyordu ve bir örümcek gibi şekillenmşti. Duvarlara tırmanabiliyor hatta yüksek yerlere sıçrayabiliyordu. Her ne kadar 3 gündür bu duruma kendini psikolojik olarak hazırlamaya çalışsa da televizyonda izlediği Superman, Batman ya da onun gibi şeylere benzemiyordu Jake'in güçleri.
Superman doğuştan süper kahramandı. Batman ise bir milyoner. Jake ise babasının ve annesinin bıraktığı ve May halasının verdiği harçlıklarla geçinen lise öğrencisiydi. Seçilmiş kişi saçmalıklarına bu yüzden inanmıyordu.
Daha fazla kafasında bir şeyler kurmadan üstünü kalın bir şekilde giyinmiş ve eldiven takmıştı. Bileklerini kapatacak kadar uzun bir eldiven olmasına dikkat etmişti ki okuldayken yanlış bir hareket yapmasın.
Jake saate baktığında aceleyle evden çıkıp May halasına görüşürüz demeden okul yoluna koyulmuştu. Şansına da okul yolunda ne Heeseung ile ne de Sunoo ile karşılaşmıştı. Saate doğru bakıp bakmadığı konusunda bazı sorunlar yaşıyordu kafasında Jake.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
blackhole multiverse ☆ jakehoon
Fanfictionsenden yüzlerce var jake. ama hiçbirisi sen değil. ☆ supernatural fanfiction.