''

21 3 1
                                    

Tüm hayatım boyunca uyumayı tercih ederdim ama gözlerim bana ihanet etmek istermiş gibi açılmaya çalışıyordu. En sonunda bütün bedenim uyku halinden tamamen çıkmıştı ve banyoda gelen su seslerini duyabiliyordum. Büyük ihtimalle Felix duş alıyordu. Üzerimdeki yorganı attığımda alt tarafımın hala çıplak olduğunu gördüm, ah cidden böyle uyumayı hiç sevmiyorum! Bir süre yüzümü ovalayarak ayılmaya çalışırken ince bacaklarımı yataktan sarkıttım ve gözümü ovalaya ovalaya odadaki banyoya girdim. Sıcak sudan dolayı etraf sislenirken dün geceden dolayı kirlenmiş tişörtü çıkardım ve duşa kabinin kapısını açtım. Evet, Felix burdaydı. Mavi gözleri anlamsız bakışlarla beni süzerken omuz silkerek içeri girdim ve kapıyı tekrar kapatarak tam onun önünde durdum.

"Benide yıka."

"Kendin yıkan han jisung bebek misin sen?"

"Yorgunum, lütfen."

Başımı halsizce ıslak göğüsüne yasladığımda bir süre öylece durmuş ve sonradan duş başlığını eline alarak bana doğru tutmuştu.

"Canın yanıyor mu?"

"Biraz, krem sürelim mi sonra?"

"Sürelim bebeğim, sürelim."

Şımarıkça gülümseyerek ona döndüm ve banyo lifine döktüğü şampuanı vücudumda gezdirmesini izledim. Vücudumu itinayla yıkarken güzelce durulamış ve saçlarımı köpürtmeye başlamıştı.

"Kahvaltıyı dışarda yapalım mı Felix-sshi?"

"Ablam çoktan hazırlamıştır, başka zaman yaparız."

"Hmhm, öpücük?"

Başımı sallayarak dudaklarımı ona uzattığımda köpüklü ellerini saçlarımdan ayırmadan dudaklarıma küçük ama derin bir öpücük bırakmıştı. Yüzümü büyük bir gülümseme sararken ıslak siyah saçlarıyla ne kadar muhteşem göründüğünü düşündüm bir süre. Gerçekten yakışıklıydı.

"Sen çok ateşli bir erkek arkadaş olursun."

"Nerden çıktı şimdi han jisung?"

Dudakları yana doğru kıvrılarak mavi gözlerini bana odaklarken su sayesinde akan şampuanın gözüme girememesi için gözlerimi yumdum.

"Bilmem, öylesine."

"Karşıma doğru kişi çıkarsa neden olmasın."

"O zaman benimle arkadaş olmaz misin lixie?"

"Olurum, neden?"

"Kız arkadaşın seni benden kıskanmaz mı? Sonuçta biz yatıyoruz."

"O halde giden kişi o olur han jisung, seni bırakmam."

Gözlerimi aralayarak ona baktığımda büyük bir ciddiyetle saçlarımı duruladığını gördüm. Dudaklarım koca bir gülümsemeye sarılmış şekilde onu izliyordum. İçim neden ısınmıştı ki?

***

"Eline sağlık noona herşey çok güzeldi."

Oturduğum sandalyeden kalkarak rose noonanın önünde eğildiğimde gülümseyerek başını salladı.

"Afiyet olsun sincap!"

Gülümseyerek mutfaktan çıktım ve lavaboya doğru yürümeye başladım. Bir yandansa eve neyle gideceğimi düşünüyordum. Felix'le evlerimiz uzaktı, onun evi okula daha yakındı ve gidebileceğim hiçbirşey yoktu. Tanrım, gerçekten basım ağrıyor!

"Han jisung?"

Saçlarıma dolanan parmaklarla başımı kaldırarak önümdeki mavi gözlere baktım. Birşey söyleyecek gibi duruyordu.

"Alışverişe gidelim mi?"

"Yanımda para yok."

"Ben ödeyeceğim zaten."

"Olmaz felix, kabul edemem."

"Sana hediye almak istiyorum."

Saçımdaki parmakları önümdeki tutamlarımı kulağımın arkasına atarken başımı avucuna yasladım. Baş parmağı alt dudağımı okşayarak dudakları boynuma doğru yaklaşırken gözlerimi kapattım huzurla. Dokunuşları beni mayıştırıyordu.

"Bana hediye vermek istiyorsan üzerindekini bana ver."

Elimi üzerindeki tişörte sararak onu iyice kendime çekerken dolgun dudakları anında beyaz boynumu bulmuştu. Yaptığı şey küçük aşk öpücükleri kondurmak değildi, acımazca ısırıyor, emiyordu. Boşta kalan elimi hızlıca siyah saçlarına sardım ve onun bana yaptığı gibi acımasızca çekmeye başladım. Ama hiç oralı değilmiş gibi dudakları arasındaki derimi ısırmaya devam ediyordu. küçük iniltilerim hemen dudaklarımın yakınındaki kulağına ulaşırken diğer elini belime sararak beni iyice kendine bastırdı.

"Felix~ acıyor."

Küçük sızlanmamla dudaklarını yavaşça boynumdan ayırdığında bende saçına doladığım elimi serbest bıraktım. Tanrım o kadar sızlıyordu ki moraracağına emindim.

"Hadi hazırlan, benden giyin."

"Bunu istiyorum."

Gülerek başını sağa sola sallarken tişörtün eteklerinden tutarak tek bir hamlede üzerinden çıkardı. Yüzü hala gülerken tişörtü bana doğru fırlatmasıyla bende güldüm. Önümden çekildiği gibi koşar adımlarla odasına kaçtım ve beklemeden bana verdiği tişörtü üzerime geçirdim. Altıma ise onun eşofmanlarından birini giydiğimde bir süre aynada kendimi süzmüştüm.

"Birşey eksik gibi?"

Aklıma gelen fikirle hızlıca Felix'in makyaj masasına doğru ilerledim ve orada bulduğum bir kaç şeyle kendimden birşeyler yapmaya çalıştım. Tamam, o kadar kötü durmuyordu sanırım?

"Han jisung? Hala hazır değil misin?"

Odanın kapısının aniden açılmasıyla bakışlarımı hızla oraya çevirdim. Felix kaşlarını çatarak beni süzmeye başladığında başımı aşşağı indirerek ellerimle oynamaya başladım. Çok mu kötü olmuştu ya!

"Han jisung?"

"Hm?"

"Ne bu halin?"

"Çok mu kötü olmuş? Denemek istedim."

Yanıma yaklaştığını adım seslerinden hissediyordum ama başımı kaldırmadım. Bir süre sonra uzun parmakları çenemi sararak başımı yukarı kaldırdığında mavilerine baktım uzunca.

"Aksine, muhteşem görünüyorsun."

"Gerçekten mi?"

"Sana yalan söylemem han jisung. Hadi çıkalım."

***

Boş bir bölüm 😔

-gece

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Oct 02 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

yol boyunca öpüşün Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin