''(m)

32 4 9
                                    

Hani ablan evde olmayacaktı?"

"Olmayacağını söylemişti."

Eve girer girmez mutfaktan gelen yüksek sesteki şarkıyla yüzümü buruşturup Felix'in peşine takıldım. Ablasını severdim ama biraz fazla sıcak kanlıydı, bu bir sorun mu bilmiyorum elbet ama benim hoşuma gitmiyordu.

"Lix, ne zaman geldin?"

Rose noona telefonundan açtığı şarkıyı kapatarak Felix'e doğru ilerlerken birkaç adım geriledim. Koca bir kucaklaşma istemiyordum.

"Şimdi geldim, Jisung'la."

İkisi önümde koca bir kucaklaşma gerçekleştirirken rose noonanın bakışları bu sefer beni bulmuştu, hayır olamaz.

"Aww, küçük Jisung. Her gördüğümde büyüyorsun."

Ben daha ne olduğunu anlayamadan kendimi noonanın kollarında bulurken derin bir iç çektim. Bebek değildim ya.

"Noona, bunu sevmediğimi biliyorsun."

"Sus bakalım sincap çocuk, aç mısınız?"

"Hayır okulda yedik, odamdayız!"

Felix, ablasının yanağına bir öpücük bırakarak beni peşinden sürüklemeye başlarken hızlıca ona yetiştim ve beraber pekte büyük olmayan odasına girdik.

"Ah, yoruldum!"

Felix kendisini yatağına atarak sızlanmaya başlarken bense hiç çekinmeden üzerimi çıkartmaya başlamıştım. Bu okul kıyafetleri gerçekten rahatsız ediciydi.

"Bunu önümde yapman iyi birşey değil jisung-ah!"

"Görmediğin şey sanki."

Onu umursamayarak omuz silktim ve altımda sadece iç çamaşırım kalıcak şekilde soyunduktan sonra onun dolabına doğru ilerledim. Genelde siyah şeyler vardı birde aralara ablasının ona hediye ettiği renkli kıyafetleri. Yüzümdeki sırıtışla kedi baskılı olan uzun pembe bir tişörtü elime aldım ve askıdan çıkararak üzerime geçirdim. Oversize olmasından dolayı baksırımı kapatırken dolabın kapağını kapattım ve arkamı dönerek kendimi onun yanına, yatağa bıraktım.

"Altını giy han jisung."

"Eviniz sıcak lee felix."

"Seni sikebilirim."

"Yapmadığın şey değil."

Gülerek yatakta biraz geri gittim ve sırtımı yatak başlığına dayadım. Felix hala bana bakarak dudaklarını dişlerken kollarımı iki yana açarak onu bir kucaklaşmaya davet ettim.

"Gel buraya koca adam."

Felix itiraz etmeden kollarıma girerek kafasını boynuma gömerken rahat durmayacağını biliyordum. Ve tamda tahmin ettiğim gibi kısa süre sonda boynum hissettiğim ıslaklıkla odasına küçük bir inilti bırakmıştım.

"Bu kadar hassas olma."

"Benim sorunum değil, devam et."

Küçük kıkırtıları direkt olarak kulağıma ulaşırken takmadan onun hareketlerine odaklandım. İri ellerinden biri pembe tişörtün içine sızarak göğüs uçlarımı bulurken ağzım bir karış açıldı. Tanrım, zayıf noktalarımı bilmesi ne kadar doğru?!

"Hoşuna mı gidiyor benim küçük sürtüğüm, hm?"

"Tanrım-ah! Bana şöyle hitap etme."

Parmakları acımasızca yakaladığı göğüs ucumu çekiştirirken acı ve zevk içinde kıvranıyordum. Ellerimden birini siyah saçlarına daldirarak kafasını iyice boynuma yaslarken bacaklarım istemsizce açılıyordu.

yol boyunca öpüşün Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin