Jisung'dan
Taeju'ya susması için bin bir hareket yapsamda işe yaramadı. Minho'nun o ezici bakışlarının altında ezilmeye terk edildim.
"İşte o çocuk geldi geçen. Ev adresini istedi. Bende bi güzel patakladım. Aslında tam senin tipin. Yakışıklıda."
Minho'nun kulaklarına kadar kızaran yüzüne baktım ve bi anda patlamamadı için dua ettim.
"İyi yapmışsın Taeju. Fakat Jisung bana bu konudan hiç bahsetmemişti."
"Hyung gerçekten eski bi konu!"
"Yani eski sayılır. Neyse gençler siz oturun ben bi etrafı dolaşıp geliyim."
Taeju kalkar kalkmaz Minho dibimde bitti.
"O kim ve neden bana hiç bahsetmedin? Benden önce partilerde orospuluk mu yapıyordun yoksa?"
Minho hyungu hiç bu kadar sinirli görmemiştim. Resmen bakışları altında yavaş yavaş eziliyordum.
"Hyung..."
"Eğer burayada o nedenden geldiysen cidden bozuşuruz."
Ayağa kalkıp benden uzaklaştığında gözlerim dolmuştu. Hızlıca kalkıp peşinden koştum. Tuvaletin önünde durduğunda hızlıca içeri girdim ve onuda yanıma çektim.
"Hyung düşündüğün gibi değil! Seni asla aldatmam! Ayrıca o çocuktan nefret ediyorum."
Minho musluğu açık yüzüne su çarptığında her hareketini izliyordum. Göz yaşlarıma engel olmak çok zordu.
"Bak Jisung. Daha bu yaşta hiç tanımadığın insanlarla yatmamalısın. Heşeki böyle yerlerde asla."
Göz yaşlarım yavaşca yanaklarımdan aşağı akarken ona doğru bi adım attım. Oda hızla bana doğru gelerek kollarımı etrafıma sardı.
"Sadece ilgi görmek istemiştim. Belki biri bile olsa bana normal yaklaşır demiştim. Hepsinin amacı aynıydı. Kullanıp attılar beni. Daha kötüsü ben buna izin verdim. Kendimden utanıyorum."
"Rahatla Jisung. Sana kızmadım. Sadece bi daha böyle bir şey yapmamalısın. Bunu sevgilin olarak değil hyungun olarak söylüyorum."
"Tamam."
Kafamı göğsüne gömüp derin bi nefes aldım. Kokusunu içime çektikten sonra ayrıldım ve ellerimi yanaklarına koydum.
"Söz veriyorum bi daha kimseyle öyle bi şey yapmicam."
"Ben! Benle de mi yapmican! Ben senin o küçük belini kavramadan ve minik deliğini becermeden nasıl rahatlicam?"
Yüzündeki sexy ifadeye bakıp sırıttım. Dudaklarına doğru yaklaşıp yüzüne doğru fısıldadım.
"Sen minik bi istisnasın. Yoksa sen olmasan ne yaparım ben?"
Tam dudaklarına yaklaşırken kapı sesiyle ışık hızında ayrıldım.
"Yaa işte öyle oldu hyung."
"Üzme kendini Jis herkes hata yapar."
"Evet evet... Neyse hadi gidelim."
İçeri giren çocuklarım gözleri utanmaz bi şekilde bacaklarımı süzüyordu. Minho'yu yanıma çekip hızla dışarı çıkardım.
"Ucuz atlattık."
Minho elimden çekip üst kata doğru koştuğunda sürüklenmemek için peşinden koştum. Odalardan birine girip kapıyı kilitledi.
"Küçük prensimle biraz vakit mi geçirsek acaba?"
"İleri gitmek yok ama. Partide dans etmek istiyorum."
Bana doğru yaklaşıp dudağıma yapıştığında kollarımı boynuna sardım. Ateşli bir öpüşmenin başlangıcıydı bu. Alt dudağımı dişleri arasına alıp çekiştirdiğinde minik bi inleme bıraktım. Nefes almak için ayrıldığımda gözlerine baktım. Bakışmamızın kısa sürmesinin nedeni boynuma yönelmesiydi. Boynumun her yerine küçük izler bırakıp emiyordu.
"Bence bi kaç turdan sakınca çıkmaz."
"Hayır Minho. Okuldaki herkes aşağıda şuan. Bir kişi bile eksikliğimizi hissederse biteriz."
Bana yavru kedi bakışları atarken derin bi iç çektim. Onu arkaya doğru ittirip yatağa oturttum.
"Burda bekle."
Yatağın diğer tarafına geçer gibi yürüyüp bi anda kapıya koştum ve kilidi açtım.
"Şansına küs Minho! Başka bi zamana kaldı."
Hızla aşağı kaşa koşup dans eden insanların arasına daldım. Garsonlar etrafta içki dağatıyodu. Minhonun yukarda küçük Minho'yu sakinleştirmesi gerektiğini düşünürsek iki kadeh şarap için zamanım var. Geçen garaonun tepsisinden bi kadeh kırmızı şarap alıp Taeju'nun yanına ilerledim. Koltukta oturmuş elindeki kokteyli yudumluyodu.
"Jisung senin içmen yasak değil miydi?"
"Hyungun minik bi işi çıktı o gelene kadar bir ya da iki kadeh içebilirim."
Kafasını salladıktan sonra tekrar etrafa bakınmaya başladı. Kadehimi biraz sallayıp kokusunu içime çektim. Bi yudum alık gülümsedim ve arkama yaslandım. Küçüklüğümden beri babamın ilgisizliği yüzünden garip işlere bulaşıyordum. 15 yaşımdayken içki içmeye başladım. Bağımlı değilim ama içki içmek hoşuma gidiyo.
Önümden geçen garsonla boş kadehi tepsiye bırakıp ikinci kadehi elime aldım.
"Daha reşit bile değilsin. Minho'nun içki içmene izin vermemesi normal."
"Hyung! Ben senden bile daha fazla içki tattım. Bi kaç kadeh beni çarpmaz ayrıca. Kolay kolay sarhoş olmam."
"Ben sana bi çarpcam şimdi. Görcen sarhoşluk neymiş."
Minho'nun sesini duyunca yavaşca arkama döndüm. Yüzüme yapay bi gülümseme kondurup kıkırdadım.
"Minho hyung! Sende mi burdaydın! Dünya ne kadar küçük değil mi?"
Elimdeki kadehi Taeju'nun eline tutuşturup tekrar Minho'ya döndüm.
"Bende tam Taeju için bi kadeh şarap alıyodum."
"İnandım Jisung."
Yanıma oturup kolunu omzuma attığında yüzüne daha yakından bakma şansı buldum. Kulakları kızarmış ve saçlarının bi kısmı terden alnına yapışmıştı.
"Aklıma gelmişken."
Üstündeki ceketi çıkarıp bacaklarımın üstüne attığında göz devirdim ve kollarımı önümde birleştirdim.
"Yok içki içemessin yok şunu yapamassın. Ben neden partideyim o zaman!"
Taeju'ya verdiğim kadehi tekrar elime aldım ve kaşlarım çatık bi şekilde içmeye başladım.
"Jisung sen daha reşit değilsin!"
"Ben 15 yaşımdan beri yüzlerce farklı tür içki içtim Minho hyung! Ve bunların içinde absent bile vardı!"
"Oha Jisung! Absent içme fırsatın oldu ve beni çağırmadın mı!"
"Çağırdım ama gelmedin."
"O zaman o zaman mıydı yaa..."
Kafamı sallayıp şaraptan bir yudum aldım. Minho derin bi iç çekip garsondan bi kadeh beyaz şarap aldı.
"Öyle olsun Jisung ama şunu bil."
Kulağıma doğru yaklaşıp sıcak nefesini boynuma vererek konuştu.
"Beni yukarda bırakmanın bi bedeli olcak."
Yutkunup etrafa bakmaya devam ettim. Ben bi kaç hafta eve gitmesem iyi olucak....
Yeni bölüm vatana millete hayırlı olsun.
Yazım hatalarını görmeyin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Üvey? ~MİNSUNG~
Historia CortaHan Jisung babasının baskıcı kuralları ve cezalarıyla yaşiyan, daha çok küçükken annesinin ölümüne şahit olan bir çocuktu. Bazı travmatik olaylar yüzünden ise evindeki odasına insanları almayan biri. Fakat üvey abisi Lee Minho'nun bunları aşmasını s...