evet gidiyorum. belki de kuşlarımız çoktan ölmüştür, saksıda ki çiçeklerimiz çoktan solmuştur. henüz yazılmamıştır bile yarım kalan türkümüz.
belki de.
asla yarım şiir olamazsın sen, şairler yarım şiir bırakmaz çünkü. kalır bir kağıtta; eski bir komodinde ya da bir kitap, defter arasında. er ya da geç tamamlanır son mısraları. çünkü şairler unutmaz yarım kalanları.
aşk mı bahsettiğimiz şey yani? nasıl anlatılırdı ki aşk? kimisi yaşar son demine kadar, kimisinin aşkı son demdir; bozuk çıkar. daha başlamamışken biter aşkın suyu, yeni su koysan bayatlar.
sevemez öyle herkes herkesi, yalan hepsi, her hecesi. nerede gördün sevdiği için her şeyi göze alan birini. sonuna kadar onu sevip onun için hep şiirler yazdığını, sadece onun için. yaş gelir evlenme çağına, hayata tutunmaktır amaç. yuva kurar amansızca. lakin o şarkı çaldı mı, o ilk öpüştüğünüz yer göründü mü, bir kaç tatlı fotoğraf çıkarıldı mı kutudan ilk gün ki gibi bakar gözlerine, saçlarına. sever ilki gibi her kağıt parçasında.
yaş gelir, ihtiyarlığa... bir gün çocuklarıyla bir yerde otururken karşısında beliriverir silüeti. yine sever insan ilk gün ki gibi, yine bakar kaş altından sevdiğine. yine, yine...
çünkü yaş kaç olursa olsun hala çocukça sever insan ama sever ama sayar.
nerede gördün böylesini şair. o koca şairler bile severken bir kaçını. hepsi yalan, aşk yalan.
evet gidiyorum. ne ümidim ne de inancım kaldı aşka.
bırak "aşkı bilmiyor" desinler, bıraktım hadi sende öyle de.
bıraktım de ki "barındıramadın beni kendinde"
de şair istedeğini de.
ben hayatı, insanları bıraktım bırakalı; kimseye bir şey demez oldum.
bari sen de.şair'e...