Greogor alnını perdeye o kadar uzun süre bastırmıştıki, kaşlarının üstündeki küçük pürüzleri hissedebiliyordu. Parmaklarını pürüzlerin üzerinde dolaştırdı ve ilkel bir mağara adamı çığlığı atma dürtüsüne direndi. Göğsünde, gerçekten acil durumlar için saklanmış uzun, gırtlaksı bşr haykırış toplanıyordu. Hafif bir hayal kırıklığı sesiyle başını perdeye tekrar sertçe vurmadan önce ağzını açıp derin bir nefes alacak kadar ileri gitmişti."ergh"
Hem ne anlamı vardıki zaten? Bu hiçbirşeyi değiştirmezdi. Ne sıcağı,ne can sıkıntısını,nede önünde uzanan sonsuz yaz tatilini.