Bu kitapta tetikleyici unsurlar bulunmaktadır. 18 yaş altı okurlar için uygun değildir.🪡
Bu kitap Kıbrıs'ta kaybettiğimiz Türk kardeşlerimize ve Kıbrıs'ta şehit düşen aziz askerlerimize ithaf edilmiştir...
🪡
SAVAŞIN YALNIZ BIRAKTIĞI ÇOCUKLAR
"Savaşta büyük zulme uğradınız. Zalimleri affedip etmemekte serbestsiniz. Ne yaparsanız yapın ama soykırımı unutmayın. Çünkü unutulan soykırım tekrarlanır."
— Aliya İzetbegoviç
🪡
GİRİŞ24 Aralık 1963 | KIBRIS – Lefkoşa
KANLI NOEL
Kilisenin çanları kanlı bir olay için çaldı o gece. Çanın çalması EOKA militanları* için katliamın başlatılması için bir işaretti adeta. Gecenin sessizliğinde bir takım Rum çeteleri araçlarından inerken etrafı kolaçan ediyor, görünürde her hangi bir Türk'ün olup olmadığını kontrol ediyorlardı. Etraf karanlık ve sessizdi. Elinde ki silahı daha sıkı kavradı bir çete üyesi. Başlama vaktiydi. Komutanlarından beklenilen işaret geldiğinde katliam planını uygulamaya geçtiler. Plan basitti. Gördükleri Türkler'i öldüreceklerdi. Emelleri enosis** hayalini gerçekleştirmekti ve bunun içinde adadaki Türk varlığına son vermeleri gerekiyordu. Onların enosis hayalini gerçekleştirmesinde ki en büyük engelleri adadaki Türkler'di. Çünkü hiç bir Türk vatanını bırakmazdı ve hiç bir Türk esaret altında yaşayamazdı.
Lanet Türkler diye düşündü çetenin komutanı. Hafif kirli sakalı ve yüzüne oranla büyük bir burnu vardı. Mavi gözlerini kısmış zırhlı aracın önünde durarak askerlerini gözetiyordu. Çete üyeleri dört bir yana dağılırken çenesini sıvazladı. Evler tekmelerle açılmaya ve kadınların çığlık sesleri etrafı doldurmaya başladığında yüzünde iğrenç bir sırıtış belirdi. "Θα χύσεις δέκα τουρκικό αίμα με αντάλλαγμα τη ζωή ενός Έλληνα. "*** diye bağırdı askerlerine. Sırıtışı yüzüne yayıldı. Neyse ki artık onlardan kurtulacağız diye düşündü komutan. Enosis gerçek olacaktı!
Eoka militanları evlere saldırıyor, yakıyor, yıkıyor ve öldürüyordu. Bir kadını alnından vururken yüreklerinde vicdan, göğüslerinde kalp yoktu. Omurgasız birer hayvanlar gibiydiler. İplerini koparmış davarlar gibi insanlara saldırıyor ve bunda bir sakınca görmüyorlardı. İnsanlar çığlıklarla kaçarken rast gele kurşunlar sıkıyor, insanlara ölüm saçıyorlardı. Bu ilk değildi. İlk saldırıları değildi.